Konuya cevap cer

Kur’ân talebelerinin özellikleri-Devamı

   *Onlar Cenâb-ı Hakk’a mânen kurbiyet  (yakınlık) şeref-i âlîsi ve nimet-i uzmâsı içinde mesrur ve  memnundurlar. Lüzumunda şehit olmak iştiyakıyla yanmaktadırlar. 

  Her gün ilm-i iman ve marifet-i İlâhiyenin kaynağı ve hazinesi olan  parlak tefsir-i Kur’ân’ı büyük bir şevkle ve derin bir zevkle ve  sevgiyle okumaktadırlar. Okudukça tefekkür kabiliyetleri tekâmül  etmektedir. Marifet-i İlâhiyenin hadsiz mertebelerinde ve nihayetsiz  ezvakında (zevklerinde) ve envârında (nurlarında) ilerleme ve yükselmeye  mazhar olurlar. Hak ve hakikat yolunu güneş gibi aydınlatan bu İlâhî  meş’alenin şuâ ve ziyalarıyla (ışıklarıyla) nurlandıkça, dalâlet ve  bid’at karanlıklarına, şüphe ve vesvese girdabına düşmekten kurtulurlar.  

   *Kur’ân talebeleri tahkikî iman  ilmiyle imanlarını taklitten kurtarırlar. Kuvvetli bir imana sahip  olarak, ilmiyle âmil olmaya çalışırlar. “Amelin ruhu ihlâstır, ihlâsın  ruhu niyettir” hakikatına bağlı olarak, ihlâs ve takvaı kazanmaya cehd  ederler. İman ve İslâmiyetin en hakikî ve fedai hizmetkârlarıdırlar.

  *Bu asırda iman ve İslâmiyetin fedakâr  hizmetçileri olan bu Kurân talebeleri, Kur’ân’ın emirleri mucibince  mü’minlere şefkat ve merhametle muamelede bulunurlar. Din kardeşleri  karşısında tevazû ve mahviyetle hareket eder, fakat İslâm düşmanları  tarafından zulme giriftar edilip sigaya çekildikleri vakit, o din  yıkıcılarına mukabil izzet-i diniyeyi muhafaza aderler. O zalim  dinsizlere karşı her birisi âdeta Allah’ın arslanı kesilerek, ölümü hiçe  sayarak, hak ve hakikatı izzetle müdafaa ederler.   *Hizb-i  Kur’ân’ın muazzez efradı olmak şerefi ve nimetine erişen bu fedakâr  insanlar, dinlerinde salâbet ve maharet sahibidirler. Din düşmanlarından  korkmazlar. Onlara sinek kanadı kadar kıymet ve ehemmiyet vermezler.  Yaydıkları dedikodu ve iftiralara kıymet vermezler. O yaygaralardan  teessür duyup sarsılarak hizmetlerini bırakmazlar. Bu yüksek vasıflar o  bahtiyar insanlara bir lütf-u Rabbânî ve fazl-ı İlâhîdir. Eltâf-ı  sübhaniyeye (Allah’ın lütuflarına) mazhar olan bu halis talebeler,  ömürleri boyunca iman ve İslâmiyeti vatanımızın en ücra köşelerine kadar  aktar-ı dünyada (dünyanın her yerinde) neşretmeye çalışırlar. 

   *Cenâb-ı Hakka hadsiz şükürler olsun,  ziyaret ettiğim Anadolu’nun güzide beldelerinde öyle halis, öyle fedakâr  Kur’ân talebeleri gördüm ki, ihlâs sırrını muhafaza ediyorlar. İslâm  düşmanları ve onların desiselerine aldanan muarızları gizliden gizliye  sûret-i haktan görünerek o kadar tefrika vermeye çalıştıkları halde,  bunlar harika bir şekilde vahdet ve tesanüdlerini muhafaza ediyorlar. 

  Muvakkat iftira ve dedikoduları, aldıkları dersle reddederek ve  kasıtlı ittihamlardan ibaret olduğunu keskin ferasetleriyle anlayarak  tesanüd ve teavünlerini kaybetmediklerini gördüm. Hakikî bir tesanüdle  birbiriyle el ele, omuz omuza, baş başa vererek Kur’ân’ın nurlu  hakikatlarını en ücra yerlere kadar yaydıklarına kemal-i şükranla şahit  oldum. Müstesna bir mahviyet içinde ihlâslarıyla, Kur’ân’ın hizmetine  cansiperâne koştuklarına takdir ve tahsin hisleri içinde vâkıf oldum.  Yüksek bir ihlâs ve mahviyetle mü’min kardeşlerine hürmet ve merhametle  muâmele ederek harika bir ittihad ve ittifakı vücuda getirdiklerini  gözlerimle görerek, Cenâb-ı Hakka nâmütenâhî şükürler ettim. 

  Nur-u Kur’ân hizmetini dünyada herşeye tercihan, hayatının en büyük  maksadı olarak, fedai ve fedakâr rehberlerini nümune edinerek ve ona  uyarak, Kur’ân ve iman hakikatları hesabına hadsiz sürur ve şükürler  ederek sohbet ettim. Onların yüksek seviye ve harika fedakârlıklarından  ders alarak istifade ettim.         

                                                                                       __________________


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst