Konuya cevap cer

Kur�ân talebelerinin özellikleri 


*Pısırık insanlar  dine ve dünyaya yaramazlar. Onun için, Kur�ân hakikatlarından ders alan  bu güzide talebeler, gözü pek, müteşebbis ve atılgandırlar. Tuttukları  işi başarır ve yaşatırlar. Dâvâlarını en müşkil şartlar içinde  yürütürler. Saf ve samimî însanlardır. İmanî  ve İslâmî hususlarda gayet sağlam ve metindirler. Onlar için hizmet  sahası her zaman açıktır. Serbest zaman beklemeye tenezzül etmezler. 


*Aile hayatlarında mes�ut ve bahtiyardılar. Müdebbir  ve zekîdirler. Müteşebbis ve hakikatlı insanlardır ve hamlecidirler.  Muvaffak olmak için daima meşrû yollardan yürürler. Tedbirli ve ihtiyatlıdırlar. İhtiyat içinde faal ve hamlecidirler. 

Meşreb ve ahlâkça kuvvetlidirler. 

Her hareketlerinde ekseriya muvaffak olurlar.  Manevî servet ve devlete naildirler. Muvaffak olmayınca sarsılmazlar,  yıkılmazlar. Bilâkis, daha fazla hamle ve harekete doğru yürürler.  Azimli ve sebatlıdırlar. 



* Nur-u  Kur�ân, tahkikî iman ve İslâmiyet, şefkat ve merhamet, adalet ve  hakkaniyet, hak ve hakikat dersi alan bu talebeler, hadisât ve vukuatın  mahiyet ve künhüne, menşe ve menbaına nüfuz etmekte ve vâkıf olmakta  fevkalâde bir şuur ve ferasete, dirayet ve kıyasete, tedbir ve temkine  mazhardırlar. Zira tahkikî ilm-i iman ve marifetullah dersleri, iman ve  İslâmiyeti, fehm ve feraseti, basiret ve iz�anı inkişaf ettirir.  Muhakeme ve muvazene melekesini ihya eder ve kuvvetlendirir. Buna  binaen, Kur�ân hizmetkârlarının mücadelesi, müsbet metodların  tatbikatından ibarettir. Onlar çok masumların kanını ve hukukunu zayi  eden fitnelere girmezler. Kur�ân talebeleri fitnelere zıt ve emniyet ve  asayişi temine medardırlar. 



*Bütün  himmetlerini hakaik-ı imaniyenin (iman hakikatlarının) ve akaid-i  İslâmiyenin (İslâm inançlarının) takviyesine sarf ederler. Çünkü  saadet-i ebediyenin medarı onlardır. Onlarda kusur edilse, şekavet-i  ebediyeye sebebiyet verir. 

Kur�ân talebeleri uhuvvet (kardeşlik) ve ihlâs  düsturlarına riâyet ederek, birbirlerini tenkit etmezler. Birbirlerine  yaşça ve faziletçe, mânen büyük de olsa, pederâne, mürşidane muamelede  bulunmazlar. 



*Kusurları  örterler, nâhoş halleri teşhir etmezler, yaymazlar. Kendi kusurlarıyla  meşgul olmayı birinci vazife bilirler. Birbirlerinin gönlünü hoş edecek,  ruhunu ferahlandıracak şekilde, görüşme ve konuşma kaidesine dikkat  ederler. Daima iman ve İslâmiyetle meşgul olur, meşgul oldukları nurlu  meselelerin haricine çıkmadan sohbet etmek arzusunu taşırlar. 


*Onlar, �Hizmet-i  imaniye uğrunda can verirsem şehidim, böyle bir şehitliğin izzetiyle  ölmeyi zilletle yaşamaya tercih ederim� diyen İslâm fedaileridir. Evet,  Allah yolunda hayatlarını feda eden şehitlerin yüksek mertebelerini ve  ebedî bir hayata mazhar olacağını Kur�an-ı Kerim bizlere müjdeliyor.  Dinî cihadda ölenler, ölmezler. Onlar, Rabbı Rahimilerinin nezd-i  manevîsinde ebedî bir hayata nailiyet içinde diridirler. 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst