- Bu konu 2,186 yanıt içerir, 35 izleyen vardır ve en son Anonim tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
21 Şubat 2011: 15:16 #786243Anonim
@harp 238635 wrote:
Unutulacaksın hatta unutulduğun bile unutulacak belki bir mezar taşı hatırlayacak seni belki o da unutacak…herkes ve herşey seni unutacak….onun için herşeyden ve herkesten uzaklaş .namazlarındaki secdelerinle…..Rabbine yaklaş..yakınlaş….onu an yan kan secdeye…
Es selam..
Çok kıymetli kardeşim.. Bu yöntem. Yani herşeyden uzaklaşmak. Kurbiyettir. Tarikatlerin yoludur… Çok güzel ancak meşagatli bir yoldur. Ancak ve ancak bin kişiden birine nasip olabilecek bir yoldur… Tam kamel bulabilip kamil insan olmak. Teşbihte Hata olmasın Rabbimiz Güneş gibi bize uzaktır. Ancak biz o güneş’e ulaşmak için 150 milyon kilometre yol gitmemiz gerekir.. Bu tarikat ve tasavvuf yoludur…
Bir de karibiyet yakınlık yolu vardır. Yani biz güneş’ten ne kadar uzak da olsak. O harareti ve ısısıyla bize yakındır. Yani biz daim o huzurdayız. Huzur-u daimideyiz.. İşte bu risale-i nur yoludur. Yine Teşbihte hata olmasın. Allah’ta Karib’dir.. Bize bizden yakındır…Biz daim huzuru yaşamak için çabalamalıyız. İhsan sahibi olmaya gayret etmeliyiz.. Huzur-u daimiye bu şekilde ulaşmak ve kamil insan olmak daha güzeldir. Daha kolaydır..
Selamlar…
22 Şubat 2011: 14:02 #786283Anonim.“Ey dostlar! Cahillerle dostluk kurmaktan sakınınız! Şeriat, tarikat ve hakikattan nasip almak isteyen, büyük velilerin makamına ulaşmak, Cehennem’den kurtulup Cennet’e kavuşmak isteyen kişi ilim tahsil etmelidir.”“Akıllı ve uyanık bir kimse isen, dünyaya gönül bağlama. Şeytan seni kandırıp dünyaya meylettirirse, seni emri altına almış demektir. Bundan sonra felaketten felakete sürüklenirsin de hiç haberin olmaz.”“Ey dostlar! Bir kimse ALLAH Teala’nın aşkı ile yanarak bu denizde usta bir dalgıç olmadıkça, bundan çok daha derin olan vahdaniyyet denizine giremez. Ona girmek için usta bir dalgıç olmak gerekir.”Ahmet Yesevi23 Şubat 2011: 22:29 #786359Anonim.İbrahim Edhem bir gün Basra çarşısında gezerken halk başına toplandı ve ‘Bana duâ edin icabet edeyim’ meâlindeki âyet-i celileyi sordular ve: ‘Biz ALLAH’a dua ediyoruz. Fakat müstecap olmuyor. Acaba neden?’ diye yakındılar.Dedi ki: Kalbiniz on şeyden ölmüştür:1) ALLAH’ı tanırsınız, ama hakkını edâ etmezsiniz.2) ALLAH’ın kitabını okursunuz, ama onunla amel etmezsiniz.3) İblis’in düşmanlığını iddia edersiniz, ama ona tâbi olursunuz.4) Resûlullah’ın sevgisini iddia edersiniz, ama onun izini ve sünnetini terk edersiniz.5) Cennetin sevgisini iddia edersiniz, ama onun için amel etmezsiniz.6) Cehennem korkusunu iddia edersiniz, ama günahlardan çekinmezsiniz.7) Ölümün hak olduğunu iddia edersiniz, ama onun için hazırlanmazsınız.8 ) Başkalarının ayıbları ile meşgul olursunuz amma kendi ayıplarınızı terk etmezsiniz.9) ALLAH’ın verdiği rızkı yersiniz, ama ALLAH’a şükür etmezsiniz.10) Ölülerinizi gömersiniz, ama onlardan ibret almazsınız27 Şubat 2011: 18:26 #786517Anonim.
Bizim meclisimizde bulunanlar, sükut içinde otursalar ve sükuttan başka bir şey görmeseler bile, din bahsinde âlim geçinenlerin hatalarını keşfederler, bir bir çıkarırlar.(Hz. Abdülhâkim Arvâsî Kuddise-i Sirrühû)28 Şubat 2011: 21:01 #786558AnonimKUSURUNU GÖRMEMEK
Nefsini suçlayan,kusurunu görür.kusurunu itiraf eden,bağışlanma diler.bağışlama dileyen,ALLAH’a sığınır.ALLAH’a sığınan ,şeytanın şerrinden kurtulur.kusurunu görmemek,o kusurdan daha büyük bir kusurdur.ve kusru görürse,o kusur kusurluktan çıkar.itiraf etse affa müstehak olur…üstad said nursi (k.s)
28 Şubat 2011: 21:01 #786559AnonimDOST KİMDİR?
nimet içinde iken dostluktan söz açıp,”kardeşim” diyeni dost sayma.dost,dostunun elini onun perişanlığında,çaresizliğinde tutan kimsedir…şeyh sadi şirazi(k.s)
28 Şubat 2011: 21:02 #786560AnonimVERMEZSEN MESULSUN
Sakın kimseye zulmetme,zulüm,insanı kıyamette karanlıklar içinde bırakır.zulüm,hak sahiplerine hakkını vermemektir.sıkışmış birini görür de,onun sıkıntısını giderecek kudret de sende varsa,bil ki senin malında,onun hakkı vardır.onun hakkına muttali oluşun,hakkını vermek içindir.vermezsen mesulsun…ibni arabi(k.s)
28 Şubat 2011: 21:03 #786561AnonimÖZÜR DİLEYENİN ÖZRÜNÜ KABUL ET!
ALLAH’ı tanıyan kişi insanlardan özür diler.özür dileyenin özrünü kabul eyle.sana eziyet edeni affedip tatlı ve yumuşak söyle.elinden geldiği kadar kusurları affet,ayıpları görmezden gel.af ihsanların en güzelidir…ibrahim hakkı erzurumi(k.s)
28 Şubat 2011: 21:03 #786562AnonimİBADETİN FAYDASI
Bir kimse hem taat ve ibadet yapar,hem de kötü ahlaklı olursa,yaptığı ibadetler kendine bir fayda vermiyor demektir…seyda muhammed konyevi(k.s)
28 Şubat 2011: 21:40 #786564AnonimAllah (c.c.) rzı olsun abim..Rabbim bu hikmetlerin nuruna nail eylesin cümlemizi..
28 Şubat 2011: 21:49 #786567Anonim…Göz nereye bakar, gönül oraya akar. Gönül nereye akar, ayak oraya koşar…(Mevlana)4 Mart 2011: 23:48 #786838AnonimBeyazid-i Bestami (ks) demistir ki;“İntibahın, yani manen uyanmanın alameti bestir;
1. Kul, nefsini hatırlayınca boynunu büker.
2. Günahını hatırlayınca istiğfar eder.
3. Dünyayı hatırlayınca düşünüp ibret alır.
4. Ahireti hatırlayınca sevinir.
5. ALLAHu Teala’yı hatırlayınca ürperir.”
5 Mart 2011: 13:32 #786848AnonimAllahü teâlâ kullarının küfründen, îmânsız olmasından ve günahlarından râzı değildir.Ehl-i kıble olan bir kimse için, yaptığı bir hayır işten ve iyilikten dolayı, bu cennetliktir, diye şehâdette bulunulamaz.
Yine hiç bir kimsenin işlediği büyük günahtan dolayı, Cehennem’e gideceğine şehâdet edilemez.
(Hz. Ebü’n-Necib Abdülkâhir Sühreverdî Kuddise-i Sirrühû)
5 Mart 2011: 13:38 #786849AnonimTövbenin hakikati, geçmiş günahlara pişman olmak, gelecekte olacağa istigfâr etmek, affını istemektir.
İşlenen günâha tamamen pişman ve bîzâr olmak, bir daha o günahı işlememeye cânu gönülden azmetmek ve bu çeşit bir tövbe ile kalbi temizlemekten ibârettir.(Hz. Seyyid Ebü’l-Fityan Şihabüddin Ahmedü’L-Bedevi et-Tantavi)
5 Mart 2011: 13:38 #786850AnonimYolumuzun esâsı beş şeydir:1) Gizli ve âşikâr, her hâlükârda Allahü teâlâdan korku hâlinde olmak.
2) Her hal ve ibâdetinde, Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem ve Eshâbının (radıyü anhüm) gösterdiği doğru yola uyup, bid’at ve sapıklıklardan sakınmak.
3) Bollukta ve darlıkta, insanlardan bir şey beklememek.
4) Aza ve çoğa râzı olmak.
5) Sevinçli veya kederli günlerde cenâb-ı Hakk’a sığınmak.”
(Hz. Ali Ebu’L-Hasan eŞ-ŞazeLi eL Hasenî)
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.