Konuya cevap cer

Milâdî 1049 (H.441) yılında, Horasan’ın Keşmir bölgesindeki Nâmek  köyünde doğdu. Şeyh-i Câm, Pîr-i Câm ve özellikle Jendepîl gibi  unvanlarla tanınır. Meşhur Sahâbî Cerîr bin Abdullah el-Becelî’nin  soyundan geldiği için Şeyh Ahmed el-Arabî veya Ahmed el-Bedelî adıyla da  anılır. Doğduğu yer olan Horasan’ın Nâmek köyüne nisbetle, kendisine  Ahmed-i Nâmekî denildiği gibi; daha sonra yerleştiği Câm şehrinde meşhur  olduğu için Ahmed-i Câm veya Ahmed-i Câmî de denilir.


 Câmî,  Sirâcü’s-Sâ’irîn adlı eserinde, gençlik yıllarındayken içki, kumar gibi  İslâma ters bir hayat yaşadığını, daha sonra başına gelen bazı  hadiselerin tesiriyle tevbekâr olduğunu anlatır.


 Bu bilgilere  göre Câmî, ailesini ve köyünü terk ederek Câm şehri civarındaki bir  dağda inzivaya çekildi. On sekiz yıl boyunca inziva hayatı devam etti.  Bu dönemde fıkıh, kelâm, hadis, tefsir, edebiyat ve tasavvuf gibi İslâmî  ilimlerde kendisini geliştirdi.


 Ahmed Câmî’nin tasavvufî  hayatı meşhur tasavvuf âlimlerinden Ebû Saîd’in ruhanî tesirine  bağlanmaktadır. Kaynaklara göre Ebû Saîd, Hz. Ebû Bekir’den kendisine  intikal eden hırkanın ileride ortaya çıkacak olan Ahmed-i Câmî’ye  verilmesini oğlu Ebû Tâhir’e vasiyet etmiş ve bu vasiyet yerine  getirilmişti. Bu menkıbe sebebiyle Câmî, Ebû Saîd’e mânen mürid olan  kırk velîden biri kabul edilmiştir.


 Câmî, kırk yaşındayken  inzivayı terk etti ve insanların arasına karışarak elli yıldan fazla bir  süre irşadla meşgul oldu. Vaaz ve nasihat etmek üzere gittiği Serahs,  Bâzcân, Herat, Merv, Bâharz ve Nîşâbur’da bulunan âlim ve emîrlerle  tanıştı. Halkın ahlâk bakımından düzelmesi için çaba gösterdi. 1140’ta  hacca gitti. Dönüşte Nîşâbur’a uğradı ve şehrin ileri gelenleriyle  görüştü. Miladi 1141'de (H.536) Câm şehri civarında Me’dâbâd köyündeki  zâviyesinde vefat etti ve buraya defnedildi. Bu şehir kısa bir süre  sonra Türbe-i Câm veya Türbet-i Şeyh-i Câm diye anılmaya başlandı.  Mezarı üzerine inşa edilen türbe ise Kümbed-i Sebz veya Kümbed-i  Fîrûşâhî adıyla meşhurdur.


 Ahmed Câmî Sünnî bir mutasavvıftı.  Eserlerini genellikle tasavvuf, âdâb ve nasihat üzerine sade ve basit  bir üslûpla Farsça olarak kaleme aldı. Başlıca eserleri şunlardır:


 Miftâhu’n-Necât, Ünsü’t-Tâ’bibîn Sırâtu’llahi’l-Müstakîm,  Ravzatü’l-Müznibîn, Risâle-i Semerkandiyye, Dîvân, Bihârü’l-Hakîka ve  Künûzü’l-Hikme ve Sirâcü’s-sâ’irîn.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst