Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Asa-yı Musa
Asa-yı Musa
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ahmet.1" data-source="post: 568543" data-attributes="member: 1040028"><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Yukarıdaki sahifelerde, büyük Üstadın, dostlarını meftun ve hayran ettiği kadar da düşmanlarını dehşetler içerisinde bırakan azametli imanından bahsettik. Biraz da mümtaz şahsiyeti, nurdan bir hâle halinde sarmakta olan üstün meziyetlerinden, ahlâk ve kemalâtından bahsedelim.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Malûm ya, her şahsiyeti, muhtelif ve muayyen meziyetler çerçeveler. Binaenaleyh Üstad'ın şahsiyetini tekvin eden başlıca sıfatlar şunlardır:</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em><strong>Feragatı: </strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Bir dava sahibinin ve bilhâssa ıslahatçının muvaffakıyet şartlarının en mühimmi feragattır. Zira gözler ve gönüller, bu mühim noktayı en ince bir hassasiyetle tedkik ve takibe meyyaldirler. Üstadın bütün hayatı ise, baştanbaşa feragatın şaheser misalleri ile dolup taşmaktadır.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Allâme Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi merhumdan, feragate ait şöyle bir söz işitmiştim: "İslâm, bugün öyle mücahidler ister ki; dünyasını değil, âhiretini dahi feda etmeye hazır olacak."</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Büyük adamdan sâdır olan bu büyük sözü tamamen kavrayamadığım için, mutasavvıfların istiğrak hallerinde söyledikleri esrarlı sözlere benzeterek, herkese söylememiş ve olur olmaz yerlerde de açmamıştım.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Vaktâki aynı sözü Bedîüzzaman'ın ateşler saçan heyecanlı ifadelerinde de okuyunca anladım ki, büyüklere göre feragatın ölçüsü de büyüyor... Evet; İslâm için bu kadar acıklı bir feragata katlanmaya razı olan mücahidleri, Erhamürrâhimîn olan Allah-u Zülkerim Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri bırakır mı? O fedai kulunu lütf u kereminden, inayet ve merhametinden mahrum etmek şanına -hâşâ- yakışır mı?</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>İşte Bedîüzzaman, bu müstesna tecellinin en parlak misalidir. Bütün ömrü boyunca mücerred yaşadı. Dünyanın bütün meşru lezzetlerinden tamamen mahrum kaldı. Bir yuva kurmak ve orada mes'ud bir aile hayatı geçirmek sevdasına düşmeye vakit ve fırsat bulamadı. Fakat Cenab-ı Hak, kendisine öyle şeyler ihsan etti ki, fâni kalemlerle tarif olunamayacak kadar muazzam ve muhteşemdir.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Bugün, dünyada hangi bir aile reisi -manen- Bedîüzzaman Hazretleri kadar mes'uddur? Hangi bir baba, milyonlarla evlâda sahib olmuştur? Hem de nasıl evlâdlar!.. Ve hangi bir üstad, bu kadar talebe yetiştirebilmiştir?</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Bu kudsî ve ruhî rabıta -biiznillah-i teâlâ- dünyalar durdukça duracak ve nurdan bir sel halinde ebediyetlere kadar akıp gidecektir. Çünki bu İlahî dava, Kur'an-ı Kerim'in nur deryasında tebellür eden bir varlık olduğu gibi, Kur'andan doğmuş ve Kur'anla beraber yaşayacaktır...</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em><strong>Şefkat ve Merhameti: </strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Büyük Üstad, hak ve hakikatı tâ çocukluğunda bulmuştu. Kalbinin feryadını ve ruhunun münacatını dinlemek için mağaralara kapandığı günlerde bile, ibadet ve taattan, tefekkür ve murakabelerden feyiz ve huzur almanın zevkine ermiş olan bir "Ârif-i Billah" idi.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Lâkin karanlık gece dalgalarını andıran korkunç küfür ve ilhad kâbusunun Müslüman dünyasını ve dolayısıyla memleketimizi kaplamak üzere olduğu o tehlikeli günlerde, yatağından fırlayan bir arslan gibi, yanardağları andıran bir kükreyişle cihad meydanına atıldı. Bütün rahat ve huzurunu bu mukaddes davaya feda etti. Ve işte bu hikmete mebnidir ki; o günden beri her sözü bir dilim lav, her fikri bir ateş parçası olmuş. Düştüğü gönülleri yakıyor; hisleri, fikirleri alevlendiriyor...</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Büyük Üstad'ın tam bir uzlet ve inzivadan sonra, tekrar irşad ve cem'iyet hayatına atılması, aynen İmam-ı Gazalî'nin hayatında geçirmiş olduğu o mühim ve tarihî merhaleye benzemektedir. </em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Demek ki, Cenab-ı Hak büyük mürşidleri böyle bir müddet inzivada terbiye, tasfiye ve tezkiye ettikten sonra tenvir ve irşad vazifesiyle mükellef kılıyor. Ve bu sebebledir ki, bir mâ-i mukattardan daha temiz ve berrak olan yüreklerinden kopup gelen nefesler, kalblere akseder etmez bambaşka tesirler icra ediyor...</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Arzettiğim gibi, İmam-ı Gazalî'nin bundan dokuzyüz sene evvel ahlâk ve fazilet sahasında yapmış olduğu fütuhatı; bu asırda Bedîüzzaman, iman ve ihlas vâdisinde başarmıştır.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Evet Hazret-i Üstad'ı bu müdhiş cihad meydanlarına sevkeden, hep bu eşsiz şefkat ve merhameti olmuştur. Ve bunu bizzât kendisinden dinleyelim:</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #000000"><em>Bana: "Sen şuna buna niçin sataştın?" diyorlar. Farkında değilim; karşımda müdhiş bir yangın var.. alevleri göklere yükseliyor, içinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda birisi beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müdhiş yangın karşısında bu küçük hâdise, bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler..."</em></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ahmet.1, post: 568543, member: 1040028"] [SIZE=3][FONT=arial][COLOR=#000000][I]Yukarıdaki sahifelerde, büyük Üstadın, dostlarını meftun ve hayran ettiği kadar da düşmanlarını dehşetler içerisinde bırakan azametli imanından bahsettik. Biraz da mümtaz şahsiyeti, nurdan bir hâle halinde sarmakta olan üstün meziyetlerinden, ahlâk ve kemalâtından bahsedelim. [/I][/COLOR][COLOR=#000000][I] Malûm ya, her şahsiyeti, muhtelif ve muayyen meziyetler çerçeveler. Binaenaleyh Üstad'ın şahsiyetini tekvin eden başlıca sıfatlar şunlardır: [B]Feragatı: [/B] Bir dava sahibinin ve bilhâssa ıslahatçının muvaffakıyet şartlarının en mühimmi feragattır. Zira gözler ve gönüller, bu mühim noktayı en ince bir hassasiyetle tedkik ve takibe meyyaldirler. Üstadın bütün hayatı ise, baştanbaşa feragatın şaheser misalleri ile dolup taşmaktadır. Allâme Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi merhumdan, feragate ait şöyle bir söz işitmiştim: "İslâm, bugün öyle mücahidler ister ki; dünyasını değil, âhiretini dahi feda etmeye hazır olacak." Büyük adamdan sâdır olan bu büyük sözü tamamen kavrayamadığım için, mutasavvıfların istiğrak hallerinde söyledikleri esrarlı sözlere benzeterek, herkese söylememiş ve olur olmaz yerlerde de açmamıştım. Vaktâki aynı sözü Bedîüzzaman'ın ateşler saçan heyecanlı ifadelerinde de okuyunca anladım ki, büyüklere göre feragatın ölçüsü de büyüyor... Evet; İslâm için bu kadar acıklı bir feragata katlanmaya razı olan mücahidleri, Erhamürrâhimîn olan Allah-u Zülkerim Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri bırakır mı? O fedai kulunu lütf u kereminden, inayet ve merhametinden mahrum etmek şanına -hâşâ- yakışır mı? İşte Bedîüzzaman, bu müstesna tecellinin en parlak misalidir. Bütün ömrü boyunca mücerred yaşadı. Dünyanın bütün meşru lezzetlerinden tamamen mahrum kaldı. Bir yuva kurmak ve orada mes'ud bir aile hayatı geçirmek sevdasına düşmeye vakit ve fırsat bulamadı. Fakat Cenab-ı Hak, kendisine öyle şeyler ihsan etti ki, fâni kalemlerle tarif olunamayacak kadar muazzam ve muhteşemdir. Bugün, dünyada hangi bir aile reisi -manen- Bedîüzzaman Hazretleri kadar mes'uddur? Hangi bir baba, milyonlarla evlâda sahib olmuştur? Hem de nasıl evlâdlar!.. Ve hangi bir üstad, bu kadar talebe yetiştirebilmiştir? Bu kudsî ve ruhî rabıta -biiznillah-i teâlâ- dünyalar durdukça duracak ve nurdan bir sel halinde ebediyetlere kadar akıp gidecektir. Çünki bu İlahî dava, Kur'an-ı Kerim'in nur deryasında tebellür eden bir varlık olduğu gibi, Kur'andan doğmuş ve Kur'anla beraber yaşayacaktır... [B]Şefkat ve Merhameti: [/B] Büyük Üstad, hak ve hakikatı tâ çocukluğunda bulmuştu. Kalbinin feryadını ve ruhunun münacatını dinlemek için mağaralara kapandığı günlerde bile, ibadet ve taattan, tefekkür ve murakabelerden feyiz ve huzur almanın zevkine ermiş olan bir "Ârif-i Billah" idi. Lâkin karanlık gece dalgalarını andıran korkunç küfür ve ilhad kâbusunun Müslüman dünyasını ve dolayısıyla memleketimizi kaplamak üzere olduğu o tehlikeli günlerde, yatağından fırlayan bir arslan gibi, yanardağları andıran bir kükreyişle cihad meydanına atıldı. Bütün rahat ve huzurunu bu mukaddes davaya feda etti. Ve işte bu hikmete mebnidir ki; o günden beri her sözü bir dilim lav, her fikri bir ateş parçası olmuş. Düştüğü gönülleri yakıyor; hisleri, fikirleri alevlendiriyor... Büyük Üstad'ın tam bir uzlet ve inzivadan sonra, tekrar irşad ve cem'iyet hayatına atılması, aynen İmam-ı Gazalî'nin hayatında geçirmiş olduğu o mühim ve tarihî merhaleye benzemektedir. Demek ki, Cenab-ı Hak büyük mürşidleri böyle bir müddet inzivada terbiye, tasfiye ve tezkiye ettikten sonra tenvir ve irşad vazifesiyle mükellef kılıyor. Ve bu sebebledir ki, bir mâ-i mukattardan daha temiz ve berrak olan yüreklerinden kopup gelen nefesler, kalblere akseder etmez bambaşka tesirler icra ediyor... Arzettiğim gibi, İmam-ı Gazalî'nin bundan dokuzyüz sene evvel ahlâk ve fazilet sahasında yapmış olduğu fütuhatı; bu asırda Bedîüzzaman, iman ve ihlas vâdisinde başarmıştır. Evet Hazret-i Üstad'ı bu müdhiş cihad meydanlarına sevkeden, hep bu eşsiz şefkat ve merhameti olmuştur. Ve bunu bizzât kendisinden dinleyelim: Bana: "Sen şuna buna niçin sataştın?" diyorlar. Farkında değilim; karşımda müdhiş bir yangın var.. alevleri göklere yükseliyor, içinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda birisi beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müdhiş yangın karşısında bu küçük hâdise, bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler..."[/I][/COLOR][/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Asa-yı Musa
Asa-yı Musa
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst