Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Aleni Davet
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 177698" data-attributes="member: 5987"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red"><span style="color: DarkGreen">MÜŞRİKLERİN, SAFA TEPESİNİN "ALTIN"A ÇEVRİLMESİNİ İSTEMELERİ!</span></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Mekkeli müşrikler, ne eziyet ve işkencelerin, ne de mevki makam, mal mülk tekliflerinin, Peygamber Efendimizi bir an bile dâvasında tereddüde düşürmediğini artık kesinlikle anlamışlardı. Bu sebeple, karşısına değişik tekliflerle çıkmaya başlıyorlardı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bir gün, Resûl-i Kibriya Efendimize, "Rabbine dua et! Eğer Safa Tepesini bizim için altına çevirirse, biz o zaman seni tasdik eder, sana îman ederiz!" dediler.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Böyle bir isteği yerine getirmek, elbette insan güç ve kuvvetinin üstünde bir işti; ama Allah'ın kuvvet ve kudreti yanında basit bir hâdiseydi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Müşrikler, böylesine, herhangi bir insanın yapamayacağı şeyleri Peygamber Efendimize teklif etmekle, âdeta kendilerini teselli etmeye çalışıyorlardı: "Bakın, işte bu isteğimizi yerine getirmedi. Öyleyse neden îman edelim?" demek istiyorlardı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Diğer istek ve tekliflerinde, Resûl-i Ekrem Efendimiz, hep, bunları yapmanın kendi vazifesi olmadığını, onların ancak Allah'ın isteğiyle, kuvvet ve kudretiyle meydana gelebileceğini ifade etmesine karşılık, bu tekliflerine aynı cevapla karşılık vermeden, "Teklifiniz yerine gelirse, bu dediğinizi gerçekten yapar mısınız?" diye sordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hep birden, "Evet, yaparız!" dediler.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz, ellerini açarak kudreti sonsuz Rabb-i Rahîmine yalvarmaya başladı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Elbette, Sultan-ı Levlâk'ın niyazı cevapsız kalamazdı. Ânında Cebrail (a.s.) gelerek, "Allah Teâlâ, seni selâmlıyor ve <span style="color: Red">'İstersen, onlara Safa Tepesini altın yapayım. Ancak, bundan sonra da onlardan kim inkâra kalkışırsa, varlıklarımdan hiçbirine yapmadığım bir azabla onları azablandırırım! Yok istersen, onlara tevbe ve rahmet kapılarımı açık bırakayım.' diyor."</span> dedi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz, iki teklif arasında serbest bırakılmıştı. Cenâb-ı Hakk, istediğini yapacaktı. Buna rağmen o, kendisini böylesine rahatsız edip sıkıntıya sokan kavmine acıdı ve Rabbinden dileği şu oldu:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Hayır Allah'ım!.. Onların isteklerini yerine getirme. Kendilerine rahmet ve tevbe kapılarını açık bırak!"278</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Evet, Peygamber Efendimiz, "âlemlere rahmet" olarak gönderilmişti. Kalb ve vicdanı, merhamet ve şefkatin menbaı idi. Kendisine zulmedenlere, kendisine eziyet ve hakarette bulunanlara bile yeri geldikçe acıyor, onları affediyordu. Hiçbir zaman şahsı için intikam olma yoluna gitmiyordu. Kendisine zulmedenlere dahi îman saadeti ve İslâm hidâyeti diliyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">O, bu engin şefkat ve merhamet, bu derin af ve müsamaha ile, gönülleri fethetmiş, kalb ve ruhları nuru etrafında pervane gibi döndürmüştür.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red"><span style="color: DarkGreen">MÜŞRİKLERİN DEĞİŞİK BİR TEKLİFLERİ</span></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Yapılan her teklif Resûl-i Ekrem Efendimiz tarafından reddedilmesine rağmen, müşrikler yeni yeni teklifler bulup ileri sürüyorlardı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">İleri gelenleri, bir gün Resûl-i Ekrem'e, "Sana, içimizde en zengin adam olacak şekilde mal verelim, istediğin kadınla evlendirelim! Yeter ki sen, ilâhlarımızı kötülemekten vazgeç!" dediler. Sonra da şöyle konuştular:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Eğer bu dediğimizi kabul etmez ve yapmazsan, sana yeni bir teklifimiz var. Hem senin için, hem bizim için hayırlı olan bir teklif!.."</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûl-i Ekrem, "Nedir, o hayırlı teklif?.." diye sordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Kureyş ileri gelenleri, "Sen bizim tanrılarımız olan Lat ve Uzza'ya bir yıl tap; biz de senin ilâhına bir yıl tapalım!"279 dediler.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu, Kureyş müşriklerinin bir oyunu, bir tuzağı idi. Akıllarınca, Resûl-i Ekrem'i böyle bir teklifle kandırmayı düşünüyorlardı. Fakat, hayatının gayesi şirk ve küfürle mücadele olan Kâinatın Efendisi, elbette bu tuzağa düşmeyecekti. Nitekim,<span style="color: Black"> Cenâb-ı Hakk, bu hâdisenin hemen sonrasında Kâfırûn Sûresini indirdi</span>: </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">"(Ey Resulüm!..) de ki:'"Ey Kâfirler!.. Ben, sizin ibâdet etmekte olduklarınıza (putlarınıza) tapmam; siz de benim ibâdet etmekte olduğuma ibâdet ediciler değilsiniz. Zâten, ben hiçbir vakit sizin tapmış olduklarınıza tapıcı olmadım; siz de (hiçbir zaman) benim ibâdet etmekte olduğum (Allah'a) ibâdet edicilerden değilsiniz. Sizin dininiz (bâtıl itikadınız) size, benim dinim de bana!..'"</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamber Efendimiz, inen bu sûreyi kendilerine okuyunca, müşrikler bu tekliflerinin de neticesiz kaldığını anladılar ve bu yoldaki ümitlerini de yitirdiler!</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 177698, member: 5987"] [SIZE="4"][COLOR="DarkSlateGray"][COLOR="Red"][COLOR="DarkGreen"]MÜŞRİKLERİN, SAFA TEPESİNİN "ALTIN"A ÇEVRİLMESİNİ İSTEMELERİ![/COLOR][/COLOR] Mekkeli müşrikler, ne eziyet ve işkencelerin, ne de mevki makam, mal mülk tekliflerinin, Peygamber Efendimizi bir an bile dâvasında tereddüde düşürmediğini artık kesinlikle anlamışlardı. Bu sebeple, karşısına değişik tekliflerle çıkmaya başlıyorlardı. Bir gün, Resûl-i Kibriya Efendimize, "Rabbine dua et! Eğer Safa Tepesini bizim için altına çevirirse, biz o zaman seni tasdik eder, sana îman ederiz!" dediler. Böyle bir isteği yerine getirmek, elbette insan güç ve kuvvetinin üstünde bir işti; ama Allah'ın kuvvet ve kudreti yanında basit bir hâdiseydi. Müşrikler, böylesine, herhangi bir insanın yapamayacağı şeyleri Peygamber Efendimize teklif etmekle, âdeta kendilerini teselli etmeye çalışıyorlardı: "Bakın, işte bu isteğimizi yerine getirmedi. Öyleyse neden îman edelim?" demek istiyorlardı. Diğer istek ve tekliflerinde, Resûl-i Ekrem Efendimiz, hep, bunları yapmanın kendi vazifesi olmadığını, onların ancak Allah'ın isteğiyle, kuvvet ve kudretiyle meydana gelebileceğini ifade etmesine karşılık, bu tekliflerine aynı cevapla karşılık vermeden, "Teklifiniz yerine gelirse, bu dediğinizi gerçekten yapar mısınız?" diye sordu. Hep birden, "Evet, yaparız!" dediler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz, ellerini açarak kudreti sonsuz Rabb-i Rahîmine yalvarmaya başladı. Elbette, Sultan-ı Levlâk'ın niyazı cevapsız kalamazdı. Ânında Cebrail (a.s.) gelerek, "Allah Teâlâ, seni selâmlıyor ve [COLOR="Red"]'İstersen, onlara Safa Tepesini altın yapayım. Ancak, bundan sonra da onlardan kim inkâra kalkışırsa, varlıklarımdan hiçbirine yapmadığım bir azabla onları azablandırırım! Yok istersen, onlara tevbe ve rahmet kapılarımı açık bırakayım.' diyor."[/COLOR] dedi. Alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz, iki teklif arasında serbest bırakılmıştı. Cenâb-ı Hakk, istediğini yapacaktı. Buna rağmen o, kendisini böylesine rahatsız edip sıkıntıya sokan kavmine acıdı ve Rabbinden dileği şu oldu: "Hayır Allah'ım!.. Onların isteklerini yerine getirme. Kendilerine rahmet ve tevbe kapılarını açık bırak!"278 Evet, Peygamber Efendimiz, "âlemlere rahmet" olarak gönderilmişti. Kalb ve vicdanı, merhamet ve şefkatin menbaı idi. Kendisine zulmedenlere, kendisine eziyet ve hakarette bulunanlara bile yeri geldikçe acıyor, onları affediyordu. Hiçbir zaman şahsı için intikam olma yoluna gitmiyordu. Kendisine zulmedenlere dahi îman saadeti ve İslâm hidâyeti diliyordu. O, bu engin şefkat ve merhamet, bu derin af ve müsamaha ile, gönülleri fethetmiş, kalb ve ruhları nuru etrafında pervane gibi döndürmüştür. [COLOR="Red"][COLOR="DarkGreen"]MÜŞRİKLERİN DEĞİŞİK BİR TEKLİFLERİ[/COLOR][/COLOR] Yapılan her teklif Resûl-i Ekrem Efendimiz tarafından reddedilmesine rağmen, müşrikler yeni yeni teklifler bulup ileri sürüyorlardı. İleri gelenleri, bir gün Resûl-i Ekrem'e, "Sana, içimizde en zengin adam olacak şekilde mal verelim, istediğin kadınla evlendirelim! Yeter ki sen, ilâhlarımızı kötülemekten vazgeç!" dediler. Sonra da şöyle konuştular: "Eğer bu dediğimizi kabul etmez ve yapmazsan, sana yeni bir teklifimiz var. Hem senin için, hem bizim için hayırlı olan bir teklif!.." Resûl-i Ekrem, "Nedir, o hayırlı teklif?.." diye sordu. Kureyş ileri gelenleri, "Sen bizim tanrılarımız olan Lat ve Uzza'ya bir yıl tap; biz de senin ilâhına bir yıl tapalım!"279 dediler. Bu, Kureyş müşriklerinin bir oyunu, bir tuzağı idi. Akıllarınca, Resûl-i Ekrem'i böyle bir teklifle kandırmayı düşünüyorlardı. Fakat, hayatının gayesi şirk ve küfürle mücadele olan Kâinatın Efendisi, elbette bu tuzağa düşmeyecekti. Nitekim,[COLOR="Black"] Cenâb-ı Hakk, bu hâdisenin hemen sonrasında Kâfırûn Sûresini indirdi[/COLOR]: [COLOR="Red"]"(Ey Resulüm!..) de ki:'"Ey Kâfirler!.. Ben, sizin ibâdet etmekte olduklarınıza (putlarınıza) tapmam; siz de benim ibâdet etmekte olduğuma ibâdet ediciler değilsiniz. Zâten, ben hiçbir vakit sizin tapmış olduklarınıza tapıcı olmadım; siz de (hiçbir zaman) benim ibâdet etmekte olduğum (Allah'a) ibâdet edicilerden değilsiniz. Sizin dininiz (bâtıl itikadınız) size, benim dinim de bana!..'"[/COLOR] Peygamber Efendimiz, inen bu sûreyi kendilerine okuyunca, müşrikler bu tekliflerinin de neticesiz kaldığını anladılar ve bu yoldaki ümitlerini de yitirdiler![/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Aleni Davet
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst