Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Aleni Davet
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 178365" data-attributes="member: 5987"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen">EBÛ TÂLİB'İN ÎMANI MESELESİ</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Ebû Tâlib'in îmanı meselesinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Şîa âlimleri, îmanh gittiğine kaildirler. Ehli Sünnet âlimlerinin ekserisi ise, îman etmediğini söylemektedirler.Bununla birlikte, Peygamber Efendimizle iftihar ettiği ve onun peygamberliğini kalben tasdik ettiğine dair bazı emareler, şiirlerinden anlaşılmaktadır!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkRed">Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de, "Ehli Teşeyyu [Şîalar], îmanına kail; Ehli Sünnet'in ekserisi ise, îmanına kail değildir." dedikten sonra şöyle bir izah tarzıyla meseleye açıklık getirmektedir:</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkRed"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkRed">"Fakat, benim kalbime gelen budur ki: Ebû Tâlib, Resûli Ekrem'in (a.s.m.) risâletini değil, şahsını, zâtını gayet ciddî severdi. Onun—o gayet ciddî—o şahsî şefkati ve muhabbeti, elbette zâyie gitmeyecektir. Evet, ciddî bir surette Cenâbı Hakk'ın Habibi Ekremini sevmiş ve himaye etmiş ve taraftarlık göstermiş olan Ebû Tâlib'in, inkâra ve inada değil, belki hicab ve asabiyeti kavmiyye gibi hissiyata binâen makbul bir îman getirmemesi üzerine Cehennem'e gitse de, yine Cehennem içinde bir nevi hususî cenneti, onun hasenatına mükâfaten halkedebilir. Kışta bâzı yerde baharı halkettiği ve zindanda— uyku vasıtasıyla—bazı adamlara zindanı saraya çevirdiği gibi, hususî cehennemi, hususî bir nevi cennete çevirebilir."335</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkRed"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bediüzzaman Said Nursî, Mektûbat, s. 398399.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen">HZ. HATİCE'NİN VEFATI</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Ebû Tâlib'in vefatından üç gün gibi kısa bir zaman sonra, Efendimizin pâk zevcesi Hz. Hatice de bi'setin 10. yılı Ramazan ayında, 65 yaşında iken fânî dünyadan ebedî âleme göç etti.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Namazını bizzat Resüli Kibriya Efendimiz kıldırdı ve Hacun Kabristanına defnedilirken gözlerinde yaş, onu örten kara toprağı uzun uzun seyretti.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Ard arda vuku bulan bu acı hâdiseler, Nebîyyi Muhterem Efendimize pek ziyade hüzün ve elem verdi. Çünkü Hz. Hatice, teslimiyeti, itaati, kalbinin rikkati, vefakârlığı, şefkati, îmanının kuvveti, sadâkat ve faziletiyle, onun yeryüzünde en büyük destek ve tesellîcisi idi. Herkes düşman iken, risâletini ilk defa o tasdik etmişti. Herkes ondan uzaklaşıp kaçarken, o, kendine kalbini açmış ve muhabbetini rikkatli kalbine gömmüştü. En sıkıntılı zamanlarında tek teselli kaynağı olmuştu!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûli Kibriya Efendimizin bu derin teessüründe Hz. Haticei Kübra'ya olan müstesna sevgisinin de şüphesiz büyük payı vardı. Öyle ki, vefatından sonra bile onu hiçbir zaman unutmadı ve yeri geldikçe ondan takdir, rahmet ve muhabbetle bahsederek hâtırasını yâdederdi. Ona olan sevgisinin bir tezahürü olarak, akrabalarına dahi yardımda bulunur, şefkat ve merhametini onlardan hiçbir zaman eksik etmezdi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Günün birinde, Hz. Hatice'nin kız kardeşi Hâle'nin sesini duyunca, hemen sevgili hanımını anmıştı. Buna şâhid olan <span style="color: DarkRed">Hz. Âişe Validemiz, "Allah'ın kendisine, ondan daha genç ve güzel hanımlar verdiğini" söylemişti.</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûli Ekrem Efendimiz, Hz. Âişe'nin bu sözlerinden rahatsız olduğunu belli etmiş ve Hz. Hatice'nin iyilik ve faziletlerinden bahsetmişti.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkRed">Habibi Kibriya'nın söylediklerinden rahatsız olduğunu anlayan ferasetli Âişe (r.a.), "Yâ Resûlallah!.. Seni Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki bundan sonra Hatice'nin menkıbelerini her zaman an."336 diyerek gönlünü almaya çalışmıştı.</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">* * *</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Yine, Resûli Ekrem'in, Hz. Hatice Validemizi dâima takdir ve muhabbetle yâdettiğlni, Hz. Âişe Validemizin bunu kıskandığını, bizzat Âişe'nin (r.a.) şu ifadelerinden öğreniyoruz:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Nebî'nin (s.a.v.) kadınlarından hiçbirini, Hz. Hatice'yi kıskandığım kadar kıskanmadım! Hâlbuki, onu Resûlullah'ın yanında görmemiştim bile!.. Fakat, Resûlullah, onu benim yanımda çok yâdederdi. Çok kere koyun keser, Hz. Hatice'nin samimî arkadaşlarına et gönderirdi. Bâzan ben sabırsızlık göstererek, 'Sanki, yeryüzünde Hatice'den başka kadın yok mu?' derdim. Resûlullah da, 'Hatice (şöyle) idi, Hatice (böyle) idi, diye iyiliklerini sayar ve 'Ondan çocuklarım var.' buyururdu."337</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûlullah Efendimiz, Hira'ya devam ettiği sıralarda Hz. Hatice Validemiz de ona yiyecek taşırdı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">Bu sırada bir gün Cebrail (a.s.) gelerek, </span><span style="color: Red">"Yâ Resûlallah!.. İşte, şu uzaktan sana doğru gelen, Hatice'dir. Yanında, içinde yemek bulunan bir kab var. Yanına geldiği zaman, ona Rabbinden ve benden selâm şöyle! Cennet'te inciden yapılmış bir sarayın kendisine verileceğini müjdele ki, onun içinde ne gürültü patırtı vardır, ne de çalışmak çabalamak!.."</span>338 dedi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">* * *</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">Hz. Ali de (r.a.), '"Kendi zamanındaki kadınların hayırlısı, İmran'ın kızı Meryem'di. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice'dir.' dediğini, Resûlullah'tan işittim."339 demiştir.</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen">HÜZÜN YILI</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Ard arda vuku bulan bu acı hâdiselerin mübarek kalbleri üzerinde bıraktığı derin teessür ve elem sebebiyle, Resûli Kibriya Efendimiz, bi'setin bu 10. yılını "Senetû'lHüzün [Hüzün yılı]" olarak isimlendirdi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">--------------------------------------------------------------------------------</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">326 Ibni Hişam, Sîre, c. 2, s. 57; Ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 211212.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">327 Saad, 56.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">328 Buharî, Sahih, c. 2, s. 326; Taberî, Tarih, c. 2, s. 219220.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">329 Buharı, A.g.e., c. 2, s. 326; Taberî, A.g.e., c. 2, s. 219220.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">330 Ibni Hişam, A.g.e., c. 1, s. 60.dJ Kasas, 56.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">332 Ibni Hişam, A.g.e., c. 1, s. 59.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">333 Süheylî, Ravdû'lÜnf, c. 1, s. 260. 334Tevbe, 113.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">336 Buharı, Sahih, c. 2, s. 315; Müslim, Sahih, c. 7, s. 138; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, c. 2, s. 58.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">337 Buharî, Sahih, c. 2, s. 315; Müslim, Sahih, c. 7, s. 138; Tirmizî, Sünen, c. 5,s. 702.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">338 Müslim, Sahih, c. 4, s. 1887. Müslim, Sahih, c. 4, s. 1886; Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 702703.</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 178365, member: 5987"] [SIZE="4"][COLOR="DarkSlateGray"][COLOR="DarkGreen"]EBÛ TÂLİB'İN ÎMANI MESELESİ[/COLOR] Ebû Tâlib'in îmanı meselesinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Şîa âlimleri, îmanh gittiğine kaildirler. Ehli Sünnet âlimlerinin ekserisi ise, îman etmediğini söylemektedirler.Bununla birlikte, Peygamber Efendimizle iftihar ettiği ve onun peygamberliğini kalben tasdik ettiğine dair bazı emareler, şiirlerinden anlaşılmaktadır! [COLOR="DarkRed"]Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de, "Ehli Teşeyyu [Şîalar], îmanına kail; Ehli Sünnet'in ekserisi ise, îmanına kail değildir." dedikten sonra şöyle bir izah tarzıyla meseleye açıklık getirmektedir: "Fakat, benim kalbime gelen budur ki: Ebû Tâlib, Resûli Ekrem'in (a.s.m.) risâletini değil, şahsını, zâtını gayet ciddî severdi. Onun—o gayet ciddî—o şahsî şefkati ve muhabbeti, elbette zâyie gitmeyecektir. Evet, ciddî bir surette Cenâbı Hakk'ın Habibi Ekremini sevmiş ve himaye etmiş ve taraftarlık göstermiş olan Ebû Tâlib'in, inkâra ve inada değil, belki hicab ve asabiyeti kavmiyye gibi hissiyata binâen makbul bir îman getirmemesi üzerine Cehennem'e gitse de, yine Cehennem içinde bir nevi hususî cenneti, onun hasenatına mükâfaten halkedebilir. Kışta bâzı yerde baharı halkettiği ve zindanda— uyku vasıtasıyla—bazı adamlara zindanı saraya çevirdiği gibi, hususî cehennemi, hususî bir nevi cennete çevirebilir."335 [/COLOR] Bediüzzaman Said Nursî, Mektûbat, s. 398399. [COLOR="DarkGreen"]HZ. HATİCE'NİN VEFATI[/COLOR] Ebû Tâlib'in vefatından üç gün gibi kısa bir zaman sonra, Efendimizin pâk zevcesi Hz. Hatice de bi'setin 10. yılı Ramazan ayında, 65 yaşında iken fânî dünyadan ebedî âleme göç etti. Namazını bizzat Resüli Kibriya Efendimiz kıldırdı ve Hacun Kabristanına defnedilirken gözlerinde yaş, onu örten kara toprağı uzun uzun seyretti. Ard arda vuku bulan bu acı hâdiseler, Nebîyyi Muhterem Efendimize pek ziyade hüzün ve elem verdi. Çünkü Hz. Hatice, teslimiyeti, itaati, kalbinin rikkati, vefakârlığı, şefkati, îmanının kuvveti, sadâkat ve faziletiyle, onun yeryüzünde en büyük destek ve tesellîcisi idi. Herkes düşman iken, risâletini ilk defa o tasdik etmişti. Herkes ondan uzaklaşıp kaçarken, o, kendine kalbini açmış ve muhabbetini rikkatli kalbine gömmüştü. En sıkıntılı zamanlarında tek teselli kaynağı olmuştu! Resûli Kibriya Efendimizin bu derin teessüründe Hz. Haticei Kübra'ya olan müstesna sevgisinin de şüphesiz büyük payı vardı. Öyle ki, vefatından sonra bile onu hiçbir zaman unutmadı ve yeri geldikçe ondan takdir, rahmet ve muhabbetle bahsederek hâtırasını yâdederdi. Ona olan sevgisinin bir tezahürü olarak, akrabalarına dahi yardımda bulunur, şefkat ve merhametini onlardan hiçbir zaman eksik etmezdi. Günün birinde, Hz. Hatice'nin kız kardeşi Hâle'nin sesini duyunca, hemen sevgili hanımını anmıştı. Buna şâhid olan [COLOR="DarkRed"]Hz. Âişe Validemiz, "Allah'ın kendisine, ondan daha genç ve güzel hanımlar verdiğini" söylemişti.[/COLOR] Resûli Ekrem Efendimiz, Hz. Âişe'nin bu sözlerinden rahatsız olduğunu belli etmiş ve Hz. Hatice'nin iyilik ve faziletlerinden bahsetmişti. [COLOR="DarkRed"]Habibi Kibriya'nın söylediklerinden rahatsız olduğunu anlayan ferasetli Âişe (r.a.), "Yâ Resûlallah!.. Seni Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki bundan sonra Hatice'nin menkıbelerini her zaman an."336 diyerek gönlünü almaya çalışmıştı.[/COLOR] * * * Yine, Resûli Ekrem'in, Hz. Hatice Validemizi dâima takdir ve muhabbetle yâdettiğlni, Hz. Âişe Validemizin bunu kıskandığını, bizzat Âişe'nin (r.a.) şu ifadelerinden öğreniyoruz: "Nebî'nin (s.a.v.) kadınlarından hiçbirini, Hz. Hatice'yi kıskandığım kadar kıskanmadım! Hâlbuki, onu Resûlullah'ın yanında görmemiştim bile!.. Fakat, Resûlullah, onu benim yanımda çok yâdederdi. Çok kere koyun keser, Hz. Hatice'nin samimî arkadaşlarına et gönderirdi. Bâzan ben sabırsızlık göstererek, 'Sanki, yeryüzünde Hatice'den başka kadın yok mu?' derdim. Resûlullah da, 'Hatice (şöyle) idi, Hatice (böyle) idi, diye iyiliklerini sayar ve 'Ondan çocuklarım var.' buyururdu."337 Resûlullah Efendimiz, Hira'ya devam ettiği sıralarda Hz. Hatice Validemiz de ona yiyecek taşırdı. [COLOR="Red"]Bu sırada bir gün Cebrail (a.s.) gelerek, [/COLOR][COLOR="Red"]"Yâ Resûlallah!.. İşte, şu uzaktan sana doğru gelen, Hatice'dir. Yanında, içinde yemek bulunan bir kab var. Yanına geldiği zaman, ona Rabbinden ve benden selâm şöyle! Cennet'te inciden yapılmış bir sarayın kendisine verileceğini müjdele ki, onun içinde ne gürültü patırtı vardır, ne de çalışmak çabalamak!.."[/COLOR]338 dedi. * * * [COLOR="Red"]Hz. Ali de (r.a.), '"Kendi zamanındaki kadınların hayırlısı, İmran'ın kızı Meryem'di. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice'dir.' dediğini, Resûlullah'tan işittim."339 demiştir.[/COLOR] [COLOR="DarkGreen"]HÜZÜN YILI[/COLOR] Ard arda vuku bulan bu acı hâdiselerin mübarek kalbleri üzerinde bıraktığı derin teessür ve elem sebebiyle, Resûli Kibriya Efendimiz, bi'setin bu 10. yılını "Senetû'lHüzün [Hüzün yılı]" olarak isimlendirdi. -------------------------------------------------------------------------------- 326 Ibni Hişam, Sîre, c. 2, s. 57; Ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 211212. 327 Saad, 56. 328 Buharî, Sahih, c. 2, s. 326; Taberî, Tarih, c. 2, s. 219220. 329 Buharı, A.g.e., c. 2, s. 326; Taberî, A.g.e., c. 2, s. 219220. 330 Ibni Hişam, A.g.e., c. 1, s. 60.dJ Kasas, 56. 332 Ibni Hişam, A.g.e., c. 1, s. 59. 333 Süheylî, Ravdû'lÜnf, c. 1, s. 260. 334Tevbe, 113. 336 Buharı, Sahih, c. 2, s. 315; Müslim, Sahih, c. 7, s. 138; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, c. 2, s. 58. 337 Buharî, Sahih, c. 2, s. 315; Müslim, Sahih, c. 7, s. 138; Tirmizî, Sünen, c. 5,s. 702. 338 Müslim, Sahih, c. 4, s. 1887. Müslim, Sahih, c. 4, s. 1886; Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 702703.[/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Aleni Davet
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst