Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Aleni Davet
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 178286" data-attributes="member: 5987"><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red"><span style="color: DarkGreen">BİR GRUP HIRİSTİYANIN MÜSLÜMAN OLMASI</span></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Boykot uygulamasının kaldırılması, Peygamberimize ve Ashabı Kiram'a geniş bir nefes aldırdı. Bu sırada peşpeşe İslâm sinesine koşmalar görüldü.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">İslâm'a gönül verenler arasında 20 kadar Hıristiyan da vardı. Bunlar, Habeşistan'a hicret etmiş Müslümanlardan, Peygamberimiz ve İslâmiyet hakkında duyduklarını yerinde araştırmak için Mekke'ye gelmişlerdi!</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Kabe'nin yanında Peygamber Efendimizle buluşan Hıristiyan grup, birçok soru sordu. Sorularına mükemmel cevaplar alınca sevindiler.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Daha sonra Resûli Ekrem, kendilerini Allah'ın birliğine îmana davet etti, Kur'ân okudu. Kur'ân'ın azameti karşısında gönülleri İslâm'a karşı muhabbetle doldu. Gözyaşları arasında, 20'si birden orada İslâmiyetle müşerref oldu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Hâdise, Kureyşli müşrikleri fena hâlde kızdırdı. Putperestlerin Müslüman olmasını engellemeye çalışırlarken, şimdi de Hıristiyanlar, kendi ayaklarıyla gelip İslâmiyete giriyorlardı!</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Başta Ebû Cehil olmak üzere bir kısım müşrik, onların yolunu keserek, bin bir hakaretten sonra, "Allah belânızı versin! Sizler, bu adamın ne dediğini öğrenmek için buraya gönderilmişken, onunla düşüp kalktınız ve sonunda dininizden ayrılıp ona uydunuz. Bu, düpedüz bir ahmaklıktır!" dediler.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Fakat, İslâm'la müşerref olan bu bahtiyarlar, müşriklerin hakaret dolu sözlerine aldırış etmediler ve, "Bize karşı yaptığınız cahilliği, biz size yapamayız." diyerek, güzel bir cevapta bulundular.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Indigo"><span style="color: Black">Kasas Sûresinin 5155'inci âyetlerinin, bu kimseler hakkında nazil olduğu rivayet edilmiştir</span></span>.318</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Resûli Kibriya Efendimiz, bir gün İslâmiyete ve Müslümanlara şiddetli muhalefetleriyle bilinen Velid b. Muğire, Utbe b. Rebia, Ümeyye b. Halef gibi birçok Kureyş ileri geleniyle konuşuyor, onlara îman ve Kur'ân hakikatlerinden bahsediyordu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Zaman zaman muhatablarının dikkatlerini canlı tutmak ve dinlemelerini sağlamak maksadıyla da, "Nasıl, güzel değil mi?" diye soruyordu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">O sırada bir hak âşığı çıkageldi. Maddî gözden mahrum, fakat mânâ gözü açık bu zât, Hz. Hatice'nin dayısının oğlu, ashabtan Abdullah b. Ümmi Mektum idi. Âmâ olduğundan Peygamber Efendimizin kimlerle konuştuğunun farkında değildi. <span style="color: Red"><span style="color: DarkRed">"Yâ Resûlallah!.." dedi, "Beni irşad et! Bana Kur'ân okut! Allah'ın sana öğrettiklerinden bana bir şeyler öğret!"</span></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Efendimizin bütün dikkatini Kureyş ileri gelenleri üzerine, İslâmiyeti anlatmak için teksif ettiğini farkedemediğinden, bu arzusunu birkaç sefer tekrarlayıp durdu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Peygamber Efendimiz bu durumdan sıkıldı ve rahatsız oldu. Onunla pek ilgilenmedi. Zîra, o, her zaman gelip kendisinden İslâmiyetle ilgili her şeyi öğrenebilirdi. Ama, Kureyş müşriklerinin ulularını bir daha böyle toplu hâlde bulma imkânını elde etmeyebilirdi. Onların İslâmiyeti kabul etmeleri veya düşmanlıklarından vazgeçmeleri ise, Kureyş'in toptan Müslüman olması mânâsına geliyordu!</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">İşte, bu sebeple Fahri Âlem Efendimiz, dikkatinin dağıtılmak istenişinden rahatsız olmuştu ve bunu haliyle de izhar etmişti.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Resûli Kibriya Efendimiz, Kureyş ileri gelenleriyle konuşmasını bitirip kalkacağı sırada vahiy geldi. Gözlerini kapayıp daldı. Abese Sûresi nazil oldu.319</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkGreen"><span style="color: Indigo"><span style="color: Black">Sûrede Efendimizin davranışından bahisle şöyle buyuruluyordu:</span></span></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">"(Peygamber) Hoşlanmadı ve yüzünü çevirdi, kendisine o âmâ geldi diye... Ne bilirsin, belki o (cehalet kirinden) temizlenecek yahut öğüt alacaktı da öğüt kendisine fayda verecekti? Amma (malıyla Allah'a) ihtiyaç göstermeyene gelince... Sen, ona dönüp, sesine kulak veriyorsun! Onun İslâmiyeti kabul etmeyip temizlenmemesinden sana ne? Ama sana can atarak gelen Allah'tan korkmuş iken, sen ondan yüz çeviriyorsun! Hayır, sakın bir daha böyle bir harekette bulunma! Çünkü, o Kur'ân bir öğüttür. Artık, dileyen ondan öğüt alır."320</span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red"></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Evet, kalblerinden şirkin pisliğini îman suyuyla gidermek istemeyen, Kur'ân'ı dinlemek arzusu duymayan, ondan istifadeyi düşünmeyen kimselerin İslâmiyete girmemesi ve nefsini temizlememesi, Resûli Kibriya'nın üzerine bir mes'uliyet yüklemiyordu. Çünkü, onun vazifesi sâdece İslâm'ı hakkıyla tebliğ idi. Ancak, hak ve hakikati öğrenmek arzusunu izhar eden bir Müslümandan yüz çevirmek, ona bilmediği hakikatleri öğretmemek, arzusuna cevap vermemek, işte böylesine îkazı gerektiriyordu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkGreen"><span style="color: Indigo"><span style="color: Black">Cenâbı Hakk, konuyla ilgili indirdiği âyeti kerîmelerde manen şöyle diyordu:</span></span></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">"Zahir gözü görmese de kulağı ve kalb gözü açık hidâyet âşığı birini bırakıyorsun da, zahiren gözü bulunan ve fakat kalb gözü kör, hak sözü dinlemek sânından olmayan müstağnilerle uğraşıyorsun!"321</span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bu hâdise ve îkazdan sonra Resûli Ekrem, Abdullah İbni Ümmi Mektum'u her gördüğünde ona ikram ve ihsanda bulunur, ihtiyacı olup olmadığını sorar ve, "Merhaba, ey Rabbimin bana itâb ve ikazda bulunmasına sebep olan kişi!.."322 diyerek iltifat ederdi.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Red"><span style="color: DarkGreen">MÜŞRİKLERİN EZİYET VE HAKARETLERİNİ ARTIRMALARI</span></span></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Ebû Tâlib'in vefatına Peygamber Efendimiz ve Müslümanlar üzülürken, müşrikler ise sevindiler. Artık, karşılarında Sevgili Peygamberimize arka çıkacak Haşîm Oğullarının reisi yoktu. Bunu fırsat bilerek eziyet ve hakaretlerine hız verdiler. Ebû Tâlib'in hayatında cür'et edemedikleri birçok taşkınlıkta ve insafsızca harekette bulunmaya başladılar.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Resûli Ekrem, bir gün yoldan geçerken, müşriklerden biri, üstünü başını toz toprak içinde bırakmıştı. Bu âdice harekete hiçbir karşılık vermeden öylece evine dönmüştü. Sevgili babasının bu hâlini gören Hz. Fâtıma, onun üstünü başını temizlerken gözyaşlarını tutamamış ve hüngür hüngür ağlamıştı. Bir süre önce annesini kaybetmekle zâten gönlü mahzun ve kırık olan Hz. Fâtıma, babasını da bu hâlde görmekle âdeta kalbinden vurulmuştu. Sanki o damlalar gözünden değil, kalbinden, ruhundan akıp geliyordu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Şefkat menbaı Peygamberimiz, dayanılmaz bu manzara karşısında yine itidalini muhafaza etti, yine Yüce Yaratıcısına güvendi, yine O'na döndü ve ağlayan masum yavrusunun gözyaşlarını mübarek eliyle silerek, <span style="color: Red">"Ağlama kızım, ağlama!.. Allah, babanı koruyacaktır."</span> dedi; sonra da düşünceli düşünceli ilâve etti: "Ebû Tâlib'in ölümüne kadar, müşrikler, bana böyle eziyet ve hakarete cür'et etmemişlerdi."340</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Bu devrede, müşriklerin eziyet ve hakaretleri öylesine insanlık dışı bir hüviyete bürünmüştü ki, Ebû Leheb gibi İslâm'ın en büyük düşmanının dahi gayretine dokunmuş, onun bile akrabalık damarını tahrik etmiş ve bu durum böyle sürerse Efendimize arka çıkacağını bile ifade etmesine sebep olmuştu.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">Ebû Leheb'in bu sözleri üzerine müşrikler bir süre Peygamberimizden uzak durdular. Ne var ki, Ebû Leheb'in akrabalık bağından gelen sun'î himâyesi pek fazla sürmedi. Resûli Ekrem'in halkı Allah'a îmana daveti karşısında, tahammülü ve nesebî taraftarlığı kısa zamanda tükendi ve himayeden vazgeçtiğini ilân etti. Himayeden vazgeçmekle de kalmadı, eski düşmanlığını da aynı şiddetiyle devam ettirdi. Ömrünün sonuna kadar da bu düşmanlığından vazgeçmedi.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">--------------------------------------------------------------------------------</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">313 Ibni Hişam, Sîre, c. 1, s. 375; İbni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 208209; Belâzurî, Ensab, c. 1, s. 229230; Taberî, Tarih, c. 2, s. 225. 4 Ibni Hişam, A.g.e A.g.e., c. 1, s. 230. 15 İbni Hişam, A.g.ı Tarih, c. 2, s. 225.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">314 Ibni Hişam, A.g.e., c. 1. s. 375; Ibni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 209; Belâzurî,A</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">315 İbni Hişam, A.g.e., c. 1, s. 376; ibni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 209; Taberî,</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">316 Ibni Hişam, Sîre, c. 2, s. 1617, ibni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 209210.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">317 Buharî, Sahih, c. 3, s. 62.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">318 Ibni Hişam, Sîre, c. 2, s. 32.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">319 İbni Hişam, Sîre, c. 1, s. 196; ibni Sa'd, Tabakat, c. 4, s. 208209, Tinmizî,Sünen, c. 2, s. 232.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">320 Abese, 112.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">321 M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, c. 7, s. 5576.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">322 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 4, s. 209; Ibn-i Kesir, Tefsir, c. 4, s. 470-471; M. Hamdi Yazır, Tefsir, c. 7, s. 5571.</span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="color: DarkSlateGray"><span style="font-size: 15px">340 Taberî, Tarih, c. 2, s. 229.</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 178286, member: 5987"] [COLOR="DarkSlateGray"][SIZE="4"][COLOR="Red"][COLOR="DarkGreen"]BİR GRUP HIRİSTİYANIN MÜSLÜMAN OLMASI[/COLOR][/COLOR] Boykot uygulamasının kaldırılması, Peygamberimize ve Ashabı Kiram'a geniş bir nefes aldırdı. Bu sırada peşpeşe İslâm sinesine koşmalar görüldü. İslâm'a gönül verenler arasında 20 kadar Hıristiyan da vardı. Bunlar, Habeşistan'a hicret etmiş Müslümanlardan, Peygamberimiz ve İslâmiyet hakkında duyduklarını yerinde araştırmak için Mekke'ye gelmişlerdi! Kabe'nin yanında Peygamber Efendimizle buluşan Hıristiyan grup, birçok soru sordu. Sorularına mükemmel cevaplar alınca sevindiler. Daha sonra Resûli Ekrem, kendilerini Allah'ın birliğine îmana davet etti, Kur'ân okudu. Kur'ân'ın azameti karşısında gönülleri İslâm'a karşı muhabbetle doldu. Gözyaşları arasında, 20'si birden orada İslâmiyetle müşerref oldu. Hâdise, Kureyşli müşrikleri fena hâlde kızdırdı. Putperestlerin Müslüman olmasını engellemeye çalışırlarken, şimdi de Hıristiyanlar, kendi ayaklarıyla gelip İslâmiyete giriyorlardı! Başta Ebû Cehil olmak üzere bir kısım müşrik, onların yolunu keserek, bin bir hakaretten sonra, "Allah belânızı versin! Sizler, bu adamın ne dediğini öğrenmek için buraya gönderilmişken, onunla düşüp kalktınız ve sonunda dininizden ayrılıp ona uydunuz. Bu, düpedüz bir ahmaklıktır!" dediler. Fakat, İslâm'la müşerref olan bu bahtiyarlar, müşriklerin hakaret dolu sözlerine aldırış etmediler ve, "Bize karşı yaptığınız cahilliği, biz size yapamayız." diyerek, güzel bir cevapta bulundular. [COLOR="Indigo"][COLOR="Black"]Kasas Sûresinin 5155'inci âyetlerinin, bu kimseler hakkında nazil olduğu rivayet edilmiştir[/COLOR][/COLOR].318 Resûli Kibriya Efendimiz, bir gün İslâmiyete ve Müslümanlara şiddetli muhalefetleriyle bilinen Velid b. Muğire, Utbe b. Rebia, Ümeyye b. Halef gibi birçok Kureyş ileri geleniyle konuşuyor, onlara îman ve Kur'ân hakikatlerinden bahsediyordu. Zaman zaman muhatablarının dikkatlerini canlı tutmak ve dinlemelerini sağlamak maksadıyla da, "Nasıl, güzel değil mi?" diye soruyordu. O sırada bir hak âşığı çıkageldi. Maddî gözden mahrum, fakat mânâ gözü açık bu zât, Hz. Hatice'nin dayısının oğlu, ashabtan Abdullah b. Ümmi Mektum idi. Âmâ olduğundan Peygamber Efendimizin kimlerle konuştuğunun farkında değildi. [COLOR="Red"][COLOR="DarkRed"]"Yâ Resûlallah!.." dedi, "Beni irşad et! Bana Kur'ân okut! Allah'ın sana öğrettiklerinden bana bir şeyler öğret!"[/COLOR][/COLOR] Efendimizin bütün dikkatini Kureyş ileri gelenleri üzerine, İslâmiyeti anlatmak için teksif ettiğini farkedemediğinden, bu arzusunu birkaç sefer tekrarlayıp durdu. Peygamber Efendimiz bu durumdan sıkıldı ve rahatsız oldu. Onunla pek ilgilenmedi. Zîra, o, her zaman gelip kendisinden İslâmiyetle ilgili her şeyi öğrenebilirdi. Ama, Kureyş müşriklerinin ulularını bir daha böyle toplu hâlde bulma imkânını elde etmeyebilirdi. Onların İslâmiyeti kabul etmeleri veya düşmanlıklarından vazgeçmeleri ise, Kureyş'in toptan Müslüman olması mânâsına geliyordu! İşte, bu sebeple Fahri Âlem Efendimiz, dikkatinin dağıtılmak istenişinden rahatsız olmuştu ve bunu haliyle de izhar etmişti. Resûli Kibriya Efendimiz, Kureyş ileri gelenleriyle konuşmasını bitirip kalkacağı sırada vahiy geldi. Gözlerini kapayıp daldı. Abese Sûresi nazil oldu.319 [COLOR="DarkGreen"][COLOR="Indigo"][COLOR="Black"]Sûrede Efendimizin davranışından bahisle şöyle buyuruluyordu:[/COLOR][/COLOR][/COLOR] [COLOR="Red"]"(Peygamber) Hoşlanmadı ve yüzünü çevirdi, kendisine o âmâ geldi diye... Ne bilirsin, belki o (cehalet kirinden) temizlenecek yahut öğüt alacaktı da öğüt kendisine fayda verecekti? Amma (malıyla Allah'a) ihtiyaç göstermeyene gelince... Sen, ona dönüp, sesine kulak veriyorsun! Onun İslâmiyeti kabul etmeyip temizlenmemesinden sana ne? Ama sana can atarak gelen Allah'tan korkmuş iken, sen ondan yüz çeviriyorsun! Hayır, sakın bir daha böyle bir harekette bulunma! Çünkü, o Kur'ân bir öğüttür. Artık, dileyen ondan öğüt alır."320 [/COLOR] Evet, kalblerinden şirkin pisliğini îman suyuyla gidermek istemeyen, Kur'ân'ı dinlemek arzusu duymayan, ondan istifadeyi düşünmeyen kimselerin İslâmiyete girmemesi ve nefsini temizlememesi, Resûli Kibriya'nın üzerine bir mes'uliyet yüklemiyordu. Çünkü, onun vazifesi sâdece İslâm'ı hakkıyla tebliğ idi. Ancak, hak ve hakikati öğrenmek arzusunu izhar eden bir Müslümandan yüz çevirmek, ona bilmediği hakikatleri öğretmemek, arzusuna cevap vermemek, işte böylesine îkazı gerektiriyordu. [COLOR="DarkGreen"][COLOR="Indigo"][COLOR="Black"]Cenâbı Hakk, konuyla ilgili indirdiği âyeti kerîmelerde manen şöyle diyordu:[/COLOR][/COLOR][/COLOR] [COLOR="Red"]"Zahir gözü görmese de kulağı ve kalb gözü açık hidâyet âşığı birini bırakıyorsun da, zahiren gözü bulunan ve fakat kalb gözü kör, hak sözü dinlemek sânından olmayan müstağnilerle uğraşıyorsun!"321[/COLOR] Bu hâdise ve îkazdan sonra Resûli Ekrem, Abdullah İbni Ümmi Mektum'u her gördüğünde ona ikram ve ihsanda bulunur, ihtiyacı olup olmadığını sorar ve, "Merhaba, ey Rabbimin bana itâb ve ikazda bulunmasına sebep olan kişi!.."322 diyerek iltifat ederdi. [COLOR="Red"][COLOR="DarkGreen"]MÜŞRİKLERİN EZİYET VE HAKARETLERİNİ ARTIRMALARI[/COLOR][/COLOR] Ebû Tâlib'in vefatına Peygamber Efendimiz ve Müslümanlar üzülürken, müşrikler ise sevindiler. Artık, karşılarında Sevgili Peygamberimize arka çıkacak Haşîm Oğullarının reisi yoktu. Bunu fırsat bilerek eziyet ve hakaretlerine hız verdiler. Ebû Tâlib'in hayatında cür'et edemedikleri birçok taşkınlıkta ve insafsızca harekette bulunmaya başladılar. Resûli Ekrem, bir gün yoldan geçerken, müşriklerden biri, üstünü başını toz toprak içinde bırakmıştı. Bu âdice harekete hiçbir karşılık vermeden öylece evine dönmüştü. Sevgili babasının bu hâlini gören Hz. Fâtıma, onun üstünü başını temizlerken gözyaşlarını tutamamış ve hüngür hüngür ağlamıştı. Bir süre önce annesini kaybetmekle zâten gönlü mahzun ve kırık olan Hz. Fâtıma, babasını da bu hâlde görmekle âdeta kalbinden vurulmuştu. Sanki o damlalar gözünden değil, kalbinden, ruhundan akıp geliyordu. Şefkat menbaı Peygamberimiz, dayanılmaz bu manzara karşısında yine itidalini muhafaza etti, yine Yüce Yaratıcısına güvendi, yine O'na döndü ve ağlayan masum yavrusunun gözyaşlarını mübarek eliyle silerek, [COLOR="Red"]"Ağlama kızım, ağlama!.. Allah, babanı koruyacaktır."[/COLOR] dedi; sonra da düşünceli düşünceli ilâve etti: "Ebû Tâlib'in ölümüne kadar, müşrikler, bana böyle eziyet ve hakarete cür'et etmemişlerdi."340 Bu devrede, müşriklerin eziyet ve hakaretleri öylesine insanlık dışı bir hüviyete bürünmüştü ki, Ebû Leheb gibi İslâm'ın en büyük düşmanının dahi gayretine dokunmuş, onun bile akrabalık damarını tahrik etmiş ve bu durum böyle sürerse Efendimize arka çıkacağını bile ifade etmesine sebep olmuştu. Ebû Leheb'in bu sözleri üzerine müşrikler bir süre Peygamberimizden uzak durdular. Ne var ki, Ebû Leheb'in akrabalık bağından gelen sun'î himâyesi pek fazla sürmedi. Resûli Ekrem'in halkı Allah'a îmana daveti karşısında, tahammülü ve nesebî taraftarlığı kısa zamanda tükendi ve himayeden vazgeçtiğini ilân etti. Himayeden vazgeçmekle de kalmadı, eski düşmanlığını da aynı şiddetiyle devam ettirdi. Ömrünün sonuna kadar da bu düşmanlığından vazgeçmedi. -------------------------------------------------------------------------------- 313 Ibni Hişam, Sîre, c. 1, s. 375; İbni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 208209; Belâzurî, Ensab, c. 1, s. 229230; Taberî, Tarih, c. 2, s. 225. 4 Ibni Hişam, A.g.e A.g.e., c. 1, s. 230. 15 İbni Hişam, A.g.ı Tarih, c. 2, s. 225. 314 Ibni Hişam, A.g.e., c. 1. s. 375; Ibni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 209; Belâzurî,A 315 İbni Hişam, A.g.e., c. 1, s. 376; ibni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 209; Taberî, 316 Ibni Hişam, Sîre, c. 2, s. 1617, ibni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 209210. 317 Buharî, Sahih, c. 3, s. 62. 318 Ibni Hişam, Sîre, c. 2, s. 32. 319 İbni Hişam, Sîre, c. 1, s. 196; ibni Sa'd, Tabakat, c. 4, s. 208209, Tinmizî,Sünen, c. 2, s. 232. 320 Abese, 112. 321 M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, c. 7, s. 5576. 322 Ibn-i Sa'd, A.g.e., c. 4, s. 209; Ibn-i Kesir, Tefsir, c. 4, s. 470-471; M. Hamdi Yazır, Tefsir, c. 7, s. 5571. 340 Taberî, Tarih, c. 2, s. 229.[/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Aleni Davet
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst