Lisede okuduğum yıllarda tanımıştım Şahin Yılmaz hocamı. Harika bir zekâ, devamlı mütebessim bir çehre, yorulmak bilmez bir irade ve daima güzellikler üreten bir dava adamıydı.
İlk defa Kur’an harflerini bana bizzat kendisi okutmuştu. Eski mütevazı Hilâliye Camisi’nin doğu tarafında küçük bir odası vardı. Devamlı dolar, boşalırdı.
Üzerine oturduğumuz divanının altında çaydanlıkları, çay ve şekeri eksik olmazdı. İmamlık görevinin haricinde yaptığı hizmetlerden hiç para almadığını, hatta misafirlerine ikram ettiği çay ve şekerle, üzerinde çay demlediği küçük tüpün masraflarını hep kendi mütevazı maaşından karşıladığını bilir ve saygı duyardık.
Gençlere çok önem verirdi. Eski Skoda arabasının içine bizleri doldurur, gece gündüz demez, iman ve Kur’an hizmeti için köylere giderdik.
Biz, daha ziyade hafta sonlarında ve derslerimizin olmadığı zamanlarda yanına giderdik. Kur’an kursundaki öğrencilerinden öğrendiğimize göre, gece en son o ayrılır. Bazı geceler öğrencilerin üstünü örtmeye gelir, onları sabah namazına kaldıran da o olurmuş Hasta olanlara ilâçlarını içirmeyi, hatta gerekirse iğnelerini yapmayı da görev edinirmiş.
Her fırsatı değerlendirir ve insanlara dinimizi anlatırdı. Düğünümde sohbet etmesi için davet ettiğimde beni kırmayıp yaptığı konuşmadan dolayı nasıl mutlu olduğumu hâlâ unutamam.
On binlerce gence Yüce Kitabımız’ı öğretip, iki binin üzerinde vatan evlâdına da hafızlık saadetini kazanmasını sağlamıştı.
Çok kitap okur ve okuturdu. Okul ayrımı yapmadan birçok gencin okumasına vesile olmuştur. Her meslekten talebeleri olup, üniversitelerde her seviyede öğrencileri vardı.
Yeni şekliyle Akhisar’daki Hilâliye Camisi ve Kur’an Kursu, İlim Araştırma Merkezi, değişik illerdeki yurt ve kurs binaları ile Akhisar Özel Yüksel Koleji ve daha sayamadığımız eserleri onun rehberliği ile bu milletimize hediyeleridir.
Yüksel Koleji’nin kuruluş dilekçelerini, damadı sevgili kardeşim Birol beyefendi ve arkadaşları ile birlikte Manisa’da verdiğimiz için, açılışıyla yakından ilgileniyorduk. Yeni binaları eğitim yılına yetiştirilmek için çalışıldığı sıralardaydı. Aile büyüklerimiz Akhisar’da oldukları için ara sıra ziyarete geliyordum. Bunlardan birinde okulu ziyaret edip son durumunu görmek istemiştim.
Şahin hocamın hasta olduğunu öğrenmiştim. Zaten sık, sık ameliyat olurdu. Hem geçmiş olsun demek, hem de okulu ziyaret etmek için telefonla aradığımda, “şimdi neredesin” dedi. Bulunduğum yeri öğrenir öğrenmez, konuşmama fırsat vermeden, “bekle, geliyorum” dedi ve telefonu kapattı. Çok mahcup olmuştum. Yataktan kalkıp arabasıyla beni almağa geldi ve bütün ayrıntıları ile okulu dolaştırdı. Büyük bir heyecanla adeta nasıl gençleştiğini görmeliydiniz…
Sünnet-i Seniye’nin yaşanmasına çok ehemmiyet verirdi. Ölümünden kısa bir zaman önce Aydın’da bir kahvaltıda karşılaşmıştık. Hepimizin önünde birçok ekmek kırığını görünce, “size bir sünnet dersi yapayım” demişti.
Önce israfı anlattı. Sonra “eşlerinizle evlenebilmek için döktüğünüz dilleri düşünün” diyerek, cennet hurileri ile ilgili hadis-i şerifi hatırlattı ve toplamamızı sağladı. “Bu kolay güzellikleri kaçırmayalım kardeşler, bu lokmalara çok kimsenin ihtiyacı var” demişti.
İkazları tatlı, dikkat çekici ve gönül okşayıcı idi. Tebessüm eden bir sima ve zekâ fışkıran gözleri ile Şahin Hocamızı rahmetle anıyoruz. Makamın cennet olsun hocam..
24 / 12 2008
HİLMİ ARKIN
İlk defa Kur’an harflerini bana bizzat kendisi okutmuştu. Eski mütevazı Hilâliye Camisi’nin doğu tarafında küçük bir odası vardı. Devamlı dolar, boşalırdı.
Üzerine oturduğumuz divanının altında çaydanlıkları, çay ve şekeri eksik olmazdı. İmamlık görevinin haricinde yaptığı hizmetlerden hiç para almadığını, hatta misafirlerine ikram ettiği çay ve şekerle, üzerinde çay demlediği küçük tüpün masraflarını hep kendi mütevazı maaşından karşıladığını bilir ve saygı duyardık.
Gençlere çok önem verirdi. Eski Skoda arabasının içine bizleri doldurur, gece gündüz demez, iman ve Kur’an hizmeti için köylere giderdik.
Biz, daha ziyade hafta sonlarında ve derslerimizin olmadığı zamanlarda yanına giderdik. Kur’an kursundaki öğrencilerinden öğrendiğimize göre, gece en son o ayrılır. Bazı geceler öğrencilerin üstünü örtmeye gelir, onları sabah namazına kaldıran da o olurmuş Hasta olanlara ilâçlarını içirmeyi, hatta gerekirse iğnelerini yapmayı da görev edinirmiş.
Her fırsatı değerlendirir ve insanlara dinimizi anlatırdı. Düğünümde sohbet etmesi için davet ettiğimde beni kırmayıp yaptığı konuşmadan dolayı nasıl mutlu olduğumu hâlâ unutamam.
On binlerce gence Yüce Kitabımız’ı öğretip, iki binin üzerinde vatan evlâdına da hafızlık saadetini kazanmasını sağlamıştı.
Çok kitap okur ve okuturdu. Okul ayrımı yapmadan birçok gencin okumasına vesile olmuştur. Her meslekten talebeleri olup, üniversitelerde her seviyede öğrencileri vardı.
Yeni şekliyle Akhisar’daki Hilâliye Camisi ve Kur’an Kursu, İlim Araştırma Merkezi, değişik illerdeki yurt ve kurs binaları ile Akhisar Özel Yüksel Koleji ve daha sayamadığımız eserleri onun rehberliği ile bu milletimize hediyeleridir.
Yüksel Koleji’nin kuruluş dilekçelerini, damadı sevgili kardeşim Birol beyefendi ve arkadaşları ile birlikte Manisa’da verdiğimiz için, açılışıyla yakından ilgileniyorduk. Yeni binaları eğitim yılına yetiştirilmek için çalışıldığı sıralardaydı. Aile büyüklerimiz Akhisar’da oldukları için ara sıra ziyarete geliyordum. Bunlardan birinde okulu ziyaret edip son durumunu görmek istemiştim.
Şahin hocamın hasta olduğunu öğrenmiştim. Zaten sık, sık ameliyat olurdu. Hem geçmiş olsun demek, hem de okulu ziyaret etmek için telefonla aradığımda, “şimdi neredesin” dedi. Bulunduğum yeri öğrenir öğrenmez, konuşmama fırsat vermeden, “bekle, geliyorum” dedi ve telefonu kapattı. Çok mahcup olmuştum. Yataktan kalkıp arabasıyla beni almağa geldi ve bütün ayrıntıları ile okulu dolaştırdı. Büyük bir heyecanla adeta nasıl gençleştiğini görmeliydiniz…
Sünnet-i Seniye’nin yaşanmasına çok ehemmiyet verirdi. Ölümünden kısa bir zaman önce Aydın’da bir kahvaltıda karşılaşmıştık. Hepimizin önünde birçok ekmek kırığını görünce, “size bir sünnet dersi yapayım” demişti.
Önce israfı anlattı. Sonra “eşlerinizle evlenebilmek için döktüğünüz dilleri düşünün” diyerek, cennet hurileri ile ilgili hadis-i şerifi hatırlattı ve toplamamızı sağladı. “Bu kolay güzellikleri kaçırmayalım kardeşler, bu lokmalara çok kimsenin ihtiyacı var” demişti.
İkazları tatlı, dikkat çekici ve gönül okşayıcı idi. Tebessüm eden bir sima ve zekâ fışkıran gözleri ile Şahin Hocamızı rahmetle anıyoruz. Makamın cennet olsun hocam..
24 / 12 2008
HİLMİ ARKIN