Sorularla Sözler – 18. Bölüm: Üçüncü Söz

////Sorularla Sözler – 18. Bölüm: Üçüncü Söz

Görüntülü soru ve cevaplarımızın bu bölümünde Sözler kitabının Üçüncü Söz ve Üçüncü Söz isimli risalelerinden bazı sorular cevaplanmaktadır.

“İbadet, tevekkül, tevhid, teslim ne kadar azim bir kâr bir saadet, bir nimet olduğunu bütün bütün kör olmayan görür, derk eder” cümlesi bazen yanlış yorumlanıyor ve tembelliği, ataleti ve sefaleti netice veriyormuş gibi gösteriliyor. Bu konuda ne dersiniz?

alaaddinbasar

Görüntülü soru ve cevaplarımızın bu bölümünde Sözler kitabının Üçüncü Söz isimli risalesinden bazı sorular cevaplanmaktadır. Bu bölümde cevaplanan sorulardan bazıları:

1. “Adeta sermaye ve iktidarının dairesi eli nereye yetişirse o kadardır.” “Fakat emelleri, arzuları ve elemleri ve belaları ise, dairesi, gözü, hayali nereye yetişirse ve gidinceye kadar geniştir.” ifadelerini nasıl anlamalıyız?

2. “İbadet, tevekkül, tevhid, teslim ne kadar azim bir kâr bir saadet, bir nimet olduğunu bütün bütün kör olmayan görür, derk eder” cümlesi bazen yanlış yorumlanıyor ve tembelliği, ataleti ve sefaleti netice veriyormuş gibi gösteriliyor. Bu konuda ne dersiniz?

3. “Ubudiyet yolu, zararsız olmakla beraber, ondan dokuz ihtimalle bir saadet-i ebediye hazinesi vardır.” cümlesini Kastamonu Lahikasındaki “kırk vefiyattan bir kişinin kurtulduğu” cümlesi ile nasıl bağdaştırabiliriz?
Aynı konuda bir başka soru:
“Ehl-i şekavetin onda bir kurtulma, ehl-i hidayetin ise onda bir zarar ve kaybetme ihtimalinin sırrı ne olabilir?”
Kastamonu Lahikasındaki “kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesinin kazanmasını” nasıl yorumlarsınız?

4. “Dünya saadeti dahi ibadette ve Allah’a asker olmaktadır.” kaidesi Müslümanlarda ve İslâm âleminde görülmüyor. Acaba Müslümanlar bu görevlerini eksik mi yapıyorlar?

* * *

1. “Adeta sermaye ve iktidarının dairesi eli nereye yetişirse o kadardır.” “Fakat emelleri, arzuları ve elemleri ve belaları ise, dairesi, gözü, hayali nereye yetişirse ve gidinceye kadar geniştir.” ifadelerini nasıl anlamalıyız?


[coolplayer]http://video.google.com/googleplayer.swf?docid=4226730663815136271&hl=tr&fs=true[/coolplayer]
İndirmek için tıklayın…
Soru ve cevabı okumak için tıklayın…


2. “İbadet, tevekkül, tevhid, teslim ne kadar azim bir kâr bir saadet, bir nimet olduğunu bütün bütün kör olmayan görür, derk eder” cümlesi bazen yanlış yorumlanıyor ve tembelliği, ataleti ve sefaleti netice veriyormuş gibi gösteriliyor. Bu konuda ne dersiniz?


[coolplayer]http://video.google.com/googleplayer.swf?docid=-8627857297746047545&hl=tr&fs=true[/coolplayer]
İndirmek için tıklayın…
Soru ve cevabı okumak için tıklayın…


3. “Ubudiyet yolu, zararsız olmakla beraber, ondan dokuz ihtimalle bir saadet-i ebediye hazinesi vardır.” cümlesini Kastamonu Lahikasındaki “kırk vefiyattan bir kişinin kurtulduğu” cümlesi ile nasıl bağdaştırabiliriz?
Aynı konuda bir başka soru:
“Ehl-i şekavetin onda bir kurtulma, ehl-i hidayetin ise onda bir zarar ve kaybetme ihtimalinin sırrı ne olabilir?”
Kastamonu Lahikasındaki “kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesinin kazanmasını” nasıl yorumlarsınız?


[coolplayer]http://video.google.com/googleplayer.swf?docid=4871311641311986953&hl=tr&fs=true[/coolplayer]
İndirmek için tıklayın…
Soru ve cevabı okumak için tıklayın…


4. “Dünya saadeti dahi ibadette ve Allah’a asker olmaktadır.” kaidesi Müslümanlarda ve İslâm âleminde görülmüyor. Acaba Müslümanlar bu görevlerini eksik mi yapıyorlar?


[coolplayer]http://video.google.com/googleplayer.swf?docid=-7825114733033122243&hl=tr&fs=true[/coolplayer]
İndirmek için tıklayın…
Soru ve cevabı okumak için tıklayın…


Sohbetin Tamamı


[coolplayer]http://video.google.com/googleplayer.swf?docid=-8576284461886056808&hl=tr&fs=true[/coolplayer]
İndirmek için tıklayın…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir