Bazı yazarlar, İslâmî-dinî bahisleri anlatırken veya kitaplarında yazarken “göre” kelimesini kullanırlar.
Peygamberimizden, Kur’an-ı Kerimden, âyetlerden, hadislerden veya diğer peygamberlerden, din büyüklerinden
bir söz, bir kıssa, bir mesele ve bunlar gibi ebedî hakikatleri yazarken,
“Kur’an’a göre”, “Âyete göre”, “Peygambere göre”, “Hadis-i şerife göre”, “Falan zâta göre” derler.
Nur deryasının serdar kaptanlarından Zübeyir Abi, bu durumları gördüğü zaman çok celâllenirdi:
“Kardeşim! Bu ‘göre’ kelimesini inanmayanlar, müsteşrikler ve Avrupalılar kullanırlar.
‘Göre’ dediğine göre, peki sen nesin?
Sen tarafsız bir müsteşrik misin?
İnanan, iman eden bir ehl-i iman, Avrupalıların içimize attığı bu yanlış kelimeyi kullanmaz!
Böyle yanlışlar Nur Risalelerinde hiç bulunmaz.
Meselenin aslı, doğrusu, en güzel şekli ve Risale-i Nur’lardan öğrendiğimiz ise şöyledir:
“Kur’an-ı Kerimde Cenab-ı Hak şöyle ferman buyurmaktadır! Peygamberimiz şöyle emretmektedir!”
Necmeddin Şahiner