Buharalı âlim Muhammed bin Abdülmelik, Sultan Alparslan’ın huzuruna çıkarak şöyle dedi:
“Ey sultan! Sen İslâmiyet uğruna, bu yüce din uğruna savaşıyorsun. Bu savaşı bütün Müslümanların camide sana dua edecekleri Cuma günü yap. Ben, Allah’ın zaferi senin adına yazdığını ümid ediyorum.”
Halife el-Kaim, bütün camilere aynı hutbeyi göndermişti. Malazgirt ovasında ise; Cuma namazı büyük bir şevkle ve kalb huzuruyla kılındı. Herkesin yüzünde sevinç dalgaları dolaşıyordu. Sanki bayram yerine toplanmışlardı.
Alparslan yaptığı konuşmasının sonunda, az sonra Bizans ordusuyla savaşacak olan askerlerine:
“Beni takip etmek isteyenler gelsinler, geri dönmek isteyenler de serbestçe gidebilirler. Onlara hiçbir ceza verilmeyecektir. Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir asker vardır. Ben de sizlerden biriyim ve sizinle birlikte savaşacağım” dedi.
Bu sözleri işiten askerler coşmuştu. “Sonuna kadar seninle birlikteyiz!” diyorlardı. Tekbir sesleri yeri göğü çınlatıyordu.
“Ey sultan! Sen İslâmiyet uğruna, bu yüce din uğruna savaşıyorsun. Bu savaşı bütün Müslümanların camide sana dua edecekleri Cuma günü yap. Ben, Allah’ın zaferi senin adına yazdığını ümid ediyorum.”
Halife el-Kaim, bütün camilere aynı hutbeyi göndermişti. Malazgirt ovasında ise; Cuma namazı büyük bir şevkle ve kalb huzuruyla kılındı. Herkesin yüzünde sevinç dalgaları dolaşıyordu. Sanki bayram yerine toplanmışlardı.
Alparslan yaptığı konuşmasının sonunda, az sonra Bizans ordusuyla savaşacak olan askerlerine:
“Beni takip etmek isteyenler gelsinler, geri dönmek isteyenler de serbestçe gidebilirler. Onlara hiçbir ceza verilmeyecektir. Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir asker vardır. Ben de sizlerden biriyim ve sizinle birlikte savaşacağım” dedi.
Bu sözleri işiten askerler coşmuştu. “Sonuna kadar seninle birlikteyiz!” diyorlardı. Tekbir sesleri yeri göğü çınlatıyordu.