Konuya cevap cer

Devlet tepkisi: 'Hepsi müttehimdir!'

                 05 Aralık 2011 Pazartesi 07:29

                                      Dersim'de devletin niçin gereğinden fazla haşin ve nisbetsiz güç  kullandığını anlamak için, hadiseden yıllarca önce Menemen'de vukubulan  Kubilây hadisesinin pek bilinmeyen bir yönüne eğilmekte fayda var.

     Aşağıda zikredeceğim örnek, bize kısaca o dönemde "Devlet refleksi"nin  ölçülerini ve karar mekanizmalarının iç yüzünü gösteriyor. Bu bilgileri  iki yıl önce (21 Kasım 2009) yayınladığım "Çekiç ve Çivi" başlıklı  yazımdan iktibas ediyorum. O yazı şöyle bitiyordu: "Birinin elinde çekiç  varsa, karşılaştığı her meseleyi çivi gibi görmeye başlar."

    Yeni bir tartışma konusu icad etmek için değil, anlamak için...

    *

     7 Ocak 1931 Çarşamba günü, Cumhurbaşkanı Atatürk, Başvekil İnönü,  Meclis Başkanı (General) Kâzım Özalp, Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, Milli  Savunma Vekili Zekai ve II. Ordu Komutanı Fahrettin Altay Çankaya  Köşkü'nde bir araya gelerek iki hafta önce Menemen'de vukubulan irtica  olayını görüştüler. Fahrettin Altay, kitabında (On Yıl Savaş ve Sonrası,  İnsel Yay. 1970, s.434 vd), "Bu konuşma bana bir talimat mahiyetinde  olduğundan not ettim" diyor. O sayfalardan bazı yerlerini atlayarak  aynen aktarıyorum:

    Gazi Paşa- (...) Ceza edilemeyen kesif yerler  de örfen dağıtılmalıdır, mahkum olanları birer ikişer tecziye etmelidir  ... En az kabahatı seyirci kalmış Menemen halkı orayı terketmelidir.  Hepsi müttehimdir (...) Şimdiye kadar malum olan siyasi halleri bu  meselede alakadar olduklarına delil-i kâfidir. Son Posta, Yarın gibi  gazeteler (...) hükümet korkulacak bir şey değildir fikrini vermiş ve  körüklemişlerdir. Onların cesaretini takviye eden avamilden  [unsurlardan] bu gazete mesul müdürleri Divanıharbe gelmelidir.  Terakkiperverlerin bir kısmı behemahal bu siyaset içindedir. Fethi Bey  değildir. Kazım Karabekir Hüradam'da imzasız makaleler yazmaya başladı.  Hükümeti düşürmek için bir harekettir (...) bu gazetecilerle de temas  etmek ve hiçbir şey yapılmasa bile Divanıharbde sorguya çekmek lazımdır.  Ali Seydi'nin babası Nakşibendi şeyhlerindenmiş, Osman Şevket Paşa da  oranın müridi imiş... Ona divanıharbde sormak lazım: Şeyhin kimdir, kaç  mürit yetiştirdin? Zabitan içinde müritlerin kimlerdir? Bu tarikati  ekraze (ecrase; baskı) etmek. Pek çok müritten bahsolunuyor, bunların  hepsi korkunç olamaz fakat konvenkü [?] olanlar musırrdır her şeyi  yaparlar.

    İsmet Paşa- Konvenkü olanlara hıyanete alet oldukları  ikna ve ihsas etmelidir ki manen itham edilmiş olsunlar. Serbest  Fırka'nın bunların rüesası [önderleri] ile bir itilaf yaptıkları arayıp  çıkarmalıdır. Fransızların neşriyatı, Gazi ve İsmet Paşalar Serbest  Fırka'yı ezmek için bunu tertip ettiler. Doğru mudur diye soruyorlar, bu  bir propagandadır.

    Gazi Paşa- Kısa zamanda bu işi bitirmeli, her şey çıkmazsa da zararı yok, ayrı bir safha olur.

     Kâzım Paşa- Nakşıbendi teşekkülü siyasidir, bütün isyanlar bunun  hareketi ile başlamıştır. Abdülhamit de bundandır. Eski ihtilallerde öne  düşen şeyhler hep Nakşibendidir. Bu malumatla Divanıharp, isyanı yapan  tarikatın siyasi olduğunu tesbit eder ve şeyhleri mevkufen mahkemeye  alır. Tarihî ananeler böyledir. (...)

    Gazi Paşa- ... Gazetecilik yapanlara hürriyet-i matbuatın böyle olmadığı divanıharpte sorguya çekilmekle anlatılmalıdır.

    Şükrü Kaya- Bayburt ihtilâlinde askerimizi kesenler Nakşibendilerdi. 31 Mart vakasında Vahdeti de Nakşi idi.

    Kazım Paşa- ... Bozkır isyanını yapanlarda da Nakşıbendiler vardır.

     Gazi Paşa- Bunlara müsamaha etmek doğru değildir. Kumandanlar  bilmelidir ki bu tarikat yok edilecektir, siyasi tertibat aranacaktır.

    Kazım Paşa- Bu tarikat muzır bir yılandır, mahvedilmelidir.

    Gazi Paşa- Hiçbir yerde kutup ve kutbülektap bırakılmamalıdır.

    İsmet Paşa- Başkumandan'a seferde idam selahiyeti verileceği kanun-ı esasiye girmelidir. Bunda idam cezası Meclis'e aittir.

    Gazi Paşa- İdam cezasını Meclis tasdik etsin (Buna karar verildi.)

    Zaman


Üstad hapse gelen aşureyi geri çevirmezdi

             06 Aralık 2011 / 06:21

             Muharrem ayında hapishaneye aşure ve tatlı gibi yiyecekler gelirdi

        

                                      Risale Haber-Haber Merkezi

    Son Şahitler'den İbrahim Fakazlı anlatıyor: 

     Mübarek Kandil Gecelerinde, bayramlarda ve Muharrem ayında hapishaneye  aşure ve tatlı gibi yiyecekler gelirdi. Hz. Üstad onları teberrük  diyerek alıp yememizi tavsiye ederdi. Dışarıdan nohut, börülce, fasulye  ve bulgur gibi şeyler az gelirdi.

    Son Şahitler


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst