Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Kutsal Kitaplar
Âl-i Beyt sevgisinin dinimizdeki yeri nedir?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="NuruAhsen" data-source="post: 22915" data-attributes="member: 857"><p><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred"><span style="font-size: 12px">Âl-i Beyt’e Allah için muhabbet etmek, dinimizde vaciptir. (İmam-ı Şâfiî’ye göre farzdır.) Cenâbı Hak Şurâ sûresinde şöyle buyurmaktadır: </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">“Resulüm, sizden peygamberlik vazifesine mukabil ücret istemez. Yalnız Âl-i Beyt’ine meveddet (sevgi ve saygı) istiyor.” (Şûra Sûresi, 23) </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Peygamber Efendimiz (asm.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurdular: </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">“Size verdiği nimetlerinden dolayı Allah’ı sevin. Beni de Allah için sevin. Âl-i Beyt’imi de benim için sevin.” </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Diğer bir hadîslerinde ise: “Bir kimse, sahabelerimi, zevcelerimi ve Ehl-i Beyt’imi sever de onların herhangi birine ayıplamada bulunmazsa, onların sevgisiyle bu dünyadan göçerse kıyamet günü benimle beraber olur.” buyurmuşlardır. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Bu hadis-i şerif, Âl-i Beyt muhabbetinin dinimizdeki önemini en veciz ve en açık bir şekilde ifade etmektedir. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Yine bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz (asm.): “Sizlere iki şey bırakıyorum. Onlara yapışsanız kurtulursunuz. Birisi Kur’an-ı Kerim, biri Âl-i Beyt’imdir.” buyurmaktadır. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Bu hadis-i şerifte Allah’ın Kitabı’na ve Âl-i Beyt’e yapışmanın birlikte zikredilmesiyle, bizlere şu hakikat ders verilmiştir: </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Allah’ın Kitabı’na uyan her Müslüman, Âl-i Beyt’i sevecek, Âl-i Beyt’i seven her Müslüman da Allah’ın Kitabı’yla amel edecektir. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Her şeyde olduğu gibi Âl-i Beyt’i sevmenin de bir ölçüsünün olması lâzımdır. Bu ölçü ise, Resulüllah Efendimizin (asm) Sünnet-i Seniyye’sini, bütünüyle yaşamaktır. Bu hususu Bediüzzaman Hazretleri şöyle ifade etmektedir: </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">“Âl-i Beyt’ten vazife-i Risaletçe muradı Sünnet-i Seniyye’sidir. Sünnet-i Seniyye’yi terk eden hakikî Âli Beyt’ten olmadığı gibi Âl-i Beyt’e hakikî dost da olamaz.” </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Bu hakikate binâen, ancak Sünnet-i Seniyye’ye tâbi olan bir Müslüman, Âl-i Beyt’i gerçek anlamda sevmiş olacaktır. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred"><strong>Mehmet Kırkıncı</strong></span></span></span></p><p> </p><p> </p><p> </p><p><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Zira, böyle bir Müslüman’ın yapmış olduğu bütün ibadetlerden ortaya çıkan hayır ve hasenâtın bir misli “Sebep olan işleyen gibidir.” kuralı gereği, Peygamber Efendimizi, Âl-i Beyt’e ve bütün sahabelere de yazılmaktadır. Böylece, o mümin ile Âl-i Beyt’in ruhları arasında bir ilişki ortaya çıkmakta, bu onlara sevaplar hediye ettiği gibi, onlar da bundan memnun ve mesrur olmaktadırlar. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Şunu da ifade edelim ki, Âl-i Beyt’e sadece soyut bir sevgi beslemekle yetinilirse o takdirde Resulullah Efendimiz (asm.) insanlara sadece Âl-i Beyt’i sevdirmek için gönderilmiş olur. Hâlbuki, Peygamberimiz (asm.) insanlara Allah’ı tanıttırmak, sevdirmek ve onları ibadet vesilesiyle Allah’ın dergâhına sevk etmek için gönderilmiştir. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Bu tarz bir anlayış, insanın yaratılış gayesini sadece bir sevgiye bağlamak olur. Hâlbuki, Âl-i Beyt de dahil, bütün insanlar, Aziz ve Celil olan Allah’ı tanımak ve O’na ibadet için yaratılmışlardır. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Meşârik’teki bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz, Hz. Fâtıma’ya hitâben: “Ey benim kızım Fâtıma-i Zehrâ, canını Cehennem ateşinden kurtarmaya çalış. Zira ben ahirette-farz ve vacipleri terk ve yasak olan şeyleri işlemeniz sebebiyle azâba sürüklenmenizi Allah dilerse-üzerinize gelecek azap ve cezayı def edip uzaklaştırmaya muktedir değilim.” buyurmuşlardır. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Bizim Ehl-i Beyt’i sevmemiz onların sadece mücerret şahsiyetleri için değil, Kur’an’a yaptıkları hizmetleri, İslâm Dini’nin neşrinde gösterdikleri büyük fedakârlıkları, ilim ve irfan sahasında yaptıkları hizmetleri içindir. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"><span style="color: darkred">Ehl-i Beyt’i seven her mümin, ibadet görevini yerine getirmekle, onları örnek almalı, onlara benzemeli ve onlar gibi olmaya gayret etmelidir. Ehl-i Beyt’i gerçek anlamda sevmek de ancak bu yolla gerçekleşebilir </span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="NuruAhsen, post: 22915, member: 857"] [FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred][SIZE=3]Âl-i Beyt’e Allah için muhabbet etmek, dinimizde vaciptir. (İmam-ı Şâfiî’ye göre farzdır.) Cenâbı Hak Şurâ sûresinde şöyle buyurmaktadır: [/SIZE][/COLOR][/FONT] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]“Resulüm, sizden peygamberlik vazifesine mukabil ücret istemez. Yalnız Âl-i Beyt’ine meveddet (sevgi ve saygı) istiyor.” (Şûra Sûresi, 23) [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Peygamber Efendimiz (asm.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurdular: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]“Size verdiği nimetlerinden dolayı Allah’ı sevin. Beni de Allah için sevin. Âl-i Beyt’imi de benim için sevin.” [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Diğer bir hadîslerinde ise: “Bir kimse, sahabelerimi, zevcelerimi ve Ehl-i Beyt’imi sever de onların herhangi birine ayıplamada bulunmazsa, onların sevgisiyle bu dünyadan göçerse kıyamet günü benimle beraber olur.” buyurmuşlardır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Bu hadis-i şerif, Âl-i Beyt muhabbetinin dinimizdeki önemini en veciz ve en açık bir şekilde ifade etmektedir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Yine bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz (asm.): “Sizlere iki şey bırakıyorum. Onlara yapışsanız kurtulursunuz. Birisi Kur’an-ı Kerim, biri Âl-i Beyt’imdir.” buyurmaktadır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Bu hadis-i şerifte Allah’ın Kitabı’na ve Âl-i Beyt’e yapışmanın birlikte zikredilmesiyle, bizlere şu hakikat ders verilmiştir: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Allah’ın Kitabı’na uyan her Müslüman, Âl-i Beyt’i sevecek, Âl-i Beyt’i seven her Müslüman da Allah’ın Kitabı’yla amel edecektir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Her şeyde olduğu gibi Âl-i Beyt’i sevmenin de bir ölçüsünün olması lâzımdır. Bu ölçü ise, Resulüllah Efendimizin (asm) Sünnet-i Seniyye’sini, bütünüyle yaşamaktır. Bu hususu Bediüzzaman Hazretleri şöyle ifade etmektedir: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]“Âl-i Beyt’ten vazife-i Risaletçe muradı Sünnet-i Seniyye’sidir. Sünnet-i Seniyye’yi terk eden hakikî Âli Beyt’ten olmadığı gibi Âl-i Beyt’e hakikî dost da olamaz.” [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Bu hakikate binâen, ancak Sünnet-i Seniyye’ye tâbi olan bir Müslüman, Âl-i Beyt’i gerçek anlamda sevmiş olacaktır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred][B]Mehmet Kırkıncı[/B][/COLOR][/FONT][/SIZE] [FONT=Palatino Linotype][SIZE=3][COLOR=darkred]Zira, böyle bir Müslüman’ın yapmış olduğu bütün ibadetlerden ortaya çıkan hayır ve hasenâtın bir misli “Sebep olan işleyen gibidir.” kuralı gereği, Peygamber Efendimizi, Âl-i Beyt’e ve bütün sahabelere de yazılmaktadır. Böylece, o mümin ile Âl-i Beyt’in ruhları arasında bir ilişki ortaya çıkmakta, bu onlara sevaplar hediye ettiği gibi, onlar da bundan memnun ve mesrur olmaktadırlar. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Şunu da ifade edelim ki, Âl-i Beyt’e sadece soyut bir sevgi beslemekle yetinilirse o takdirde Resulullah Efendimiz (asm.) insanlara sadece Âl-i Beyt’i sevdirmek için gönderilmiş olur. Hâlbuki, Peygamberimiz (asm.) insanlara Allah’ı tanıttırmak, sevdirmek ve onları ibadet vesilesiyle Allah’ın dergâhına sevk etmek için gönderilmiştir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Bu tarz bir anlayış, insanın yaratılış gayesini sadece bir sevgiye bağlamak olur. Hâlbuki, Âl-i Beyt de dahil, bütün insanlar, Aziz ve Celil olan Allah’ı tanımak ve O’na ibadet için yaratılmışlardır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Meşârik’teki bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz, Hz. Fâtıma’ya hitâben: “Ey benim kızım Fâtıma-i Zehrâ, canını Cehennem ateşinden kurtarmaya çalış. Zira ben ahirette-farz ve vacipleri terk ve yasak olan şeyleri işlemeniz sebebiyle azâba sürüklenmenizi Allah dilerse-üzerinize gelecek azap ve cezayı def edip uzaklaştırmaya muktedir değilim.” buyurmuşlardır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Bizim Ehl-i Beyt’i sevmemiz onların sadece mücerret şahsiyetleri için değil, Kur’an’a yaptıkları hizmetleri, İslâm Dini’nin neşrinde gösterdikleri büyük fedakârlıkları, ilim ve irfan sahasında yaptıkları hizmetleri içindir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Palatino Linotype][COLOR=darkred]Ehl-i Beyt’i seven her mümin, ibadet görevini yerine getirmekle, onları örnek almalı, onlara benzemeli ve onlar gibi olmaya gayret etmelidir. Ehl-i Beyt’i gerçek anlamda sevmek de ancak bu yolla gerçekleşebilir [/COLOR][/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Kutsal Kitaplar
Âl-i Beyt sevgisinin dinimizdeki yeri nedir?
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst