Hamiyetkar
Well-known member
İstanbul hukuk fakültesini yeni kazanmış ve istanbul'da bir dersanede kalmaya başlamıştım..
O zamana kadar ne nurları adamakıllı biliyordum ne de tasavvufî adabı..
Bir gün bulunduğumuz dersaneye Ahmet Aytemur ağabey telefon açtı, telefonu ben kaldırdım. ahmet ağabey beni tanımadığı için kim olduğumu sordu. Ben de cevaben:
-Ben fakir Ömer, dedim!
Ne fakiri kardeşim, sen fakir misin diye sordu Ahmet ağabey. Ben de, evet, ben fakir ömerim dedim. aklımca fakir diyerek, enaniyet yapmıyor ve nefsimi hiç sayarak tevazu yapıyordum.
Halbuki tasavvufta fakir tabiri "Ben" tabirinin yerine kullanılır. Yani fakir ifadesini kullanırsın ki, beni kullanmak zorunda kalmayasın.. Halbuki ben, üstüne basa basa "BEN FAKİR ÖMER" diyerek, benlik yapıyormuşum..
O telefon konuşması üzerine, Ahmet ağabey beni görünce: fakir ömer ne yapıyorsun diye takılırdı..
Ufak bir hatıram.. Sizlerle paylaşmak istedim..
O zamana kadar ne nurları adamakıllı biliyordum ne de tasavvufî adabı..
Bir gün bulunduğumuz dersaneye Ahmet Aytemur ağabey telefon açtı, telefonu ben kaldırdım. ahmet ağabey beni tanımadığı için kim olduğumu sordu. Ben de cevaben:
-Ben fakir Ömer, dedim!
Ne fakiri kardeşim, sen fakir misin diye sordu Ahmet ağabey. Ben de, evet, ben fakir ömerim dedim. aklımca fakir diyerek, enaniyet yapmıyor ve nefsimi hiç sayarak tevazu yapıyordum.
Halbuki tasavvufta fakir tabiri "Ben" tabirinin yerine kullanılır. Yani fakir ifadesini kullanırsın ki, beni kullanmak zorunda kalmayasın.. Halbuki ben, üstüne basa basa "BEN FAKİR ÖMER" diyerek, benlik yapıyormuşum..
O telefon konuşması üzerine, Ahmet ağabey beni görünce: fakir ömer ne yapıyorsun diye takılırdı..
Ufak bir hatıram.. Sizlerle paylaşmak istedim..