ABDULLAH4
Forum Yöneticisi
Aile İçerisinde Adaplar
Nikâh akdi ile izdivaç kurmuş olan müslüman kadın ve erkek bir vücud gibidirler. Birbirlerine karşı riayet etmeleri gereken hakları ve edepleri vardır. Bunları layık olduğu şekilde yerine getirmeye çalışmak, hem emr-i ilahi, hem peygamberin sünneti, hem de tarikat âdâbı ve kendi saadetleri içindir. Seyr-i süluka giren bir mü8217;minin, evvel emirde aile hukukuna çok riayetkâr olması lazımdır.
KADININ KOCASINA KARŞI ADABI
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Eğer bir kimseye Allah'tan başka birine secde etmesini emretseydim; kadınlara, kocalarına secde etmelerini emrederdim. Halbuki Allah-u Zülcelalin hakkı, erkeklerin kadınlar üzerindeki hakkından daha büyüktür." (Tirmizi,Raza:10; Ebu Davud, Nikah:40)
Erkekler için de Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Mü;minlerin iman yönünden en kamilleri ahlaken en güzel olanlardır." (Tirmizi,Raza:11)
Her ikisinin de âdâb ve mesuliyeti içinse şöyle buyurmuştur: "Dikkat ediniz hepiniz birer çobansınız ve herkes beklediğinden mesuldur. Devlet reisi bir muhafızdır ve mahiyetindekilerden mesuldur. Erkek, ev halkının üzerinde muhafızdır. O da ev halkından mesuldür. Kadın da kocasının evinde ve çocukları üzerinde bir bekleyicidir. Onlardan mesuldur. Hizmetçi, efendisinin malı üzerinde bir bekçidir ve ondan mesuldür. Hülasa, hepiniz bir çobansınız ve her biriniz beklediğinizden mesulsünüz." (Buhari,Ahkam:1,Cuma:11,İstikraz:20,itikad:17-19,Vesaya:9,Nikah:81-90 Müslim, İmaret:20; Tirmizi,Cihad:27; Ebu Davud, İmaret:1)
Cenab-ı Hak evlilik birliğini hududullah denilen ilahi sınırlarla sınırlandırmıştır. Bu sınırlar yani esaslar, huzur ve saadetin devamı için gereken şartlardır. Bu şartlara uymamak aileyi yıkmaktır.
Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın sınırlarını aşanlar, zalimlerin ta kendileridir. Keza iyi kadınlar, itaatli olanlardır. Allah kendi haklarını nasıl korudu ise onlar da öylece göze görünmeyeni koruyanlardır." (Nisa:34)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Kadın beş vakit namazını kılar, yılda bir ay orucunu tutar, ırzını muhafaza eder ve kocasına itaat ederse, cennet kapılarının dilediğinden girsin." (İbn Mace)
KADININ ERKEĞİN ÜZERİNDEKİ HAKLARI
Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur:
"Ey iman edenler... Onlarla (kadınlarınızla) iyi geçinin. Olabilir ki, birşey sizin hosunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur." (Nisa;19)
Zevcenin maddi ihtiyaçlarını karşılamak, maişetini temin etmek erkeğine aittir. Hakim b. Muaviye radıyallahu anh8217;ın babasından rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin. Onları dövmeyin. Onlara çirkin demeyin, kötü söz söylemeyin." (Ebu Davud, Nikah;42)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diğer bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
"Mü'min bir erkek, mü;mine bir kadına kızıp darılmasın. Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, başka, huyundan memnun kalabilir." (Müslim,Raza:61; Ahmed b. Hanbel:III/329) İyi niyetli, ülfet edilir insan, kendi zevcesinde hoşuna gidecek nice meziyetler bulabilir. Ayıp aramaya değil, meziyet aramaya bakmalıdır. Marifet iltifata tabidir. İltifatsız marifet, zayidir.
Keza hadis-i serifte şöyle burulmuştur:
"Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye ediniz"
(Buhari,Enbiya:1, Nikah:80; Müslim,Raza:60) Kadının, kocasının kendisi ile meşgul olmasını istemesi hakkıdır. Bunu devamlı ister. Buna ruhen muhtaçtır. Onun için erkek; sevgi, nezaket, ünsiyet, ikram, ihsan, şefkat ve merhamet gibi güzel İslam ahlakını, hiç esirgemeden ailesine göstermelidir. Bunlar ünsiyetin şartlarından, saadetin anahtarlarındandır. Olur olmaz şeyler için kadına darılmak, konuşmamak İslam dininde men edilmiştir.
Birbirini garip tecessüslerle, bir konuda aşırı titizlik göstererek sıkıştırmak üzüntü verir. İyilik ve hüsn-ü zan varken kötülüğe, su-i zana düşmek doğru değildir. Hele mürid olmuş bir kişinin edep olarak iyiliği şeçmesi, seyr-i sülukunda tekamülünü gösterir. Huzurunu arttırır. Aile sırları asla dışarıya ifşa edilmez. Nitekim Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
Kıyamet gününde Allah nezdinde en kötü bir mevkide bulunan insanlardan biri de ailenin mahrem münasebetlerini, sırlarını ifşa eden kimsedir. (Müslim, Nikah:123)
Ailenin ilminin, ahlakının, amel-i salihasının yükselmesine çalışmak âdâbtandır. Sıhhatini, hava almasını, meşru olan eğlenme ve dinlenmesini temin etmek de yine erkeğe düşen vazife ve âdâbtandır. Hanımının hizmetlerini takdir etmek, yorgunluğunu giderecek söz söylemek; seveceği şeyleri almak; onu neşelendirecek işler yapmak; söz verdiği vakitte gelmek; farz ve sünnet olan hukukuna riayet etmek; erkeğin kendisi için mübah olsa da ailenin intizarda kalmasına, beklemesine, merak ve üzülmesine asla meydan vermemek olgun bir müslüman erkeğin vazifesidir.
ERKEĞİN KADININ ÜZERİNDEKİ HAKLARI
Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Erkekler, kadınlar üzerinde hakimdirler." (Nisa;34) Allah-u Zülcelal'in bu fermanı, yarattığı erkeğin bazı kabiliyetlerini kadından üstün olarak ihsan etmesinden dolayıdır. Bu cihetle evin hakimi erkektir. Reis odur. Mesul de odur. Öyle olunca kadın, erkeğin meşru olan her emrine itaata mecburdur. Bunu ayet ve hadisler, açıkça beyan etmektedir. Hatta kadınlar nafile ibadetlerini bile erkeğin müsadesi ile eda etmelidirler. Aralarındaki tabiî işler; müşavere, iffet, ünsiyet, muhabbet, nezaket, hülasa edep dairesinde cerayan edecektir.
Kadın; kocasının vücudunun ayrılmaz bir parçası, hayat arkadaşı, huzur ve rahat vesilesi, sevgi ve şefkat mastarı, saadet müsteşarıdır. Bu bakımdan birbirlerini tamamlarlar. Kadın evin düzenine, temizliğine, çocuklarının bakım ve terbiyesine, yemek ve giyimlerine nezaret eder, bu işleri yürütür. Her gün karşılama ve yolcu etmelerde, konuşmalarında, asaletinin, necabetinin ve edebinin kemalini gösterir. Yorgun gelen aile reisinin eve bağlılık kazanmasını sağlamak, dinlendirmek, yuvasında saadetten onu doyurmak ve kendi hizmet ve emeğini ona hissettirmek kadının şiarıdır, özelliğidir. Bütün bu edepler İslam hanımefendisinin özelliğidir.
HERKES GÜTTÜĞÜNDEN MESULDÜR
Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Uyanık olun hepiniz çobansınız, hepiniz çobanlığınızdan sorumlusunuz. Emir; insanlar üzerinde çobandır ve insanlardan sorumludur. Aile reisi; kendi evindekilerin çobanıdır ve onlardan sorumludur. Kadın; kocası, çocukları ve kendinden sorumludur.(Buhari, Ahkam:1, Cuma:11, İstikraz:20, İtikad:17,20, Müslim,İmaret:20, Tirmizi:Cihad:27, Ebu Davud:İmaret,1) Bu hadis-i şeriften anlaşıldığına göre, herkes yeri ve konumuna göre sorumludur. Onun için insan yarın mahşerde bu sorumluluklarının hesabı sorulurken vereceği cevapları iyi düşünüp ona göre sorumlu olduklarına sahip olması gerekmektedir.
Nikâh akdi ile izdivaç kurmuş olan müslüman kadın ve erkek bir vücud gibidirler. Birbirlerine karşı riayet etmeleri gereken hakları ve edepleri vardır. Bunları layık olduğu şekilde yerine getirmeye çalışmak, hem emr-i ilahi, hem peygamberin sünneti, hem de tarikat âdâbı ve kendi saadetleri içindir. Seyr-i süluka giren bir mü8217;minin, evvel emirde aile hukukuna çok riayetkâr olması lazımdır.
KADININ KOCASINA KARŞI ADABI
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Eğer bir kimseye Allah'tan başka birine secde etmesini emretseydim; kadınlara, kocalarına secde etmelerini emrederdim. Halbuki Allah-u Zülcelalin hakkı, erkeklerin kadınlar üzerindeki hakkından daha büyüktür." (Tirmizi,Raza:10; Ebu Davud, Nikah:40)
Erkekler için de Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Mü;minlerin iman yönünden en kamilleri ahlaken en güzel olanlardır." (Tirmizi,Raza:11)
Her ikisinin de âdâb ve mesuliyeti içinse şöyle buyurmuştur: "Dikkat ediniz hepiniz birer çobansınız ve herkes beklediğinden mesuldur. Devlet reisi bir muhafızdır ve mahiyetindekilerden mesuldur. Erkek, ev halkının üzerinde muhafızdır. O da ev halkından mesuldür. Kadın da kocasının evinde ve çocukları üzerinde bir bekleyicidir. Onlardan mesuldur. Hizmetçi, efendisinin malı üzerinde bir bekçidir ve ondan mesuldür. Hülasa, hepiniz bir çobansınız ve her biriniz beklediğinizden mesulsünüz." (Buhari,Ahkam:1,Cuma:11,İstikraz:20,itikad:17-19,Vesaya:9,Nikah:81-90 Müslim, İmaret:20; Tirmizi,Cihad:27; Ebu Davud, İmaret:1)
Cenab-ı Hak evlilik birliğini hududullah denilen ilahi sınırlarla sınırlandırmıştır. Bu sınırlar yani esaslar, huzur ve saadetin devamı için gereken şartlardır. Bu şartlara uymamak aileyi yıkmaktır.
Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın sınırlarını aşanlar, zalimlerin ta kendileridir. Keza iyi kadınlar, itaatli olanlardır. Allah kendi haklarını nasıl korudu ise onlar da öylece göze görünmeyeni koruyanlardır." (Nisa:34)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Kadın beş vakit namazını kılar, yılda bir ay orucunu tutar, ırzını muhafaza eder ve kocasına itaat ederse, cennet kapılarının dilediğinden girsin." (İbn Mace)
KADININ ERKEĞİN ÜZERİNDEKİ HAKLARI
Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur:
"Ey iman edenler... Onlarla (kadınlarınızla) iyi geçinin. Olabilir ki, birşey sizin hosunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur." (Nisa;19)
Zevcenin maddi ihtiyaçlarını karşılamak, maişetini temin etmek erkeğine aittir. Hakim b. Muaviye radıyallahu anh8217;ın babasından rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin. Onları dövmeyin. Onlara çirkin demeyin, kötü söz söylemeyin." (Ebu Davud, Nikah;42)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diğer bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
"Mü'min bir erkek, mü;mine bir kadına kızıp darılmasın. Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, başka, huyundan memnun kalabilir." (Müslim,Raza:61; Ahmed b. Hanbel:III/329) İyi niyetli, ülfet edilir insan, kendi zevcesinde hoşuna gidecek nice meziyetler bulabilir. Ayıp aramaya değil, meziyet aramaya bakmalıdır. Marifet iltifata tabidir. İltifatsız marifet, zayidir.
Keza hadis-i serifte şöyle burulmuştur:
"Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye ediniz"
(Buhari,Enbiya:1, Nikah:80; Müslim,Raza:60) Kadının, kocasının kendisi ile meşgul olmasını istemesi hakkıdır. Bunu devamlı ister. Buna ruhen muhtaçtır. Onun için erkek; sevgi, nezaket, ünsiyet, ikram, ihsan, şefkat ve merhamet gibi güzel İslam ahlakını, hiç esirgemeden ailesine göstermelidir. Bunlar ünsiyetin şartlarından, saadetin anahtarlarındandır. Olur olmaz şeyler için kadına darılmak, konuşmamak İslam dininde men edilmiştir.
Birbirini garip tecessüslerle, bir konuda aşırı titizlik göstererek sıkıştırmak üzüntü verir. İyilik ve hüsn-ü zan varken kötülüğe, su-i zana düşmek doğru değildir. Hele mürid olmuş bir kişinin edep olarak iyiliği şeçmesi, seyr-i sülukunda tekamülünü gösterir. Huzurunu arttırır. Aile sırları asla dışarıya ifşa edilmez. Nitekim Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
Kıyamet gününde Allah nezdinde en kötü bir mevkide bulunan insanlardan biri de ailenin mahrem münasebetlerini, sırlarını ifşa eden kimsedir. (Müslim, Nikah:123)
Ailenin ilminin, ahlakının, amel-i salihasının yükselmesine çalışmak âdâbtandır. Sıhhatini, hava almasını, meşru olan eğlenme ve dinlenmesini temin etmek de yine erkeğe düşen vazife ve âdâbtandır. Hanımının hizmetlerini takdir etmek, yorgunluğunu giderecek söz söylemek; seveceği şeyleri almak; onu neşelendirecek işler yapmak; söz verdiği vakitte gelmek; farz ve sünnet olan hukukuna riayet etmek; erkeğin kendisi için mübah olsa da ailenin intizarda kalmasına, beklemesine, merak ve üzülmesine asla meydan vermemek olgun bir müslüman erkeğin vazifesidir.
ERKEĞİN KADININ ÜZERİNDEKİ HAKLARI
Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Erkekler, kadınlar üzerinde hakimdirler." (Nisa;34) Allah-u Zülcelal'in bu fermanı, yarattığı erkeğin bazı kabiliyetlerini kadından üstün olarak ihsan etmesinden dolayıdır. Bu cihetle evin hakimi erkektir. Reis odur. Mesul de odur. Öyle olunca kadın, erkeğin meşru olan her emrine itaata mecburdur. Bunu ayet ve hadisler, açıkça beyan etmektedir. Hatta kadınlar nafile ibadetlerini bile erkeğin müsadesi ile eda etmelidirler. Aralarındaki tabiî işler; müşavere, iffet, ünsiyet, muhabbet, nezaket, hülasa edep dairesinde cerayan edecektir.
Kadın; kocasının vücudunun ayrılmaz bir parçası, hayat arkadaşı, huzur ve rahat vesilesi, sevgi ve şefkat mastarı, saadet müsteşarıdır. Bu bakımdan birbirlerini tamamlarlar. Kadın evin düzenine, temizliğine, çocuklarının bakım ve terbiyesine, yemek ve giyimlerine nezaret eder, bu işleri yürütür. Her gün karşılama ve yolcu etmelerde, konuşmalarında, asaletinin, necabetinin ve edebinin kemalini gösterir. Yorgun gelen aile reisinin eve bağlılık kazanmasını sağlamak, dinlendirmek, yuvasında saadetten onu doyurmak ve kendi hizmet ve emeğini ona hissettirmek kadının şiarıdır, özelliğidir. Bütün bu edepler İslam hanımefendisinin özelliğidir.
HERKES GÜTTÜĞÜNDEN MESULDÜR
Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Uyanık olun hepiniz çobansınız, hepiniz çobanlığınızdan sorumlusunuz. Emir; insanlar üzerinde çobandır ve insanlardan sorumludur. Aile reisi; kendi evindekilerin çobanıdır ve onlardan sorumludur. Kadın; kocası, çocukları ve kendinden sorumludur.(Buhari, Ahkam:1, Cuma:11, İstikraz:20, İtikad:17,20, Müslim,İmaret:20, Tirmizi:Cihad:27, Ebu Davud:İmaret,1) Bu hadis-i şeriften anlaşıldığına göre, herkes yeri ve konumuna göre sorumludur. Onun için insan yarın mahşerde bu sorumluluklarının hesabı sorulurken vereceği cevapları iyi düşünüp ona göre sorumlu olduklarına sahip olması gerekmektedir.
Seyda Muhammed Konyevi (K.S)