İkinci emare: Risaletü'n-Nur'un sadık şakirtleri,
hüsn-ü âkıbetlerine ve iman-ı kâmil kazanmalarına
o derece kesretli
ve makbul
ve samimi dualar oluyor ki,
o duaların içinde hiçbiri kabul olmamasına
akıl imkân veremiyor.
Ezcümle: Risaletü'n-Nur'un bir hâdimi
ve birtek şakirdi,
yirmi dört saatte Risaletü'n-Nur talebelerinin
hüsn-ü âkıbetlerine
ve saadet-i ebediyeye mazhar olmalarına
yüz defa Risaletü'n-Nur talebelerine ettiği duaları içinde
hiç olmazsa yirmi otuz defa selamet-i imanlarına
ve hususi hüsn-ü âkıbetlerine
ve imanla kabre girmelerine,
aynı duayı,
en ziyade kabule medar olan şerait içinde ediyor.
Hem Risaletü'n-Nur'un talebeleri
bu zamanda her cihetten ziyade hücuma maruz olan İmân hususunda,
birbirine selamet-i İmân hakkındaki samimi,
masum lisanlarıyla dualarının yekûnu öyle bir kuvvettedir ki,
rahmet ve hikmet onun reddine müsaade etmezler.
Faraza, mecmuu itibarıyla reddedilse,
tek bir tane onların içinde kabul olunsa,
yine her biri selamet-i imanla kabre gireceğine kâfi geliyor.
Çünkü herbir dua umuma bakar.kastamonu lahikası