Konuya cevap cer

Arapların en büyük keşfi

                 06 Aralık 2011 Salı 06:55

                                     Ufkumuz  sınırlarımızı aştı. Artık ulus devletin düşüncemize ve yaşam alanımıza  çizdiği dar kalıplar içinde kalmaya niyetimiz yok. Çünkü, hayatın ulus  devlet düzeneğinden ibaret olmadığını biliyoruz. Dışarda kocaman bir  dünya var, ve o dünyada olup bitenler hayatımızı fena etkiliyor.

   

    Abant Platformu 25. toplantısında 'Arap Baharı'nı tartışmaya açarken  tam da böyle 'dünyalı' bir tavır sergiliyordu. Zirve Üniversitesi'nin  evsahipliğinde toplantının Gaziantep'te yapılması bile anlamlıydı.  Gaziantep, Arap Baharı'nın ateşini en yakından hisseden ilimiz.  Geleneksel olarak Suriye ile çok derin ticari ve sosyal ilişkileri var  kentin. Dolayısıyla sınırın öte yanında olup bitenleri kaygıyla  izliyorlar; biliyorlar ki sınırlar durdurmuyor sorunların geçişini.  İnsanlar Suriye'de, Mısır'da, Libya'da yaşananların hayatlarını,  işlerini, geleceklerini etkileyeceğinin farkındalar.

    Dolayısıyla  tepedeki üç beş yöneticinin yürüttüğü devletlararası siyasi ilişkilerin  hayatlarını, işlerini, geleceklerini belirlemesine izin vermektense  süreci etkilemeye çalışıyorlar. Sonuçta da 'dış politika' denilen ve  düne kadar dışişleri bürokratlarının işiymiş gibi algılanan konuda halk  bir aktör olarak öne çıkıyor; ulusal siyasetçilerin dış politika  tercihlerini ve kararlarını etkilemeye çalışıyor.

    Aslında 'Arap  Baharı' denilen 'başkaldırı' hareketi de farklı bir şey değil. Abant  Platformu'nda da konuşuldu; süreç, Arap halkının onur, hak, özgürlük ve  adalet arayışının sonucu olarak gelişti. Eski Arap rejimleri, ne refah  üretebildiler halkları için, ne özgürlük ve güvenlik verebildiler.  Verdikleri kabaca bir yolsuzluklar düzeni ve polis devletiydi. Yıkılan,  yıkılma tehdidi altındaki rejimler 'yönetim hakkı'nı halkın 'rıza'sına  dayandırıp 'meşruiyet' kazanamadılar.

    Sonunda da bir kıvılcım on  yıllardır pasifize edilen, dışlanan, ezilen halkı sokağa taşırdı.  Romantize etmek niyetinde değilim ama, Arap Baharı modern dönemde  devleti, siyasi sistemi, kaderi hep 'dışardan' belirlenen bir halkın  kendini, kendi iradesiyle ve tercihleri doğrultusunda yeniden inşa  girişimidir. Yani Arap devrimleri modern tarihe, modern tarihin  kalıplarına birer isyandır. Arap toplumu modern dönemde belki de ilk kez  kendi başına bir 'aktör', siyaseti belirleyici bir güç olarak çıkıyor  karşımıza.

    Ve bu halk yıllarca iki seçeneğe sıkıştırıldı. Ya  baskı rejimlerine razı olmaları söylendi onlara ya da İslamcı totaliter  bir rejimde yaşamaya hazırlanmaları. Tunus'la başlayan süreç 'üçüncü  yol'un mümkün olduğunu gösterdi; halk katılımına ve temsile dayanan  demokrasi.

    Olan şu; Tunus'tan Suriye'ye halk, değişimin taşıyıcı  bir aktörü olarak öne çıkıyor. Yöneticilerinin uzaydan, Batı'dan gelen  veya Tanrı tarafından gönderilen 'değiştirilemez süper varlıklar'  olmadığını biliyorlar artık. Ve değiştiriyorlar onları...

    Yani  güçlerini keşfettiler. Bu, demokrasi biçimi alarak kurumsallaşacak mı,  bilmiyoruz henüz. Değişimin yönü ve varacağı sonuç tartışılabilir, ama  durdurulması bence söz konusu değil.

    Arap Baharı'nın henüz  ulaşmadığı rejimler de kendine biraz çekidüzen vermek zorunda. Bazı Arap  ülkeleri reformlarla, bazıları da 'refah transferlerini' artırarak  halklarını memnun etmeye çalışıyorlar. 'Halkın memnuniyeti'ni dert  edinen her yönetim gücün, meşruiyetin ve yönetim hakkının kimde olduğunu  anlamıştır. Her durumda Arap Baharı, halkın iktidarı ve zenginliği daha  fazla 'paylaşması'yla sonuçlanacak. Zaten istenen de bu; paylaşım.  Halk, iktidarı ve imkânları paylaşmak ister. Demokrasi de bunun  mekanizmasıdır.

    Ortadoğu'da tarih hızla akmaya başladı. Modern  dönemde adeta derin dondurucuya hapsedilen halk ve 'halk gücü' isyanın  ateşiyle 'uyandı'. Boşuna sürece 'Arap Uyanışı' adını da vermiyorlar.  Uyanan, kendi iradesi ve iktidarını fark eden halk, yeni bir dünya  kuruyor.

    Modern Ortadoğu, isminden başlamak üzere kolonyal bir  'icad'. Batı'nın 'icad' ettiği Ortadoğu'nun sonuna geldik. Yapay bir  icattan, içe doğru bir yolculukla kendini keşfetmeye çalışan 'yeni  Ortadoğu'ya geçiyoruz. Bu yeni Ortadoğu'da Arapların en büyük keşfi,  ceberut yöneticilere karşı 'halkın gücü'nün nelere kadir olduğunu  görmeleri..

    Zaman


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst