Konuya cevap cer

Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 16 - Muzır ve Müstakim Felsefe


Ve aleyküm selam Allah c.c razı olsun hocam,

güzel bir konu üstadımızın çok güzel tespitleri vardır.

[BILGI]


Risale-i Nur'un şiddetli tokat vurduğu ve hücum ettiği felsefe ise mutlak değildir. Belki muzır kısmınadır. Çünkü felsefenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye ve ahlâk ve kemâlât-ı insaniyeye ve san'atın terakkiyatına hizmet eden felsefe ve hikmet kısmı ise, Kur'ân ile barışıktır. Belki Kur'ân'ın hikmetine hâdimdir, muaraza edemez. Bu kısma Risale-i Nur ilişmiyor.

İkinci kısım felsefe, dalâlete ve ilhada ve tabiat bataklığına düşürmeye vesile olduğu gibi, sefahet ve lehviyat ile gaflet ve dalâleti netice verdiğinden ve sihir gibi harikalarıyla Kur'ân'ın mucizekâr hakikatleriyle muaraza ettiği için, Risale-i Nur ekser eczalarında mizanlarla vekuvvetli ve burhanlı muvazenelerle, felsefenin yoldan çıkmış bu kısmına ilişiyor, tokatlıyor; müstakim, menfaattar felsefeye ilişmiyor. Onun için mektepliler Risale-i Nur'a itirazsız, çekinmeyerek giriyorlar ve girmelidirler.

Asay-ı Musa


[/BILGI]

Buraya göre neye talîb olduğumuz ve neyin muzır olduğu çok açık olarak ortaya konulmuş oluyor.


Özellikle kâfirlerin dünya hayatına teveccühleri ve bağlanmalarını ve terakkiyât-ı maddîyede muvaffakiyetlerinin hikmetine bakan bir bahis. Şöyle ki; “Evet, o kâfir, kendi terkibiyle, sıfâtıyla Cenâb-ı Hakça nev-i beşere takdir edilen nimetlerin tezâhürüne, şuuru olmaksızın hizmet ediyor. 

Ve güzel masnûat-ı İlâhiyenin mehâsinini bilâ-şuur tanzim ediyor. 

Ve kuvveden fiile çıkartmakla garâbet-i san’at-ı İlâhiyeye nazarları celb ediyor. 

Ne fayda ki, farkında değildir. Demek, o kâfir, saat gibi kendi yaptığı amelden haberi yok. Amma, vakitleri bildirmek gibi nev-i beşere pek büyük bir hizmeti vardır. Bu sırra binaen dünyada mükâfatını görür.(Mesnevî-i Nuriye – Onuncu Risale )”

[DIKKAT]

Bunu da inkâr etmem, medeniyette vardır mehâsin-i kesire. Lâkin, onlar değildir ne Nasrâniyet malı, ne Avrupa icadı, Ne şu asrın san’atı. Belki umûm malıdır. Telâhuk-u efkârdan, semâvî şerâyiden, hem hâcât-ı fıtrîden, husûsî şer-i Ahmedî, İslâmî inkılâptan neş’et eden bir maldır. Kimse temellük etmez.(Sözler-Lemeat)

[/DIKKAT]

[DIKKAT]

Ecnebilerden alınan maddî bilgiler, san’at ve terakkiye ait ise lazımdır, sefâhata dair ise muzırdır. (Mesnevi-i Nuriye–,s:98)

[/DIKKAT]

[TAVSIYE]Ecnebiyede terakkiyât-ı medeniyyeye yardım edecek -fünun ve sanayi gibi- maalmemnuniye alacağız. Amma medeniyetin zünub ve mesavisi(günah ve kötülükleri)olarak bazı âdât ve ahlâk-ı seyyiyeki…(Eski Said Eserleri,2009,s:174) almayacağız.[/TAVSIYE]

[BILGI]

Avrupa ve Amerika’dan getirilen hakikatler yine İslam’ın malı olan fen ve sanatı tevhid nuru ile yoğurarak hayata geçirmeliyiz.(Tarihçe-i Hayat-s:140)

[/BILGI]

[NOT]Şu gelen kâideleri de koynuna koy, sana lâzım olur.[/NOT]


*Bir şahıs, çok fenlerde ihtisas sahibi olamaz. 

*İki şahıstan sudur eden bir söz, istidatlarına göre tefavüt eder. Yani birisine göre altın, ötekisine nazaran kömür kıymetinde olur.

*Fünun, fikirlerin birleşmesinden hasıl olup, zamanın geçmesiyle tekâmül eder.

*Eski zamanda nazarî olup, bu zamanda bedihî olmuş olan çok meseleler vardır.

*Zamân-ı mâzi, bu zamana kıyas edilemez; aralarında çok fark vardır.

*Çok ilim ve fenler vardır ki, âdetlerin telkiniyle, vukuatın talimiyle ve zamanla, muhitin yardımıyla husule gelirler.

*İnsanların sıfatlarında, tabiatlarında, ahvâlinde zaman ve mekânın çok tesiri vardır.

*Eski zamanlarda harika addedilen çok şeyler vardır ki, mebâdi ve vesaitin tekâmülüyle âdi şeyler hükmüne geçmişlerdir.

Def’aten bir fennin icadına ve ikmal edilmesine, bir zekâ-i harika olsa bile, muktedir olamaz. O fen, ancak çocuk gibi tedricen kemâle erer.

İşârâtü’l-İ’câz



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst