Ben büyük bir günah işledim, tövbe ettim, kalbimden, içimden attım ama içimde sıkıntı var. Acaba Allah'ım beni bağışladı mı? (Rumuz: Hayal)
Senin günahın mı büyük, Allah'ın rahmeti ve bağışlaması mı büyük?
Tabii ki Allah'ın rahmeti büyüktür, bundan hiç kimsenin şüphesi yoktur ve olmamalıdır.
Allah insanı günah işleyecek bir varlık olarak yaratmıştır. Eğer dileseydi, bizi de melekler gibi günah işlemeyecek bir özellikle yaratırdı, biz de günah işleyemezdik/işlemezdik.
Bunun içindir ki, meleklerin tövbe istiğfar etme gibi bir ibadetleri ve duaları yoktur.
Ancak melekler kendileri için değil de takva sahibi mü'minlere günahlarının bağışlanması için istiğfarda bulunurlar. Mü'min Suresi'nde bu konu art arda gelen âyetlerde anlatılır.
Takva sahibi mü'minler kimdir? Günahlardan kaçınan, günahlardan uzak duran kimselerdir. Bir de hasbelbeşer günah işledikten sona hemen pişmanlık duyup tövbe istiğfara yönelenlerdir.
Bu tür günah işleyenlerin durumunu Kur'ân şöyle anlatır:
"Allah katında makbul tövbe, bir cahillik edip de günah işleyen, sonra çok geçmeden pişman olup bundan dönen kimsenin tövbesidir. İşte onlar, tövbelerini Allah'ın kabul edeceği kimselerdir. Allah ise her şeyi bilir, her işi hikmetle yapar." (Nisâ, 4:17)
Bunun için "Acaba Allah beni bağışladı mı" deyip tereddüde düşmek hem doğru değildir, hem de bu âyeti anlamamak ve Allah'ın bağışlamasının genişliğini bilmemektir.
Fakat âyette geçen bu lütuf, insanı günah işlemeye yöneltmemeli/yönlendirmemelidir. "Şimdi şu günahı işleyeyim, nasıl olsa ardından tövbe ederim, Allah da beni bağışlar" gibi bir düşünceye kapılmamalı, böyle bir açmaza düşmemelidir.
Çünkü insanın başına öyle haller gelir ki ya tövbe edecek zaman bulamaz ya aklına gelmez ya da tövbe etmek nasip olmaz, o haliyle âhirete geçebilir.
Bizler işlediğimiz her günah için tövbe ederiz, "Allah tövbe edenleri sever" âyetini yaşarız ama aynı günaha tekrar düşmemek, aynı vicdan acısını çekmemek, Allah'a olan sevgimizi yitirmemek için Cenab-ı Hakk o günahı hayalimizden silmez, gidermez.
Şayet bundan ciddi bir rahatsızlık duyuyorsak, "Ya Rabbi, bu günahı hayalimden sil ki, Sana daha huzurlu kulluk edeyim" diyerek dua ederiz.
"Kendim olamıyorum, dua etmeyi unutuyorum"
Benim annem hasta, 6 ay önce babam öldü. Eşimle anlaşamıyorum, kendim olamıyorum, dua etmeyi unutuyorum. O kadar kötü oluyorum. (Rumuz: Lütfiye)
Musibetler insanın önünü tıkamamalı, hayattan koparmamalı, dünyaya gelişinden pişman etmemeli; ufkunu açmalı, ileriye bakmayı öğretmeli, durgunluğunu değil hızını arttırmalı...
Her musibet bir fırsattır. Her musibet insandaki kabiliyetleri geliştirir, içinde gizli olan özelliklerini ortaya çıkarır. Atmacanın serçeye saldırması, serçenin kabiliyetlerini, düşmanlarına karşı uyanık olmayı öğrettiği gibi, canına mal olacak tehlikelere karşı daha dikkatli hareket etmeyi sağlar.
Bunun için hayat musibetlerle terakki eder, saflaşır, ilerler. Tek çizgi üstünde dertsiz tasasız geçen bir hayat anlam taşımaz, tadı da olmaz.
Hastalık mı dersiniz, sağlıklı kalmayı öğretir, başa gelen bir kaza tedbir almaya götürür, iflas geçiren bir işadamı tecrübe sahibi olur, aynı sıkıntıyı tekrar yaşamaz.
Hayatın başına her tür musibet gelebilir, anneniz hasta olur, babanız vefat eder, eşinizle aranız açılır. Bunlar hayatın seyri içinde az çok herkesin başına gelebilecek şeylerdir.
Ama bir anda hepsinin altından kalkamayabilirsiniz, hepsinden kurtulamayabilirsiniz. Karşınıza çıkan engelleri bir hemencecik aşamayabilirsiniz.
Bunun için sabır gücünüzü iyi kullanacaksınız. Yılgınlık, yorgunluk, bıkkınlık ve bitkinlik göstermeyeceksiniz.
Derdi veren Allah, dermanı da verir, musibeti gönderen Allah sabrınızı arttırır, sıkıntıyı veren Allah, ondan nasıl kurtulacağınızı aklınıza getirir.
Yeter ki dik durmaya çalışın, ümidinizi kaybetmeyin, sabrınızı israf etmeden, dağıtmadan akıllıca kullanırsanız her musibete karşı yeter.
Kur'ân ne diyor?
"Biz sizi biraz korku ve açlıkla, biraz mal, can ve ürün eksikliğiyle sınayacağız. Müjdele o sabredenleri! Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, 'Biz zaten Allah'ınız, yine Ona döneceğiz' derler." (Bakara, 2:155-156)
Fakat musibet ağır gelir ve çekilemeyecek hal alırsa şu duayı okumak lazım.
"Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve Sana teslim olan kullar olarak canımızı al." (A'râf, 7:126)
Mehmet Paksu
Senin günahın mı büyük, Allah'ın rahmeti ve bağışlaması mı büyük?
Tabii ki Allah'ın rahmeti büyüktür, bundan hiç kimsenin şüphesi yoktur ve olmamalıdır.
Allah insanı günah işleyecek bir varlık olarak yaratmıştır. Eğer dileseydi, bizi de melekler gibi günah işlemeyecek bir özellikle yaratırdı, biz de günah işleyemezdik/işlemezdik.
Bunun içindir ki, meleklerin tövbe istiğfar etme gibi bir ibadetleri ve duaları yoktur.
Ancak melekler kendileri için değil de takva sahibi mü'minlere günahlarının bağışlanması için istiğfarda bulunurlar. Mü'min Suresi'nde bu konu art arda gelen âyetlerde anlatılır.
Takva sahibi mü'minler kimdir? Günahlardan kaçınan, günahlardan uzak duran kimselerdir. Bir de hasbelbeşer günah işledikten sona hemen pişmanlık duyup tövbe istiğfara yönelenlerdir.
Bu tür günah işleyenlerin durumunu Kur'ân şöyle anlatır:
"Allah katında makbul tövbe, bir cahillik edip de günah işleyen, sonra çok geçmeden pişman olup bundan dönen kimsenin tövbesidir. İşte onlar, tövbelerini Allah'ın kabul edeceği kimselerdir. Allah ise her şeyi bilir, her işi hikmetle yapar." (Nisâ, 4:17)
Bunun için "Acaba Allah beni bağışladı mı" deyip tereddüde düşmek hem doğru değildir, hem de bu âyeti anlamamak ve Allah'ın bağışlamasının genişliğini bilmemektir.
Fakat âyette geçen bu lütuf, insanı günah işlemeye yöneltmemeli/yönlendirmemelidir. "Şimdi şu günahı işleyeyim, nasıl olsa ardından tövbe ederim, Allah da beni bağışlar" gibi bir düşünceye kapılmamalı, böyle bir açmaza düşmemelidir.
Çünkü insanın başına öyle haller gelir ki ya tövbe edecek zaman bulamaz ya aklına gelmez ya da tövbe etmek nasip olmaz, o haliyle âhirete geçebilir.
Bizler işlediğimiz her günah için tövbe ederiz, "Allah tövbe edenleri sever" âyetini yaşarız ama aynı günaha tekrar düşmemek, aynı vicdan acısını çekmemek, Allah'a olan sevgimizi yitirmemek için Cenab-ı Hakk o günahı hayalimizden silmez, gidermez.
Şayet bundan ciddi bir rahatsızlık duyuyorsak, "Ya Rabbi, bu günahı hayalimden sil ki, Sana daha huzurlu kulluk edeyim" diyerek dua ederiz.
"Kendim olamıyorum, dua etmeyi unutuyorum"
Benim annem hasta, 6 ay önce babam öldü. Eşimle anlaşamıyorum, kendim olamıyorum, dua etmeyi unutuyorum. O kadar kötü oluyorum. (Rumuz: Lütfiye)
Musibetler insanın önünü tıkamamalı, hayattan koparmamalı, dünyaya gelişinden pişman etmemeli; ufkunu açmalı, ileriye bakmayı öğretmeli, durgunluğunu değil hızını arttırmalı...
Her musibet bir fırsattır. Her musibet insandaki kabiliyetleri geliştirir, içinde gizli olan özelliklerini ortaya çıkarır. Atmacanın serçeye saldırması, serçenin kabiliyetlerini, düşmanlarına karşı uyanık olmayı öğrettiği gibi, canına mal olacak tehlikelere karşı daha dikkatli hareket etmeyi sağlar.
Bunun için hayat musibetlerle terakki eder, saflaşır, ilerler. Tek çizgi üstünde dertsiz tasasız geçen bir hayat anlam taşımaz, tadı da olmaz.
Hastalık mı dersiniz, sağlıklı kalmayı öğretir, başa gelen bir kaza tedbir almaya götürür, iflas geçiren bir işadamı tecrübe sahibi olur, aynı sıkıntıyı tekrar yaşamaz.
Hayatın başına her tür musibet gelebilir, anneniz hasta olur, babanız vefat eder, eşinizle aranız açılır. Bunlar hayatın seyri içinde az çok herkesin başına gelebilecek şeylerdir.
Ama bir anda hepsinin altından kalkamayabilirsiniz, hepsinden kurtulamayabilirsiniz. Karşınıza çıkan engelleri bir hemencecik aşamayabilirsiniz.
Bunun için sabır gücünüzü iyi kullanacaksınız. Yılgınlık, yorgunluk, bıkkınlık ve bitkinlik göstermeyeceksiniz.
Derdi veren Allah, dermanı da verir, musibeti gönderen Allah sabrınızı arttırır, sıkıntıyı veren Allah, ondan nasıl kurtulacağınızı aklınıza getirir.
Yeter ki dik durmaya çalışın, ümidinizi kaybetmeyin, sabrınızı israf etmeden, dağıtmadan akıllıca kullanırsanız her musibete karşı yeter.
Kur'ân ne diyor?
"Biz sizi biraz korku ve açlıkla, biraz mal, can ve ürün eksikliğiyle sınayacağız. Müjdele o sabredenleri! Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, 'Biz zaten Allah'ınız, yine Ona döneceğiz' derler." (Bakara, 2:155-156)
Fakat musibet ağır gelir ve çekilemeyecek hal alırsa şu duayı okumak lazım.
"Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve Sana teslim olan kullar olarak canımızı al." (A'râf, 7:126)
Mehmet Paksu