Aile çeşitleri

müdavim

Üye Sorumlusu
AİLE ÇEŞİTLERİ

1. Çok Seven-Kollayan-Gevşek Disiplinli Aile:
Özellikleri: Çocuğa büyük bir sevgi ile bağlanmışlar, tam benimsemişlerdir. Çok sıcak, verici ancak çok koruyucu ve kollayıcıdırlar. Tüm yaşamlarını çocuğa göre düzenlemişlerdir. Bir dediğini iki etmezler, hep yaşından küçük bir çocuk gibi davranırlar.
Çocuk Üzerindeki Etkisi: Böyle bir çocuk gençlik çağına adım atınca doğal olarak bocalar, bağımsızlığını elde edemez. Evde tutturucu, nazlı, öfkeli ama dışarıda çekingen, sinmiş ve güvensizdir. Arkadaş edinmekte, bir gruba girmekte güçlük çeker. Ailelerinden ayrı düştüklerinde bunalıma girerler. Kendini göstermesi, girişken davranması çok zor olur. Sorumluluk almaya yanaşmaz, zora gelmez.


2. Sıkı Disiplinli-Sevecen Aile:
Bu aileler de çocuklarına karşı sevecen, ilgili ve düşkündürler. Çocuğun tüm maddesel ve ruhsal gereksinimlerini karşılarlar. Çocuğun sağlığı ve öğrenimi için hiçbir özveriden kaçınmazlar. Çocuğun eğilimlerini, yeteneklerini göz önüne almadan çocuğu bale, piyano vb. derslere gönderir sınavlara hazırlar, yarışmalara sokarlar. Vericidirler ancak beklentileri yüksektir.
Gençlik çağında arkadaş kümesine girmekte güçlük çeker, ayrı kimlik geliştirmeleri gecikir. En ufak bir şey için aileye danışılır. Bağımsız çalışamaz, yaratıcı olamaz.


3. Baskıcı-İtici-Sevgisiz Aile:
Bu aile küçükten beri yeterli sevgi ve sevecenlik göstermemiştir. Aile ortamı gergin, ilişkiler düşmancadır. Bol eleştiri, azar, aşağılanma ve dayak vardır. Çocuğu dinlemek, anlamaya çalışmak,davranışının nedenini araştırmak gibi duygusal paylaşımlar görülmez. Bu evlerde çocuk eğitiminin tek amacı çocuğu baskı altında tutmak, göz açtırmamaktır.
Güvensiz ve tedirgindirler, düşmanca duygularla doludurlar. Saldırgan davranışa yatkındırlar. Ergenlikten önce sinen, korkan bir çocuk; ergenlikten sonra tüm baskı ve dayağa karşın baş kaldıran, başına buyruk davranan, evin kurallarını hiçe sayan bir genç olup çıkar.

4. Sevgisi Yetersiz-Disiplini Gevşek Aile:
Bu aileler çocuğa karşı ilgisiz, ruhsal gereksinimlere karşı duyarsızdırlar. Çocuk ayak altında dolaşmadıkça, ağlamadıkça, bir muzurluk yapmadıkça ilgilenmezler. Denetimde çok gevşektir. Çok çocuklu kalabalık ve yoksul mahallelerde sık rastlanan bir aile türüdür. Çocuk yakalanmadıkça, göze batmadıkça ceza görmez, yakalanınca da aşırı ceza görür.
Çocukluğunda denetimi zayıf olan gencin evden uzaklaşma, kopma sorunu yoktur. Sokak kendisi gibi özgür yetiştiği için gençliğinde daha başına buyruk davranır. Katıldığı kümede arkadaşların ayartıcı etkilerine kapılı
r.

5. Parçalanmış Aile:
Ölüm veya ayrılık nedeniyle bölünmüş ailelerdir. Böyle ortamlarda büyüyen çocukların gençlik çağında çok değişik uyum sorunları ortaya çıkabilir.


6. Seven-Benimseyen-Demokratik Aile:
Çocuklarını seven ve benimseyen çağdaş ailedir. Anne-baba arasında saygı ve sevgi vardır. Sorunlar buyruklarla değil konuşarak çözümlenir. Ara sıra çıkan tartışma dışında kavga ve anlaşmazlık yoktur. Çocuklara söz hakkı tanınmıştır. Cezalar ılımlı ve eğiticidir. Amaç çocuğu sindirmek değil, sorumluluk duygusu kazandırmaktır.
Gençlik çağına giren çocuk bağımsız davranma eğilimi gösterir. Ergenlik çağında bocalar ama büyük çalkantılar göstermez.


7. Geleneksel-Ataerkil Aile:
Geleneksel Türk ailesinde babanın tartışılmaz salt otoritesi vardır. Evde ilk ve son sözü o söyler. Babaya karşı gelmek, onunla tartışmak, sözünü dinlememek düşünülemez. Babayla çocuk arasında korkuyla karışık saygılı bir uzaklık vardır. Çocuklar isteklerini anne aracılığı ile babaya iletirler. Aile içi ilişkilerde roller belirlenmiştir ve herkesçe bilinir. Çocuk baba yanında az konuşur, çok saygılı davranır. Baba azarladığı zaman kendisi haklı olsa bile sesini çıkarmaz, hakkını savunmaz. Artık bu tarz bir aile yapısı ancak kırsal kesimde varlığını sürdüren bir aile düzenidir
 

müdavim

Üye Sorumlusu
AİLE İÇİ İLİŞKİLERDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
ÇOCUK ANA-BABA ARASINDAKİ İLİŞKİLER

Aile insan ilişkilerinin sergilendiği bir sahne gibi düşünülebilir. Çocuk bu sahnede insan ilişkilerini bütün karmaşık yönleri ile gözlemler ve yaşar. İnsan ilişkilerini belirleyen anlaşma, uzlaşma, bağlılık, işbirliği gibi olumlu nitelikleri evde kazanır. Anlaşmazlık, çekişme ve çatışma gibi olumsuz tutumları da evden öğrenir. Aile içindeki ilişkilerin temelini ana ve babanın birbirine karşı tutumu oluşturur.

Uyumlu ve sıcak ilişkiler ana-babadan çocuklara doğru yayılır. Her ailenin yazılı olmayan bir yasası, herkesin uyması beklenilen kurallar bütünü vardır; denilebilir. Bu özel yasalar aliye bir başka kişilik, bir kimlik verir. Ortaya her ailede ayrı görünüm kanan bir işbirliği ve dayanışma çıkar. Rol dağılımı yerinde ise her üye kendine düşeni yapıyorsa aile dayanışması sürer. Rol dağılımı; yani üyelerin birbirlerinden bekledikleri gerçekçi değilse dayanışma sarsılır. Her toplum kurumunda ve her kümede olduğu gibi aile içinde de arada bir çatışma çıkması, denge ve dayanılmanın zayıflaması olağandır.

Her ailede sorunlar ayrı olduğu gibi bu sorunların çözümleniş yolları da başkalık gösterir. En sağlam, en dengeli aileler bile yaşam boyunca dengelerini sarsıcı durumlarla karşılaşırlar.


Başarılı bir aile, her yaştaki aile bireylerinin temel ihtiyaçlarını tümüyle karşılayandır. Yaşamın her döneminin kendine göre zevkleri ve zorlukları olduğu şüphesizdir. Aile içinde herkes çeşitli dönemlerde bulunan kişilerin güçlüklerine, üzüntülerine saygı göstermeli, onları küçümsememelidir. Herkesten önce aile içindeki çocuklar mutlu olmalıdırlar. Çünkü mutlu bir çocukluk ilerde topluma mutlu kişiler kazandırır.


Bazen çocuklar özveriyi hep ana-babadan beklerler. Dünyadaki karşılıklı ilişkilerin hiçbirinin tek yanlı fedakarlığa dayanamayacağından bahsedilir; bu kurala uymayan tek ilişki ana-baba-çocuk arasındaki ilişkidir; demek doğru olur. Ama mutlu ve başarılı bir ailede tıpkı işlerin paylaşılması gibi fedakarlık bakımından da ailenin her ferdi zamanına ve yerine göre kendine düşeni yapmalıdır.


Anne-babanın güvenli bir çocuğa sahip olabilmeleri için, önce kendilerine, sonra birbirlerine, ardından da çocuklarına güvenmeleri gerekir. Ana-baba çocuğundan yaşa ve yeteneklerine uygun isteklerde bulunmalı, çocuğu hayal kırıklığına uğratacak yaşının üstündeki beklentiler içine girmemelidirler.


Anne ve baba öyle bir ortam hazırlamalıdır ki çocuk sanki her zaman anne ve babasının yanındaymış gibi kendini güvenli ve hiç yanında değilmiş gibi özgür hissetsin (aşırı koruyucu yaklaşımdan kaçınarak çocuğun kendi kendini yöneten bir birey olmasına fırsat vermelidirler).


İdeal ana-babayı betimlemek zor olmakla beraber başarılı ana-babalar çocuğun ihtiyaçlarını sezen, onlara uygun yanıtlar veren, aşırı hoşgörülü veya katı olmayıp, çocuğa karşı esnek bir yaklaşım içinde olan davranışlarında belirli bir devamlılık ve kararlılık sağlayan, karşı çıkmadan önce her zaman çocuğun isteklerini dinleyen ana-babalardır.


Bazen çocuğun (gencin) gereksinimi o denli güçlüdür ki ana-babasına sorun yarattığını bilmesine karşın davranışından vazgeçmeyebilir. Bu duruma çatışma diyoruz. Ana-baba ve çocuğun gereksinimleri çatışır, karşılanması tehlikeye girer ve ilişkide bir sorun oluşur.


Ana-babalar iyi bir dinleyici olursa hiçbir şey kaybetmeyip çok şey kazanırlar. Çatışma çıkınca anne-baba, çocuktan iki tarafın da kabul edebileceği bir çözüm için katılım ister. Güç kullanma ve baskı olmamalıdır. Dürüst olmak her iki tarafı da rahatlatır. Anne-baba ve çocuk arasındaki bu katılım ve paylaşımın şu şekilde gerçekleşmiş olması sağlıklı olacaktır.


- Sorunu tanımlama,
- Olası çözümler üretme,
- Çözümleri değerlendirme,
- İçlerinde en uygun olana karar verme,
- Kararın nasıl uygulanacağını belirleme,
- Çözümün başarısını değerlendirme.


Bazen bu ilişkileri bozan bir başka sebep de ebeveynlerin tutarlılık ilkelerinde bazen daha yumuşak, bazen daha sert tavırlar almalarıdır. İçinde bulundukları duruma göre bazı davranışlarınızın (çocukların) kabul görmesi, farklı bir gün ve çevrede onaylanıyorsa bir ikilem yaratacaktır.


Bunun tek açıklaması; ailenizin o an içinde bulunduğu durum ve çevreden kaynaklanıyordur. Onlarla konuşmaya çalışarak ve fedakarlık ilkesini hatırlayarak ve de asla durumdan yararlanma amacı gütmeyerek hareket etmek doğru olur. Kabul görmeyen bir davranışınız için tavır almaktansa sebebini öğrenmek, bunu daha kolay anlaşılır bir hale sokacaktır.


Ailede ana-baba kuşkusuz bir otoritedir çocuk için. Yalnız otorite iki anlama gelir;


1) Uzman, deneyim
2) Denetim, emir ve ceza gücü


Çocuğa yansıyan ya da yansıtılan otorite, uzman ve deneyimli bir kişi olarak yaklaşan anne-baba rolü olmalıdır. Büyük olasılıkla tarihteki tüm diktatörler güçlerini gerçekten insanların iyiliği için ve çok akıllıca kullandıklarını düşünmüşlerdir. Niyetleri iyi olabilir ama sorun diktatörün ne hissettiği değil, disiplin altındakilerin ne hissettiğidir.


Anne baba da çocuk üzerinde disiplin kurmaya çalışırken onların istek ve beklentilerini göz önüne almalıdır.


Yapılan bir araştırmada 7400 gence ana-babalarını en baskıcı tutumdan en gevşek tutuma kadar sıralanan altı değişik kümeye yerleştirmeleri istenmiş; şöyle bir sonuç ortaya çıkmıştır.


1. Otokratik
2. Otoriter
3. Demokratik
4. Eşitlikçi
5. Hoşgörülü
6. Aldırmaz tutum


Orta sınıflardan gelen gençlerin çoğunluğu anne-babasını demokratik, eşitlikçi ve hoşgörülü olarak tanımlamışlar. Kırsal kesimden gelen gençler ise daha çok otokratik ve otoriter olarak sınıflandırmışlardır.


Ancak ana-baba tutumu otoriter olsa bile eğer gence neyin; niçin yasaklandığı, neyin hoş görülmeyeceği açıklanırsa gençler ana-babalarını baskıcı ve katı olarak algılamamaktadırlar (demokratik tutumlu ana-babaların çocuklarının benlik saygıları, kendilerine güvenleri daha yüksektir ve davranışlarında daha bağımsızdırlar).
 
Üst