Konuya cevap cer

İşte şu sırdandır ki: Kesb-i şer, şerdir; halk-ı şer, şer değildir. Nasılki pekçok mesalihi tazammun eden bir yağmurdan zarar gören tenbel bir adam diyemez: "Yağmur rahmet değil." Evet halk ve icadda bir şerr-i cüz'î ile beraber hayr-ı kesîr vardır. Bir şerr-i cüz'î için hayr-ı kesîri terketmek, şerr-i kesîr olur. Onun için o şerr-i cüz'î, hayır hükmüne geçer. İcad-ı İlahîde şer ve çirkinlik yoktur. Belki, abdin kesbine ve istidadına aittir.


Kesb-i şer: Kötülüğü kazanmak, kötülüğü elde etmek için yönelmek.

Halk-ı şer: Kötülük ve fenalıkların yaratılması.

Şerr-i cüz'î: Cüz'î şer, az ve küçük kötülük.

Hayr-ı kesîr: Çok hayır, çok iyilik.

Şerr-i kesîr: Çok kötülük.

İcad-ı İlahî: Allah'ın (cc) icad etmesi, Allah'ın (cc) yaratması.

Kesb: Kazanma, edinme, işi gerçekleştirmek için yönelme.



Hem nasıl kader-i İlahî, netice ve meyveler itibariyle şerden ve çirkinlikten münezzehtir. Öyle de: İllet ve sebeb itibariyle dahi, zulümden ve kubuhtan mukaddestir. Çünki kader, hakikî illetlere bakar, adalet eder. İnsanlar zahirî gördükleri illetlere, hükümlerini bina eder; kaderin aynı adaletinde zulme düşerler. Meselâ: Hâkim seni sirkatle mahkûm edip hapsetti. Halbuki sen sârık değilsin. Fakat kimse bilmez gizli bir katlin var. İşte kader-i İlahî dahi seni o hapisle mahkûm etmiş. Fakat kader, o gizli katlin için mahkûm edip adalet etmiş. Hâkim ise, sen ondan masum olduğun sirkate binaen mahkûm ettiği için zulmetmiştir. İşte şey-i vâhidde iki cihetle kader ve icad-ı İlahînin adaleti ve insan kesbinin zulmü göründüğü gibi, başka şeyleri buna kıyas et. Demek kader ve icad-ı İlahî; mebde' ve münteha, asıl ve fer', illet ve neticeler itibariyle şerden ve kubuhtan ve zulümden münezzehtir.


Kader-i İlahî: Allah'ın (cc) takdiri, Allah'ın (cc) herşeyi sonsuz ilmiyle belirlemesi.

Münezzeh: Temiz, pak, arınmış.

Kubuh: Kubh, çirkinlik, kötülük.

Zahirî: Görünüşte olan, görünen, dış görünüşle ilgili. 

Sirkat: Hırsızlık. 

Sârık: Hırsız.

Şey-i vâhid: Tek şey, tek nesne.

Mebde': Başlangıç, baş taraf. *Kök, temel, kaynak.

Münteha: Son, sonuç.

Fer': Şube, kol. İkinci derecede olan. Dal budak.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst