Cevap: Zübeyir Gündüzalp'in bir Nur talebesine yazdığı mektup
Allah (c.c.) razı olsun..Her dünyaya daldığında nefsimiz ;açıp şu satırları okurum..Adeta dünyaya meyl eden nefsime derman nitelliğinde abimizin nasihatleri...
hele şu son satırlar derbeder olan bedevi ruhumuza ilaç mahiyetinde vesselam........................................
Bir gün Kur’ân etrafındaki surların yıkıldığını görürsen; hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin.
Etrafına ilimden, irfandan, faziletten, ahlâktan kaleler dikeceksin. Kaleler, fedailer ister. Nasıl olsa sen de içinde fedai olacaksın.
Bu mektubu okuyunca, Mesnevî’yi okuyan Yunus Emre gibi “Uzun olmuş” diyeceksin. Onun gibi “Ben olsa idim ‘Ete, kemiğe büründüm. Yunus diye göründüm’ derdim” dediği gibi, sen de “Ne lüzum vardı uzun uzun yazmaya, kısaca ‘Kur’ân talebesi olacaksın’ deseydin yeterdi” diyeceksin.
Haklısın; zira İslâm yoluna giren, bilir ki bu yol kıldan ince, kılıçtan keskindir. Her kişinin değil, er kişinin yoludur.