Eğer denilse: "Madem cüz'-i ihtiyarînin icada kabiliyeti yok. Bir emr-i itibarî hükmünde olan kesbden başka insanın elinde birşey bulunmuyor. Nasıl oluyor ki, Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'da, Hâlık-ı Semavat ve Arz'a karşı, insana âsi ve düşman vaziyeti verilmiş. Hâlık-ı Arz ve Semavat, ondan azîm şikayetler ediyor. O âsi insana karşı abd-i mü'mine yardım için kendini ve melaikesini tahşid ediyor. Ona azîm bir ehemmiyet veriyor."
Emr-i itibarî: Aslında olmadığı halde var olduğu kabul edilen emir, iş.
Kesb: Kazanma, edinme, işi gerçekleştirmek için yönelme.
Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan: Anlatma tarzı mucize olan Kur'an.
Hâlık-ı Semavat: Göklerin yaratıcısı.
Azîm: Büyük, yüce.
Abd-i mü'min: İmanlı kul, inançlı kul.
Melaike: Melekler.
Tahşid: Yığma. Toplama. Biriktirme.
Elcevab: Çünki küfür ve isyan ve seyyie, tahribdir, ademdir. Halbuki azîm tahribat ve hadsiz ademler, bir tek emr-i itibarîye ve ademîye terettüb edebilir. Nasılki bir azîm sefinenin dümencisi, vazifesinin adem-i îfasıyla, sefine gark olup bütün hademelerin netice-i sa'yleri ibtal olur. Bütün o tahribat, bir ademe terettüb ediyor. Öyle de: Küfür ve masiyet, adem ve tahrib nev'inden olduğu için, cüz'-i ihtiyarî bir emr-i itibarî ile onları tahrik edip müdhiş netaice sebebiyet verebilir. Zira küfür, çendan bir seyyiedir. Fakat, bütün kâinatı kıymetsizlikle ve abesiyetle tahkir ve delail-i vahdaniyeti gösteren bütün mevcudatı tekzib ve bütün tecelliyat-ı esmayı tezyif olduğundan, bütün kâinat ve mevcudat ve esma-i İlahiye namına Cenab-ı Hak kâfirden şedid şikayet ve dehşetli tehdidat etmek; ayn-ı hikmettir ve ebedî azab vermek, ayn-ı adalettir.
Seyyie: Günah, kötülük.
Adem: Yokluk, hiçlik.
Tahribat: Tahripler, yıkımlar, bozmalar.
Ademî: Yokluğa ait, hiçlikle ilgili.
Sefine: Gemi.
Netice-i sa'yleri: Çalışmalarının sonucu.
Masiyet: Günah, isyan, emre karşı gelme.
Netaic: Neticeler, sonuçlar.
Çendan: Gerçi, her ne kadar.
Abesiyet: Faydasızlık ve gayesizlik.
Tahkir: Hor görmek, küçük görmek, küçümsemek.
Delail-i vahdaniyet: Birliğin delilleri, Allah'ın (cc) kainattaki birliğinin delilleri.
Tekzib: Yalanlamak.
Tecelliyat-ı esma: Allah'ın (cc) isimlerinin kendilerini eserleriyle belli edip göstermesi.
Tezyif: Küçük düşürme, küçümseme.
Esma-i İlahiye: Allah'a (cc) ait isimler.
Tehdidat: Tehditler, korkutmalar.
Ayn-ı hikmet: Gayeler ve faydalar gözetmenin ta kendisi.
Ayn-ı adalet: Adaletin ta kendisi, tam adalet.
Madem insan, küfür ve isyanla tahribat tarafına gidiyor. Az bir hizmetle pek çok işleri yapar. Onun için ehl-i iman, onlara karşı Cenab-ı Hakk'ın inayet-i azîmine muhtaçtır. Çünki on kuvvetli adam, bir evin muhafazasını ve tamiratını deruhde etse, haylaz bir çocuğun o haneye ateş vermeğe çalışmasına karşı, o çocuğun velisine, belki padişahına müracaata, yalvarmağa mecbur olması gibi; mü'minlerin de, böyle edebsiz ehl-i isyana karşı dayanmak için Cenab-ı Hakk'ın çok inayatına muhtaçtırlar.
Ehl-i iman: İman edenler, inananlar.
İnayet-i azîm: Büyük iyilik ve yardım.
Deruhde: Üstlenme.
Ehl-i isyan: İsyan edenler.
İnayat: İnayetler, iyilikler, lütuflar, yardımlar.
Paylaş