• Bu konu 18 yanıt içerir, 11 izleyen vardır ve en son Anonim tarafından güncellenmiştir.
5 yazı görüntüleniyor - 16 ile 20 arası (toplam 20)
  • Yazar
    Yazılar
  • #800746
    Anonim

      [DIKKAT]Soru 10: Ve bizim için istikbali, âhiretin icadıyla ışıklandıracak” bu sözü nasıl anlamalıyız açıklar mısınız?[/DIKKAT]

      Çünkü biz insanlar ebede muhtacız cehennemde dahi olsa ebedi bir hayatı arzuluyoruz, istiyoruz.. Eğer bu hayatımızdan sonra yok olacaksak o zaman bu çaba bu gayret bu telaş niye der ve karanlık içinde boğuluruz. Şöyle bir misal verecek olursak, çoğumuz bu dünyada yalnız kalmamak için yuva kuruyor ve yarınımız için evladlar yetiştiriyoruz. Amacımızdan biri de o evlatlarımızın bizler yaşlandığımızda bize sahip çıkması için değil midir? Eğer emin olsak o evladlar bize sahip çıkmayacak o zaman ne o evladları isteriz nede evleniriz ümidsizlik içinde yaşlandığımızda bize ne olacak zelil olup muhtac olacağız diyeceğiz hatta bu dünyadan dahi vazgececeğiz. İşte Rabbimiz bizim kalbimizden geçenleri ve bizim ihtiyaçlarımızı bizden daha iyi bilmekte olduğu katidir. Madem öyledir öyle ise bizim için yarınımızı aydınlatmak ve bizi ümidsizlikten kurtarmak için ahiret olmasa dahi ahireti icad edecek içine de kalbimize göre cenneti ve cehennemi yaratacağını Sözler eserinde Onuncu Sözde okuyoruz. Tafsilatını isteyenler o risaleyi okuyabilirler..

      [DIKKAT]Soru 11: Ustad Bediüzzaman bu Lem’a da o münacatın sırrıyla ifadesini tekraren kullanıyor. O münacatın sırrıyla derken ne demek istiyor?[/DIKKAT]

      Çünkü Hz. Yunus a.s. kalbi olarak içinde bulunduğu halden ancak ve ancak Allah’a iltica ile ve yine ancak o hale nasıl necat vereceğini ifade edecek bir dua da bulunduğundan Ustadımız Hazreti Bediüzzaman o münacatın sırrıyla ifadesini sık sık kullanarak bizlerinde her akşam namazından sonra bu münacatı yapmamızı Ustadımız Bediüzzaman hadisi şerifin işaretiyle bizlere tembih ediyor.

      [BILGI]BÖLÜM: 82 YUNUS (A.S.)’IN BALIĞIN KARNINDAKI DUÂSI NASILDIR?

      3505- Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yunus’un balığın karnında iken yaptığı duâ olan: “Senden başka gerçek ilah yoktur. Sınırsız kudret ve yüceliğinle sen, her şeyin üstündesin doğrusu ben yapılması gerekeni yapmamak suretiyle kendime haksızlık edenlerdenim.” (Enbiya: 87) Bu duâyı herhangi konuda yaparsa Allah onun duâsını mutlaka kabul eder.” (Müsned: 1383) (Tirmizi – Dua Bölümü)[/BILGI]

      [DIKKAT]Soru 12: O münacat nedir ve bize bakan yönleri nelerdir?[/DIKKAT]

      Biz dahi o münâcâtın sırrıyla لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ (La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minezzalimin) demeliyiz. لاَۤ اِلٰهَ الاَّ اَنْتَ (La ilahe illa ente) cümlesiyle istikbalimize, 17 سُبْحَانَكَ (Subhaneke) kelimesiyle dünyamıza, اِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ (inni kuntu minezzalimin) fıkrasıyla nefsimize nazar-ı merhametini celb etmeliyiz.

      Birinci cümleden tevhide işaret vardır. Yani hem mazi ve hem de müstakbelin sahibi Allah’tır. Bu günümü yaratan ve yaşatan Allah elbette ki, istikbalde de beni yalnız bırakmayacaktır, mesajı verilmektedir.

      İkinci cümle ile, eksikten ve kusurdan münezzeh olan bir Allah, Dünyanın da eksik ve kusurundan da münezzehtir. Her ne kadar dünyada sıkıntılar ve insafsız esbab varsa da, bütün bunlardan münezzeh olan Allah’ın varlığı bir teselli kaynağı oluyor ve yüzümüzü oraya çevirmeye davet ediyor.

      Üçüncü cümle ise gayet açıktır; nefis daima kötülüğü ve yanlışı telkin ederek bizi zarara sokmaya çalışır. Dolayısı ile onunun şerrinden de ancak Allah bizleri muhafaza edecektir.

      [DIKKAT]Soru 13: Bu Lem’a daki “nur-u iman” ın neticeleri nelerdir?[/DIKKAT]

      Tâ ki, nur-u iman ile ve Kur’ân’ın mehtabıyla istikbalimiz tenevvür etsin ve o gecemizin dehşet ve vahşeti, ünsiyet ve tenezzühe inkılâp etsin. Ve mütemadiyen mevt ve hayatın değişmesiyle seneler ve karnlar emvâcı üstünde hadsiz cenazeler binip ademe atılan dünyamız ve zeminimizde, Kur’ân-ı Hakîmin tezgâhında yapılan bir sefine-i mâneviye hükmüne geçen hakikat-i İslâmiyet içine girip, selâmetle o denizin üstünde gezip, tâ sahil-i selâmete çıkarak hayatımızın vazifesi bitsin. O denizin fırtınaları ve zelzeleleri, sinema perdeleri gibi tenezzühün manzaralarını tazelendirmekle, vahşet ve dehşet yerine, nazar-ı ibret ve tefekkürü keyiflendirerek okşayıp ışıklandırsın. Hem o sırr-ı Kur’ân’la, o terbiye-i Furkaniye ile, nefsimiz bize binmeyecek, merkûbumuz olup, bizi ona bindirip, hayat-ı ebediyemizin kazanmasına kuvvetli bir vasıtamız olsun.

      [DIKKAT]Soru 14: İnsan nelerden mütellim olur ve nelerden korkar ve neyi sever? İnsan bu hissiyatlarını nasıl tatmin eder?[/DIKKAT]

      Madem insan, mahiyetinin câmiiyeti itibarıyla, sıtmadan müteellim olduğu gibi, arzın zelzele ve ihtizâzâtından ve kâinatın kıyamet hengâmında zelzele-i kübrâsından müteellim oluyor. Ve nasıl ki hurdebinî bir mikroptan korkar, ecrâm-ı ulviyeden zuhur eden kuyruklu yıldızdan dahi korkar. Hem nasıl ki hanesini sever, koca dünyayı da öyle sever. Hem nasıl ki küçük bahçesini sever; öyle de, hadsiz ebedî Cenneti dahi müştakane sever. Elbette, böyle bir insanın Mâbudu, Rabbi, melcei, halâskârı, maksudu öyle bir Zat olabilir ki, umum kâinat Onun kabza-i tasarrufunda, zerrat ve seyyârat dahi taht-ı emrindedir.

      #812167
      Anonim

        soru 3-esbab bikülliye sukut etti ne demek?
        Hz. Yunus (aleyhisselam) öyle bir durumla karşı karşıyaydı ki,O’nun o balıktan çıkıp karaya ulaşabilmesi için ihtiyacı olduğu Zat’ın hem geceye,hem balığa,hem de denize sözü geçmeliydi.İşte o ZAT ise Allah (c.c)’tır.Başka herhangi bir varlık olamaz.

        Esbabın sukut etmesinden şunu anlıyorum:
        Hz. Yunus (aleyhisselam),balığın karnına düşünce,çözüm arayışı içinde balığın karnına vurdu,ama balıktan çıkamamıştı,aynı durum Hz. Yusuf (aleyhisselam)’ın kuyuya kardeşleri tarafından atılınca ,kuyunun duvarlarını eşeleyerek yukarı çıkmak için merdiven yapmaya çalışmasına benzemektedir.
        Ancak artık anlamıştı ki,bu çok çetin bir imtihandı ve sadece kendisi ile Allah kalmıştı, güneş,deniz,balık,gece bunların hiçbirine artık sözü geçmiyordu,buradan çıkmaya kendi gücü ya da yaratılan başka bir varlığın gücü yetmeyecekti,burada artık yapılacak tek iş vardı ,O da onu bu durumdayken gören O tek Zata dua etmekti,evet,Hz. Yunus(aleyhisselam)’ı ve Hz. Yusuf(aleyhisselam)’ı o çok zor ve aciz durumda iken görebilecek tek bir Zat vardı,O da ALLAH(c.c.)’t.

        #812168
        Anonim

          soru 3-esbab bikülliye sukut etti ne demek?
          Hz. Yunus (aleyhisselam) öyle bir durumla karşı karşıyaydı ki,O’nun o balıktan çıkıp karaya ulaşabilmesi için ihtiyacı olduğu Zat’ın hem geceye,hem balığa,hem de denize sözü geçmeliydi.İşte o ZAT ise Allah (c.c)’tır.Başka herhangi bir varlık olamaz.

          Esbabın sukut etmesinden şunu anlıyorum:
          Hz. Yunus (aleyhisselam),balığın karnına düşünce,çözüm arayışı içinde balığın karnına vurdu,ama balıktan çıkamamıştı,aynı durum Hz. Yusuf (aleyhisselam)’ın kuyuya kardeşleri tarafından atılınca ,kuyunun duvarlarını eşeleyerek yukarı çıkmak için merdiven yapmaya çalışmasına benzemektedir.
          Ancak artık anlamıştı ki,bu çok çetin bir imtihandı ve sadece kendisi ile Allah kalmıştı, güneş,deniz,balık,gece bunların hiçbirine artık sözü geçmiyordu,buradan çıkmaya kendi gücü ya da yaratılan başka bir varlığın gücü yetmeyecekti,burada artık yapılacak tek iş vardı ,O da onu bu durumdayken gören O tek Zata dua etmekti,evet,Hz. Yunus(aleyhisselam)’ı ve Hz. Yusuf(aleyhisselam)’ı o çok zor ve aciz durumda iken görebilecek tek bir Zat vardı,O da ALLAH(c.c.)’tı.

          #812177
          Anonim

            tembelliğimiz, gafletimiz ve birbirimizden haberdar olmayışımız alyhimize ittifak edecek istikbal oluyo malesef:(

            #812179
            Anonim


              Soru 7 :Bizim hevâ-yı nefsimiz, hûtumuzdur; hayat-ı ebediyemizisıkıp mahvına çalışıyor.” Nefis nasıl olurda ahiretimizin mahvınaçalışır?

              Yunus Peygamberin hutu Balık.Ama bizim hutumuz nefsimiz.Yunus Peygamberi Balık yuttu fakat bizi heva-yı nefisimiz yutmuş farkındamıyız. Bu ders bizlerii bu konuda uyandırıyor ama ne kadar uyanabildik Nefsin isteklerini yaparsak nefsimiz bize biner ama nefsimizi dinlemezsek insan o zaman nefsine biner.Büyüklerimiz ne güzel demiş Nefsiniz sizi uygun olmayan şeylerle meşgul etmeden, siz nefsinisi hayırlı işlerle meşgul edin. Bizler bunu yapabiliyormuyuz . Elhamdülillah Risale-i Nur eserlerini tanıyoruz okudukça nefsimizi terbiye edebiliriz İNŞAALLAH, yalnız çok okumak. Yunus Peygamberin kıssasından bir kısım anlatılmış üstadımız YUNUS PEYGAMBERİN kıssasından sadece bir kısmını anlatmakla bizlere ibretli bir ders veriyor.Onun hutu yüz senelik hayatını tehdit ediyordu.Bizim hutumuz ise ebedi hayatımızın mahvına çalışıyor.Nefsimizi ALLAH’a satmak ona satarsak karlı bir ticaret, ama ona satmayıpta dünyaya yönelirsek ebedi hüsran, ebedi azab, Üstadımız ne güzel diyor bu kısım beni çok etkiler KENDİ NEFSİM İÇİN DEĞİL ÇÜNKÜ NEFSİM BENİM DEĞİL BENİM SULTANIMINDIR BELKİ BENDEKİ NEFSİM MALİKİMİN EMANETİDİR EMANETİ MUHAFAZA VE SULTANIMIN HAYSİYETİNİ HİMAYE ve izzetini vikaye İÇİN SİZE BAŞ EĞMEYECEĞİM.

              Nefsimizi kalbimize değil
              Kalbimizi nefsimize hakim eylemek.

              Nefis kalbe hakim oldumu ALLAH muhafaza nefsi emaremiz bizi kötü şeylere sevkettikçe günahlar birike birike kabrimizin mahvına ahretimizin mahvına

              Kalbimiz nefse hakim oldumu kabrimizin saadetine ahretimizin saadetine

              ALLAH’ım sen bizleri gaflet uykusundan uyandır zerrelerimizle uyanmak nasip eyle nasip eyle ALLAH’IM.

            5 yazı görüntüleniyor - 16 ile 20 arası (toplam 20)
            • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.