Secde ise, insanın Allah'a en yakın olduğu vaziyettir. O bakımdan Efendimiz (a.s.m.), secdede kesretle dua edilmesini tavsiye buyururlar. Kişi, başı ile ayağını aynı noktada birleştirip de, Allah önünde secdeye kapandığı, kendi acz u fakrını, noksan ve ihtiyacını duyduğu, mahviyet, tevazu ve hacalet tavrına büründüğü bu noktada, Allah'ın sonsuz büyüklüğünü de idrak eder ve kulluğun zirvesine ulaşır.
İşte mü'min, İslâm'ı anlatıp, onu kitlelere tebliğ ederken, onun alay, iftira, karalama gibi en âdî reaksiyon ve işkencelerle karşılaştığı zaman sığınıp, yardım dileneceği hâl; tesbih, hamd ve secde hâlidir.. ve âyet, bize bunu talim etmektedir.
İnsan Hayatını Nura Garkeden Üç Emir
Hicir sûresinin sonunda geçen bu ayetlerle Cenâb-ı Hak, başta Hz. Peygamber (a.s.m.) olmak üzere, bütün mü'minlere bir bir seslenerek üç emir vermiştir
a) Allah'ı hamd ile tesbîh etmek,
b) Namaz kılıp Hakk'a secde edenlerle birlikte secde etmek,
c) Çocukluk dönemi dışında hayatın her gününde emredildiği şekilde ibâdete devam etmek, ölüm gelinceye kadar ibâdetten ayrılmamak..