"Evet, nasıl ki ism-i Hakem ve Hakîmin cilve-i âzamı ile, âzamî derecede risalet-i Ahmediyeyi iktiza ediyor; öyle de, Esmâ-i Hüsnâdan Allah, Rahmân, Rahîm, Vedûd, Mün'im, Kerîm, Cemîl,.." Burada Allah'ın isimlerinin kullanılmasının hikmeti nedir?
Allah’ın isimleri, hükümlerinin ve manalarının gereğini yapıp fiiliyat aleminde görünmek ve tecelli etmek isterler. Nasıl ressamlığa kabiliyetli olan birisi resim kabiliyetini göstermek için önce resim yapar, sonra da o resimleri sergilemek için bir sergi salonu açarsa; aynı şekilde Allah’ın her bir ismi de kendi hüküm ve manasını görmek ve göstermek ister. Hal böyle olunca Allah bütün isimlerinin mana ve hükümlerinin gereğini icra eder ve ediyor.
Mesela Allah’ın Şafi ismi kendi mana ve hükmünü gösterip icra etmek için nasıl hastalığı iktiza ediyor ise Hakem ve Hakim isimleri de insanlar içinde hakkın tespit ve tesisi için peygamberlik kurumunu iktiza ediyor. Şayet Peygamberlik kurumu olmasa Allah’ın hak ve hakikatleri insanlar içinde kendiliğinden tesis olamaz.
Rahman ve Rahim ismi sonsuz şefkat manasına geldiği için bu şefkatin gereğini dünyada icra etmek ister. Peygamberlik kurumu şefkatin en güzel anlaşıldığı ve insanları şefkate yönlendiren en önemli bir vasıta olduğu için, elbette Rahman ve Rahim isimleri bu kurumun varlığını iktiza eder.
Nasıl adaletin tesisi için adliye sarayları gerekli ise insanlar arasında şefkat ve adaletin tesis edilmesi için de peygamberlik kurumu gereklidir. Zira insanlar kısa ve nakıs fikri ile adaleti kendi başlarına tesis edemiyorlar. Bunun için Allah’ın hakemliğine ihtiyaç vardır ki bu hakemlik peygamberler vasıtası ile insanlar arasında tesis ediliyor.
Özet olarak Allah’ın her bir ismi kendi mana ve hükmü gereği peygamberlik kurumunun varlığını iktiza ediyor. Bu sebeple ki Allah insanların içinden yüz yirmi dört bin peygamber seçmiş ve bu isimlerin gereğini ifa ettirmişler.