Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Altıncı Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247266" data-attributes="member: 1"><p><strong>Altıncı Söz - Sayfa 53</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">edilecek şahane madenler ve işler bulmadığından, bütün bütün kıymetten düşecekler. Hem idare ve muhafaza zahmeti ve külfeti başınıza kalacak. Hem emanette hıyanet cezasını göreceksiniz. İşte beş derece hasâret içinde hasâret!</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">“Hem de bana satmak ise, bana asker olup benim namımla tasarruf etmek demektir. Adi bir esir ve başıbozuğa bedel, âli bir padişahın has, serbest bir yaver‑i askeri olursunuz.”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Onlar şu iltifatı ve fermanı dinledikten sonra, o iki adamdan aklı başında olanı dedi: “Başüstüne! Ben maaliftihar satarım, hem bin teşekkür ederim.”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Diğeri mağrur, nefsi firavunlaşmış, hodbin, ayyaş, güya ebedî o çiftlikte kalacak gibi dünya zelzele ve dağdağalarından haberi yok, dedi: “Yok yok, padişah kimdir? Ben mülkümü satmam, keyfimi bozmam.”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Biraz zaman sonra birinci adam öyle bir mertebeye çıktı ki, herkes haline gıpta ederdi. Padişahın lûtfuna mazhar olmuş; has sarayında saadetle yaşıyor. Diğeri öyle bir hale giriftar olmuş ki, herkes ona acıyor, hem “Müstehak!” diyor. Çünkü hatasının neticesi olarak, hem saadeti ve mülkü gitmiş, hem ceza ve azap çekiyor.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, ey nefs-i pürheves! Şu misalin dürbünüyle hakikatin yüzüne bak. Amma o padişah ise, Ezel-Ebed Sultanı olan Rabbin, Hâlıkındır. Ve o çiftlikler, makineler, aletler, mîzanlar ise, senin daire-i hayatın içindeki mâmelekin ve o mâmelekin içindeki cisim, ruh ve kalbin ve onlar içindeki göz ve dil, akıl ve hayal gibi zahirî ve batınî hasselerindir. Ve o yaver-i ekrem ise, Resul-i Kerîmdir. Ve o ferman-ı ahkem ise, Kur’ân-ı Hakîmdir ki, bahsinde bulunduğumuz ticaret-i azîmeyi şu âyetle ilân ediyor:</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 22px">اِنَّ اللهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ</span></span></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Ezel-Ebed Sultanı: başlangıcı ve sonu olmayıp bütün zamanlara egemen olan Allah (bk. e-z-l; e-b-d; s-l-ṭ)</strong></td><td><strong>Hâlık: herşeyi yoktan yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>Kur’ân-ı Hakîm: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân (bk. ḥ-k-m)</strong></td><td><strong>Rab: herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah (bk. r-b-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>Resul-i Kerîm: Allah’ın çok şerefli ve değerli elçisi Hz. Muhammed (a.s.m.) (bk. r-s-l; k-r-m)</strong></td><td><strong>ayyaş: sarhoş</strong></td></tr><tr><td><strong>batınî: iç, görünmeyen</strong></td><td><strong>daire-i hayat: hayat alanı (bk. ḥ-y-y)</strong></td></tr><tr><td><strong>dağdağa: karışıklık, gürültü</strong></td><td><strong>ebedî: sonsuz (bk. e-b-d)</strong></td></tr><tr><td><strong>ferman: buyruk</strong></td><td><strong>ferman-ı ahkem: sağlam esaslar içeren buyruk (bk. ḥ-k-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>firavunlaşmak: kendisini ilâh seviyesine çıkaracak derecede büyük görmek (bk. bilgiler-Firavun)</strong></td><td><strong>giriftar: tutulmuş, yakalanmış</strong></td></tr><tr><td><strong>gıpta: özenme, hayranlık</strong></td><td><strong>hakikat: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>has: özel</strong></td><td><strong>hasse: duyu, organ</strong></td></tr><tr><td><strong>hasâret: zarar, kayıp</strong></td><td><strong>hodbin: bencil, kibirli</strong></td></tr><tr><td><strong>hıyanet: hainlik, ihanet</strong></td><td><strong>iltifat: gönül okşayıcı güzel söz</strong></td></tr><tr><td><strong>külfet: yük, ağırlık</strong></td><td><strong>lûtuf: iyilik, ihsan, bağış (bk. l-ṭ-f)</strong></td></tr><tr><td><strong>maaliftihar: iftiharla, memnuniyetle</strong></td><td><strong>mazhar olmak: erişmek (bk. ẓ-h-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>mağrur: gururlu, kendini beğenmiş</strong></td><td><strong>mertebe: derece</strong></td></tr><tr><td><strong>mâmelek: sahip olunan herşey (bk. m-l-k)</strong></td><td><strong>mîzan: tartı, ölçü (bk. v-z-n)</strong></td></tr><tr><td><strong>mülk: sahip olunan şey (bk. m-l-k)</strong></td><td><strong>müstehak: layık (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>nam: ad</strong></td><td><strong>nefis: insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden kuvvet (bk. n-f-s)</strong></td></tr><tr><td><strong>nefs-i pürheves: heveslerinin peşinde koşan nefis (bk. n-f-s)</strong></td><td><strong>saadet: mutluluk</strong></td></tr><tr><td><strong>tasarruf etmek: dilediği gibi kullanmak (bk. ṣ-r-f)</strong></td><td><strong>ticaret-i azîme: büyük ticaret (bk. a-ẓ-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>yaver-i asker: önemli, gözde asker</strong></td><td><strong>yaver-i ekrem: çok değerli, yüksek rütbeli memur (bk. k-r-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>zahirî: dış, görünen (bk. ẓ-h-r)</strong></td><td><strong>zelzele: sarsıntı, deprem</strong></td></tr></table><p><br /> <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247266, member: 1"] [b]Altıncı Söz - Sayfa 53[/b] [FONT=Tahoma]edilecek şahane madenler ve işler bulmadığından, bütün bütün kıymetten düşecekler. Hem idare ve muhafaza zahmeti ve külfeti başınıza kalacak. Hem emanette hıyanet cezasını göreceksiniz. İşte beş derece hasâret içinde hasâret! [/FONT] [FONT=Tahoma]“Hem de bana satmak ise, bana asker olup benim namımla tasarruf etmek demektir. Adi bir esir ve başıbozuğa bedel, âli bir padişahın has, serbest bir yaver‑i askeri olursunuz.” [/FONT] [FONT=Tahoma]Onlar şu iltifatı ve fermanı dinledikten sonra, o iki adamdan aklı başında olanı dedi: “Başüstüne! Ben maaliftihar satarım, hem bin teşekkür ederim.” [/FONT] [FONT=Tahoma]Diğeri mağrur, nefsi firavunlaşmış, hodbin, ayyaş, güya ebedî o çiftlikte kalacak gibi dünya zelzele ve dağdağalarından haberi yok, dedi: “Yok yok, padişah kimdir? Ben mülkümü satmam, keyfimi bozmam.” [/FONT] [FONT=Tahoma]Biraz zaman sonra birinci adam öyle bir mertebeye çıktı ki, herkes haline gıpta ederdi. Padişahın lûtfuna mazhar olmuş; has sarayında saadetle yaşıyor. Diğeri öyle bir hale giriftar olmuş ki, herkes ona acıyor, hem “Müstehak!” diyor. Çünkü hatasının neticesi olarak, hem saadeti ve mülkü gitmiş, hem ceza ve azap çekiyor. [/FONT] [FONT=Tahoma]İşte, ey nefs-i pürheves! Şu misalin dürbünüyle hakikatin yüzüne bak. Amma o padişah ise, Ezel-Ebed Sultanı olan Rabbin, Hâlıkındır. Ve o çiftlikler, makineler, aletler, mîzanlar ise, senin daire-i hayatın içindeki mâmelekin ve o mâmelekin içindeki cisim, ruh ve kalbin ve onlar içindeki göz ve dil, akıl ve hayal gibi zahirî ve batınî hasselerindir. Ve o yaver-i ekrem ise, Resul-i Kerîmdir. Ve o ferman-ı ahkem ise, Kur’ân-ı Hakîmdir ki, bahsinde bulunduğumuz ticaret-i azîmeyi şu âyetle ilân ediyor: [/FONT] [FONT=Verdana][SIZE=6]اِنَّ اللهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ[/SIZE][/FONT] [TABLE] <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">[TR] [TD][B]Ezel-Ebed Sultanı: başlangıcı ve sonu olmayıp bütün zamanlara egemen olan Allah (bk. e-z-l; e-b-d; s-l-ṭ)[/B][/TD] [TD][B]Hâlık: herşeyi yoktan yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Kur’ân-ı Hakîm: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân (bk. ḥ-k-m)[/B][/TD] [TD][B]Rab: herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah (bk. r-b-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Resul-i Kerîm: Allah’ın çok şerefli ve değerli elçisi Hz. Muhammed (a.s.m.) (bk. r-s-l; k-r-m)[/B][/TD] [TD][B]ayyaş: sarhoş[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]batınî: iç, görünmeyen[/B][/TD] [TD][B]daire-i hayat: hayat alanı (bk. ḥ-y-y)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]dağdağa: karışıklık, gürültü[/B][/TD] [TD][B]ebedî: sonsuz (bk. e-b-d)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ferman: buyruk[/B][/TD] [TD][B]ferman-ı ahkem: sağlam esaslar içeren buyruk (bk. ḥ-k-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]firavunlaşmak: kendisini ilâh seviyesine çıkaracak derecede büyük görmek (bk. bilgiler-Firavun)[/B][/TD] [TD][B]giriftar: tutulmuş, yakalanmış[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]gıpta: özenme, hayranlık[/B][/TD] [TD][B]hakikat: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]has: özel[/B][/TD] [TD][B]hasse: duyu, organ[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hasâret: zarar, kayıp[/B][/TD] [TD][B]hodbin: bencil, kibirli[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hıyanet: hainlik, ihanet[/B][/TD] [TD][B]iltifat: gönül okşayıcı güzel söz[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]külfet: yük, ağırlık[/B][/TD] [TD][B]lûtuf: iyilik, ihsan, bağış (bk. l-ṭ-f)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]maaliftihar: iftiharla, memnuniyetle[/B][/TD] [TD][B]mazhar olmak: erişmek (bk. ẓ-h-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mağrur: gururlu, kendini beğenmiş[/B][/TD] [TD][B]mertebe: derece[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mâmelek: sahip olunan herşey (bk. m-l-k)[/B][/TD] [TD][B]mîzan: tartı, ölçü (bk. v-z-n)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mülk: sahip olunan şey (bk. m-l-k)[/B][/TD] [TD][B]müstehak: layık (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nam: ad[/B][/TD] [TD][B]nefis: insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden kuvvet (bk. n-f-s)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nefs-i pürheves: heveslerinin peşinde koşan nefis (bk. n-f-s)[/B][/TD] [TD][B]saadet: mutluluk[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tasarruf etmek: dilediği gibi kullanmak (bk. ṣ-r-f)[/B][/TD] [TD][B]ticaret-i azîme: büyük ticaret (bk. a-ẓ-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]yaver-i asker: önemli, gözde asker[/B][/TD] [TD][B]yaver-i ekrem: çok değerli, yüksek rütbeli memur (bk. k-r-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zahirî: dış, görünen (bk. ẓ-h-r)[/B][/TD] [TD][B]zelzele: sarsıntı, deprem[/B][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Altıncı Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst