Kâinat baştan aşağıya kadar hikmetlerle müzeyyen ve gayelerle müsmirdir ve mevcudat, zerrelerden güneşlere kadar vazifelerle muvazzaftır ve evâmir-i İlâhiyeye musahharlardır. (Sözler sh: 386)
Semâda yıldızları kadar, zeminde çiçekleri kadar berâhin-i tevhid görünüyor, okunuyor. (Sözler sh: 387)
Bir köyde iki müdür, bir şehirde iki vali, bir memlekette iki padişah bulunsa, intizam zirüzeber olur ve insicam hercümerce düşer. Halbuki, sinek kanadından, tâ semâvat kandillerine kadar, o derece ince bir intizam gözetilmiş ki, sinek kanadı kadar şirke yer bırakılmamış. (Sözler sh: 389)
Sizin âzâlarınız içinde en kıymettar göz ve kulaklarınızın mâliki kimdir? Hangi tezgâh ve dükkândan aldınız? Bu lâtif, kıymettar göz ve kulağı verecek ancak Rabbinizdir. Sizi icad edip terbiye eden Odur; bunları size vermiştir. Öyleyse yalnız Rab Odur. Mâbud da O olabilir. (Sözler sh: 416)