İşte nübüvvet-i Ahmediyenin (A.S.M.) delaili, evvelâ iki kısımdır:
Birisi: "İrhasat" denilen nübüvvetten evvel ve veladeti vaktinde zuhur eden hârikulâde hallerdir.
Nübüvvet-i Ahmediye: Hz.Muhammedin (asm) peygamberliği.
Delail: Deliller.
İrhasat: Peygamberlikle görevlendirilmeden önce Peygamberimizle (asm) ilgili olarak meydana gelen mucizeler ve harikalar.
Nübüvvet: Peygamberlik.
Zuhur: Meydana çıkma, ortaya çıkma, görünme.
İkinci kısım: Sair delail-i nübüvvettir. İkinci kısım da iki kısımdır: Biri: Nübüvvetinden sonra, fakat nübüvvetini tasdikan zuhura gelen hârikalardır. İkincisi: Asr-ı Saadetinde mazhar olduğu hârikalardır. Şu ikinci kısım dahi iki kısımdır: Biri: Zâtında, sîretinde, suretinde, ahlâkında, kemalinde zahir olan delail-i nübüvvettir. İkincisi: Âfâkî, haricî şeylerde mazhar olduğu mu'cizattır. Şu ikinci kısım dahi iki kısımdır: Biri: Manevî ve Kur'anîdir. Diğeri: Maddî ve ekvanîdir. Şu ikinci kısım dahi iki kısımdır: Biri: Dava-yı nübüvvet vaktinde, ehl-i küfrün inadını kırmak veyahut ehl-i imanın kuvvet-i imanını ziyadeleştirmek için zuhura gelen hârikulâde mu'cizattır. Şakk-ı Kamer ve parmağından suyun akması ve az taamla çokları doyurması ve hayvan ve ağaç ve taşın konuşması gibi yirmi nev' ve herbir nev'i manevî tevatür derecesinde ve herbir nev'in de çok mükerrer efradı vardır. İkinci kısım: İstikbalde ihbar ettiği hâdiselerdir ki; Cenab-ı Hakk'ın talimiyle o da haber vermiş, haber verdiği gibi doğru çıkmıştır. İşte biz de şu âhirki kısımdan başlayıp icmalî bir fihriste göstereceğiz. {(Haşiye): Maatteessüf niyet ettiğim gibi yazamadım. İhtiyarsız olarak nasıl kalbe geldi; öyle yazıldı. Şu taksimattaki tertibi tamamıyla müraat edemedim.}
Sair: Diğer, başka.
Delail-i nübüvvet: Peygamberlik delilleri.
Asr-ı Saadet: Saadet asrı, Peygamberimiz (asm) ile dört halife devri.
Sîret: Ahlâk, insanın manevî durumu.
Kemal: Mükemmellik, kusursuzluk, üstün sıfat.
Âfâkî: Dıştaki varlıklarla ilgili, kâinat ve içindekilerle ilgili.
Kur'anî: Kur'ana ait, Kur'anla ilgili.
Ekvanî: Yaratılmış varlıklara ait, kainatla ilgili.
Dava-yı nübüvvet : Nübüvvet davası, peygamberlik iddiası.
Ehl-i küfr: Kafirler, inkarcılar.
Ehl-i iman: İman edenler, inananlar.
Kuvvet-i iman: İman kuvveti, inanç gücü.
Şakk-ı Kamer: Ayın yarılması, ayın iki parça olması.
Taam: Yemek.
Tevatür: Yalan ihtimali olmayan kuvvetli haber.
Mükerrer: Tekrarlı, tekrar edilmiş.
İcmalî: Kısaca, inceliklere girmeden, özet halinde.
Taksimat: Taksimler, bölümler, paylaştırmalar.
Müraat: Riayet, gözetme, uygun davranmak, korumak.