Konuya cevap cer

Cevap: ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺤَﻤْﺪُ


Hiç mümkün müdür ki: Hakîm, Alîm bir zât, bir ağacı gayet ehemmiyetle tedbir ve tasvir edip ve gayet derecede hikmetle idare ve terbiye ettiği halde; o ağacın gayesi, faidesi olan meyvelerine bakmayıp ehemmiyet vermesin; hırsız ellere, boş yerlere dağılsın, zayi' olsun? Elbette bakmamak, ehemmiyet vermemek olamaz. Çünki ağaca ehemmiyet vermek, meyveleri içindir.


İşte, şu kâinatın zîşuuru ve en mükemmel meyvesi ve neticesi ve gayesi, insandır. Şu kâinatın Sâni'-i Hakîm'i mümkün müdür ki, şu zîşuur meyvelerin meyveleri olan hamd ve ibadeti, şükür ve muhabbeti başkalara verip hikmet-i bahiresini hiçe indirsin veyahut kudret-i mutlakasını acze kalbettirsin veyahut ilm-i muhitini cehle çevirsin? Yüzbin defa hâşâ!


Hiç mümkün müdür ki: Şu kâinat sarayının binasındaki makasıd-ı Rabbaniyenin medarı olan zîşuur ve zîşuurun serfirazı olan nev'-i insanın mazhar olduğu nimetlere mukabil izhar ettikleri şükür ve ibadeti, o saray-ı kâinatın Sâni'inden başkasına gitsin. Ve o Sâni'-i Zülcelal, o gayet-ül gaye olan şükür ve ibadeti başkalara gitmesine müsaade etsin?



Hakîm: Hikmet sahibi.

Alîm: Sonsuz ilim sahibi.

Tasvir: Şekil verme. * Anlatma, ifade etme.

Zîşuur: Şuur sahibi. 

Sâni'-i Hakîm: Hikmet sâhibi olan yaratıcı. Allah (cc).

Kudret-i mutlaka: Sınırsız ve sonsuz kudret (güç).

İlm-i muhit: Herşeyi kuşatan sonsuz ilim.

Makasıd-ı Rabbaniye: Herşeyin terbiyecisi ve sahibi olan Allah'ın (cc) gayeleri.

İzhar: Açığa vurma, meydana çıkarma.

Saray-ı kâinat: Kâinat sarayı.

Sâni': Sanatkar yaratıcı.

Sâni'-i Zülcelal: Sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi sanatkar yaratıcı.

Gayet-ül gaye: Gayenin gayesi, en son gaye.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst