Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Bazen bir bakış bazen bir selamın dilencisi bu gönül
Ne sensiz geçiyor nede sensiz geçmez bu ömür
Yanımda ol hep yanı başımda uzak olmasın ve ellerin ellerimden
Ve gözlerin uzak olmasın gözlerimden
Sen konuş ben dinleyeyim
Hayallerini anlat ben dinleyeyim
Hatta bazen sus hiç konuşma bile...
bebek dunyaya gelmeden evvel Allah u Teala ile konuşur: Allah ım beni dunyaya gönderiyormussun, ama ben küçük ve zayıfım nasıl yaşayacağım.?
Allah u Teala buyurur: Senin için bir melek yarattım o senin yaşaman için elinden gelen herşeyi yapacak.
Bebek sorar: Allah ım ben küçüğüm kendi kendime...
Bunlar son satırlar
Farzet ki bir rüzgardım,
esip geçtim hayatından
Ya da bir yağmurla sel oldum sokağında...
Sonra toprak çekti suyu, kaybolup gittim
Belki de bir rüyaydım senin için,
Yalan dünyada gördüğün gerçek rüyaydım
Uyandın ve ben bittim…
Çünkü sevdim seni,
Sana sırdaş oldum, dost oldum...
Sevemedim kimseyi
senin kadar
hissetmedim yüregimde kimseyi
seni hissettigim kadar
kimse girmedi düsünceme
senin kadar
düsünmedim kimseyi
seni düsündügüm kadar
kimseye vermedim yüregimi
sana yüregimi verdigim kadar
uymadi kimsenin ruhu ruhuma
senin ruhunun ruhuma uydugu kadar...
can der ki canana
uzakta olmak uzak olmak değildir
ayrılık sadece özlem artırır
anlasana
sen benden uzaktasın
ben sana yakınım
yanımdasın
kanımdasın
canımdasın
geceleyin
sencileyin
konuşan seninle
benim sözlerimdir
bak işte ayak izlerin
gönül topraklarımda
duy işte kanat...
TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu...
Büyük fıkıh (hukuk) bilgini, Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebû Hanîfe'nin (VIII. yüzyıl) ilmi faaliyetleri yanında ticaretle de meşgul zengin bir zat olduğu malumdur. Bu büyük insan, gündüz öğleye kadar mescitte talebelerine ders verir, öğleden sonra da ticari işleri ile uğraşırdı. Bir...
Mehmed Akif yaşlı bir zatı anlatıyor sultan ahmet veya ayasofya camine gidiyorum her sabah ne zaman ertken gidersem gideyim mihrabın bir tarafında saçı sakalı bem beyaz olmuş ihtiyar bir adam umitsizce ağlıyor o kadar ağlıyorki ağlamadığı tek dakikayı yakalayamadım,,,nihayet bir gun yanına...
Ey Oğul
Ey Oğul, Beysin...
Bundan Gayrı Öfke Bize; Gönül Almak Sana
Suçlamak Bize; Katlanmak Sana
Acizlik Bize; Hoş Görmek Sana
Kem Göz, Şom Ağız Bize; Bağışlamak Sana
Üşengeçlik Bize, Gayretlendirmek Sana
Bölmek Bize, Bütünlemek Sana
Çatışma, Geçimsizlik, Anlaşmazlık Bize; Adalet Sana Düşer...
Şah-ı Nakşibend k.s. Hazretleri anlatır:
Seyyid Emir Külâl k.s. Hazretleri’ni görme arzusu gönlümü sarmıştı. Onu bir kez daha görebilmek için Nesef şehrine doğru yola koyuldum. Cîrân Ribatı’na ulaştığımda, elinde uzun bir sopası ve başında da keçeden yapılmış bir külahı bulunan bir atlıyla...
Yoldan geçen birine sorarlar:
-Kaç çeşit dost vardır?
üç türlü dost vardır diyerek devam etti:
_bir dost vardır gıda gibidir sen onu hergün ararsın
_bir dost vardır ilaç gibidir gereğinde ararsın
_bir dost vardır hastalık gibidir o seni arar.
Sanırdım gündüzdü onlarla gecem
Içimde ümitti dost...
İşte o yüzden ağlarım
süleyman bin yesar
çok yakışıklı bir sahabe dir hatta bu konuda unlu yaygındır
bir gun çadırında yalnız iken
yemek yemekt edir o sırada
bir kadın çadırın kapısından içeri bakar
süleyman bin yesar da belki açtır yemek istiyo r diye
ona bakıp tebessüm eder
adında içeri...
gavresk kafiri...
efendimiz bir ağacın dalına kılıcını asmış
ağaca yaslanmış istirahat etmektedir
efendimizi öldürmek için O nu gözleyen
gavresk adındaki kafir
yavaşca yaklaşır
kılıcı alır ve efendmizin başına dikilir
derki şimdi seni benim elimden kim alacak
efendimizde hiçbir tereddüd ve futur...
Hani gitmeler vardır ya,gidersin,
gidersin ama yeniden aynı yere dönersin.
Çare değildir gitmeler.
Şehirden kaçarsın ama kendinden,
yüreğinden,sevdandan kaçamazsın.
Şehir geride kalmıştır ama sevdan aynı yerde durur.
Şehri koparıp attığın gibi atamazsın içindeki yaralı sevdayı.
Bir kez daha...