müdavim
Üye Sorumlusu
25 yıl önce ağır bir felç geçiren Ayten Salihi, kendine geldiği günden beri sadece 'Allah Allah' diyerek konuşuyor. Kızgınlığını, üzüntüsünü, sevincini, hayretini, her türlü isteğini, meramını, derdini Cenab-ı Allah'ın lafzı celaliyle anlatan Ayten Hanım'ın hayat arkadaşı İhsan Kasım Salihi, eşinin kendisi ve çocukları için 'Allah'ın bir lütfu' olduğunu söylüyor.
Öğrencilerine güzel konuşmayı öğretme gayesine hayatını adamışken, bir gün dilinin tutuluvermesi ne çetin imtihandır bir öğretmen için. Aylarca hasta yatağında suskun kaldıktan sonra dünya kelamı adına bütün kelimelerin dilinden silinmesine ve sadece Rabb'inin adını 'Allah Allah' diyerek tekrar edebilmesine ne demeli peki? İhsan Kasım Salihi, buna 'Allah'ın lütfu' diyor. Eşini, kendisine ve çocuklarına bağışladığı için Yaradan'ına şükürler ediyor. Arapça öğretmeni Ayten Hanım ise tatlı tatlı gülümseyerek 'Allah Allah' diyor her zamanki gibi. Salihi ailesinin Kuzey Irak'ın Kerkük şehrinde başlayan hikâyesi tüm zorluklara rağmen şükür hali üzere Çengelköy'de devam ediyor.
5 çocuk annesi Ayten Hanım, 1984'te bir sabah evinin mutfağında felç geçirir. Aldığı nefesten başka hayat emaresi yoktur. Bağdat'ta bir hastanede üç ay hiç hareketsiz yatar. Herkesi gördüğü halde tepkisizdir. Ziyaretine gelen küçük oğlu Hamit'i gördüğünde sadece bir 'ahh' sesi çıkar ağzından. Bu görüş ve sesleniş iyileşme sürecinin başlangıcı olur. Yavaş yavaş çevresini tanımaya başlar. Hastaneden eve çıkarılır. Zamanla hafızası tamamen döner, ancak dilinde yalnız 'Allah Allah' nidası kalmıştır. Sağ el ve ayağı halen az çalışsa da, fizik tedavi terapileriyle ayağa kalkıp kendi işini görebilecek kadar sağlığına kavuşur. Kendine geldikten sonra bir gün bile namazını bırakmayan, Kur'an'ı, Cevşen'i elinden düşürmeyen Ayten Hanım, evinde misafir bile ağırlıyor.
İhsan Kasım Salihi, Ayten Hanım'ın hiçbir zaman hayatından şikâyet etmediğini, her zaman güler yüzünü koruduğunu söylüyor. Eşinin durumuna bakışını şöyle anlatıyor: "Bu, Allah'ın bize bir hediyesi. Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Hastalar Risalesi'nde diyor ki 'Evliyalar velayete ulaşmak için nefislerini öldürüyor. Felçliler, yarı bedenleri gittiği için zaten yarı evliya olmuşlardır.' Ben de eşimde o haleti görüyorum. O yüzden bereket kaynağı ve hediye olarak görüyorum. İman olmasa insan hayatta buna dayanamaz. Onun bereketini dünyada gördüm, ahirette de göreceğim. Ne kendisi, ne ben, ne evlatlarımız bir kere bile 'ah niye öyle oldu' demedik. Allah Teala bir kapıyı kapatırsa yüz kapıyı açar. Hastalık bizim için öyle oldu. Bunun karşılığında aile içinde saygı ve yardım verdi. 4 gelinimiz annesi gibi sever, yardım eder. Komşular da, misafirlerimiz de çok iyidir."
Salihi ailesi, 1992'de Türkiye'ye yerleşmiş. Zaman içinde çocukları evlenmiş, gelinleri, damatları, torunları olmuş. Çocuklarının üçü Kerkük'te, ikisi İstanbul'da yaşıyor. Irak'ta iken birçok kez hacca gitmişler. İhsan Kasım Bey, hasta halinde bile birer kere umre ve hacca götürmüş eşini. Şimdilerde ise sık sık araba ile İstanbul'da gezdiriyor.
Hayat arkadaşliği bu dünyadan ıbaret değıl kı!
İhsan Kasım Bey 1935, Ayten Hanım 1936 doğumlu. 1960'ta evlenmişler. Ayten Hanım rahatsızlandığında çocuklar küçük olduğu için arkadaş çevresinden İhsan Kasım Bey'e ikinci bir evlilik yapması tavsiye edilmiş. O ise bu öneriyi 'Böyle bir şeyi hayalimden bile geçiremiyorum' diyerek reddetmiş. Salihi, eşine sevgisini ve evliliğe bakışını şöyle anlatıyor: "Arkadaşlarımın evlilik sözü bıçak gibi deldi bağrımı. Çok ağır geldi bana. Çünkü eşim hasta olana kadar 24 sene bana hizmet etti. 24 sene de ben ona hizmet etsem ancak bir karşılığı olmaz. Hayat arkadaşlığı bu hayat bitince bitmiyor. Bir gün kavga ettiğimizi hatırlamıyorum. Sağlıklı iken de hep balayı gibi bir hayatımız oldu. Şimdiye kadar birbirimize hiç 'hayır' demedik. 49 senedir cennet hayatı yaşıyoruz."
Sadece 'Allah Allah' diyerek sohbet de ediliyor
Ayten Hanım'ın eşi İhsan Kasım Salihi, "Eşim 'Allah Allah' dediği zaman ne demek istediğini anlıyorum. Çok sıkıntıda kaldığı zaman eliyle yazıyor. Çocuklar, gelinler, komşular herkes anlar onu. Allah Allah diyor ya vurguları, ifade şekli hep farklıdır. Ses tonundan soru mu soruyor, kızmış mı belli oluyor." diyor.