allaha şirk koşmada nasıl yaşanır

karada

Yeni Üye
bakara süresinin 256 ayetinte tağuttan bahsediyor tağut tam olarak nedir yaşadığımız şu zamanda neler tağuttur sadece putlar para vs.tağut allahın kanunları dışında başka kanunları kabuletmek olabilirmi veya allhın kanunları diğilde insanların kanunları olabilirmi eğer öyleyse bizler ne yapmalıyızki şirk koşmadan yaşayalım
 

mihrimah

Well-known member
Birkaç cümle ile özetleyecek olursak;
İnce eleyip sık dokumalıyız. Başka bir tabir ile; kıldan ince kılıçtan keskin sırat köprüsünü geçmek istiyorsak eğer, islamiyeti kıldan ince kılıçtan keskin yaşamalıyız. Tabiki buda herkesin ilim kapasitesine göre değişir. Kişi bildiğinden sorumludur. Dolayısıyla ilmiyle amel etmelidir. Salih amel ortaya koymalıdır. Salih amel demek; arızasız kusursuz iş demektir.
Selam ve dua ile...
 

mihrimah

Well-known member
İnancımıza Aykırı Düşen İfadeler Sorumluluk Getirir mi?

Namaz kıldığımız caminin avlusunda konuşan bir Müslüman parmağıyla yukarıya doğru işaret yaparak diyordu ki;
? Yukarıda Allah BABA var. Allah BABA bunlara izin vermez!
Kendisine hatırlatmada bulundum:
? Sen namaz kılan bir insansın. Sende okuduğun İhlas suresinin ikazları yer tutmalı, bu konuda bilgi sahibi olmalısın. Parmağınla yukarıya işaret ederek yukarıda Allah var deyişin neyin ifadesi oluyor? Gerçekten de sen Allah?ın
yukarıda bir mekanda olduğunu mu sanıyorsun ki işaret parmağınla yukarıyı göstererek ?Yukarıda Allah var, Allah baba buna izin vermez.? Diyebiliyorsun. Allah?a bir de haşa babalık isnat ediyorsun.
Hemen izah ediyor inancını:
? Haşa! Ben Allah?ın yukarıda olduğunu söyler miyim? O mekandan münezzehtir. Her yerde hazır ve nazırdır!. Hele baba olduğunu asla kabul etmem. Onu Hıristiyanlar söyler. O Müslüman?ın iddiası olamaz. İhlas suresi bunları reddeder!
Evet İhlas suresi ?Allah yukarıda? yahut da ?Allah baba? gibi kullara mahsus sıfatlarla Allah?ı tarif ve tavsif etmeyi yasaklıyor; geçmiş kelam kitapları da bu sözlerin küfür olduğunu açıkça ifade ediyorlar.
Buna göre hiçbir baba kucağına aldığı çocuğuna terbiye vermek için parmağıyla gökyüzünü göstererek:
? Sakın bir daha böyle yapma, yukarıda Allah baba kızar ha! dememeli, Allah?ı herhangi bir mekanda göstermemeli, hele babalık sıfatı isnad etmenin de küfür olacağını hiçbir zaman unutmamalıdır.
Akla şu soru geliyor.
? Peki bu sözleri söyleyen Müslüman kâfir olmaz mı?
Burada Bediüzzaman?ın bir cümlesi bizi kurtarıyor.
O, Müslüman?ın böyle bilmeyerek söylediği küfür manasına gelen sözlerinden dolayı kurtarıcı açıklamasını şöyle yapıyor ve diyor ki:
? Bazen kelam küfür görünür, ama sahibi kâfir olmaz!
Nitekim bu sözlerin sahibine bunların küfür manasına geldiği söylendiğinde hemen tövbe istiğfar ediyor, bu manada söylemediğini de heyecanlanarak ifade ediyor.
Demek ki böyle küfür manalarına gelen sözlerden ciddi şekilde çekinmeli, uzak kalmalı; ama bir imanlı insan ağzından böyle bir söz kaçırırsa hemen ön yargılı düşünüp küfür damgasını da basmamalıdır. Zira Bediüzzaman Hazretleri konuyu hem de vecizeleştirerek dile getirmiştir:
? Bazen kelam küfür görünür; ama sahibi kâfir olmaz!
Ne dersiniz, sıkça okuyup dinlediğimiz İhlas suresinin manasını merak edip de öğrensek böyle tehlikeli hatalara düşmeyiz değil mi? Neden kendini okur da manasını düşünmeyiz acaba?
Her bir günahın içinde küfre giden bir yol vardır...
Ahmet ŞAHİN
 

Huseyni

Müdavim
İ’lem eyyühe’l-aziz! Otuz seneden beri iki tâğut ile mücadelem vardır. Biri insandadır, diğeri âlemdedir. Biri ene’dir, diğeri tabiattır. Birinci tâğutu gayr-ı kastî, gölgevâri bir ayine gibi gördüm. Fakat o tâğutu kasten veya bizzat nazar-ı ehemmiyete alanlar, Nemrud ve Firavun olurlar.

İkinci tâğut ise, onu İlâhî bir san’at, Rahmânî bir sıbğat, yani nakışlı bir boya şeklinde gördüm. Fakat gaflet nazarıyla bakılırsa, tabiat zannedilir ve maddiyunlarca bir ilâh olur. Maahaza, o tabiat zannedilen şey, İlâhî bir san’attır. Cenâb-ı Hakka hamd ve şükürler olsun ki, Kur’ân’ın feyziyle, mezkûr mücadelem her iki tâğutun ölümüyle ve her iki sanemin kırılmasıyla neticelendi.

Mesnevi-i Nuriye s.156-157
 

VUSLAT

Well-known member
bazılarıda derki haşa ''Allahın sopası yokki dövsün''
haşa''Allah özene bezene yaratmış''haşa ''Allahın unuttuğu yer'' gibi cümleler
yani burada insana mahsus yapılacak işi Allah'a bahşetmek doğru değildir,
ve günahtır. Bu ve buna benzer kelimeler öyle sık kullanılıyor ki.
Rabbim affetsin
 

Huseyni

Müdavim
Ene, haddizatında bir hava, bir buhar gibi iken, verilen ehemmiyete göre mâyi haline gelir. Sonra ülfetle kalınlaşır. Sonra gaflet ve isyan ile öyle kalınlaşır ki, sahibini yutar. Halkı, esbabı da kendisine kıyas ederek Hâlıkın evâmirine mübarezeye başlar. Küçük âlemde, yani insandaene, büyük insanda, yani kâinatta tabiata benziyor. İkisi de tâğutlardandır.

Mesnevi-i Nuriye - s.262

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin tabiriyle, üzerinde durduğu 2 tağuttan birisi insandaki ene, diğeri ise kainatta tabiattır. Ene, insanın, Rabbinin vasıflarını anlayabilmesi için bir ölçüdür. Yani gaflet arız olmadan mahiyetine baktığında her şeyi Rabbinden bilir. Gaflet nazarıyla ona baktığında, ona ehemmiyet verdiğinde ise, zamanla şişer ve bir nevi uluhiyet dava eder. "Herşey benim, ben yapabiliyorum, benim malım, benim gücüm" gibi yani her şeyi artık "ben" eksenli olur. Firavun, Nemrut gibi Hakka karşı meydan okumaya başlar.

İkinci tağut ise tabiattır; Son yüzyıllarda atom, elektron, proton gibi maddelerin inceleme imkanına sahip olan bir takım insanlar, maddede boğulmuşlar, onlara fail nazarıyla bakmış, yaratılan her şeyi onlardan bilmişlerdir, yani kanunu kanun koyucu olarak görmüşlerdir. İnsanların bu yönde inançlarına tesir etmişlerdir. Bu sürecin sonunda ise tabiat felsefesi neredeyse dünyanın her yerinde etkisini göstermiştir. Bugün her ne kadar halen etkileri varsa da, her geçen gün tesiri azalmaktadır. Risale-i Nur Tabiat Risalesi ve benzer Risalelerle, tabiatın yaratıcı değil, yaratılan olduğunu, sanatkar değil, sanat olduğunu, katip değil bir kitap olduğunu iki kere iki dört eder derecesinde ispatlamıştır.
 


Bu alana bir cevap yazın...
Üst