Leyli_Efruz
Well-known member
Aşk ve flörtten, mutlu evliliğe geçilir mi?
Mutlu evliliğe geçmek diye bir şey yoktur. Çünkü mutlu evlilik, bir yere konulmuş bir çanta değildir ki, onu gidip bulunduğu yerden alalım!..
Mutlu evlilik bizim hayat anlayışımızla alakalı. Öyle insan vardır ki, sarayda oturur içi kan ağlar; öyle insan da vardır ki, gecekonduda oturur, içi huzur doludur.
Şunu iyi bilmek gerekir ki, mutluluk, huzur bizim dışımızda değil içimizdedir. Aslında hayat güzel de, bizim yorumlarımız hayatımızı berbat ediyor. Mevcuda razı olmuyoruz, hep daha fazlasını istiyoruz; fazlasını bulamayınca da üzülüyoruz. Flörtle başlamış bir evlilik, haramla başlamış olur. Kediler evlenirken nikâh düşünmez. Nikâh düşünmeden beraber olanlar, kedi gibi olur. Gençler çok dikkatli olmalıdır. Bu konularda ifrat ve tefrite gidiliyor. Bir tarafta evlenecek kişiler birbirlerine hiç gösterilmiyor; diğer tarafta flört ediyorlar. İkisi de yanlıştır.
Nişanlılık ne demektir? Ne kadar gereklidir?
İnsanlar birbirlerini tanımak için evlenmeden önce "nişanlanıyorlar". Nişan, evlilik demek değildir. Bu nedenle İslami kurallar çerçevesinde görüşmeler olabilir. Evlenmek isteyen taraflar muhakkak görüşmeli. Fakat bu görüşmelerde üçüncü bir şahıs da bulunmalı. Sık sık ve uzun görüşmeler sakıncalıdır. Nişanlılık, tehlikeli bir süreçtir. Her an patlayabilir. Bir arkadaşımı nişanlamıştık. Nişanlandığı kızla alışverişe çıkmışlar. Bir ara kızın ağzından kaba bir ifade çıkmış. Arkadaş benim yanıma gelip, "Ağabey bu iş burda bitti! Ben o kızdan ayrılıyorum!" dedi. Kız, ağladı yalvardı fakat arkadaş bitirdi meseleyi. Bu gibi misallerin sayısı çoktur. Evliliği zorlaştırmak da İslam'a aykırıdır zaten. Evlenmeye hazır olan, bir an önce kıydırmalıdır nikahı.
Nişanlıyken dini nikah kıydırmak doğru mudur?
Şimdilerde nişanlananlar, resmi nikahtan önce dinî nikâh yaptırıyor. Bana gelip, "Hocam biz nişanlıyız. Birkaç ay sonra evleneceğiz. Dinî nikâhımızı şimdiden kıydıralım mı?" diye soranlara cevabım "Hayır!" Çünkü bu devirde resmî nikâh olmaksızın evlenmek bir nevi hileli iş yapmak demektir. Kadını oyuncak etmek demektir. Resmî nikâh olmazsa, hukuk da olmaz. Kadın bir hak iddia edemez. Resmi nikah kanunlara uygun olduğundan, çiftler kanunlardan istifade ederler. Bu nikâh yoksa, kanunlardan istifade etme de yoktur. Bu durumda en fazla kadın mağdur olur. Dînî nikâh, nişanlıları şımartıyor.
Kadından çalışıp para kazanması beklenmeli mi?
Hayat, rolleri dağıtmış. Allah iş bölümü yapmış. Erkek doğum yapamadığı gibi, kadından da çalışıp para kazanması beklenemez. Evini geçindiremeyecek erkek, evlenmese daha iyi. Çünkü sonuçları kötü olur. Kadın hem evde hem işte çalışacak. Olur mu böyle şey. Kadının huyu ne kadar iyi olursa olsun, aşırı yorgunluk insanı isyana götürür. İslamiyet diyor ki, tutumlu olun. Geliriniz giderinize denk olsun. Böyle yaparsanız kadınlar çalışmak zorunda kalmaz. İsrafa dağ dayanmaz. İsraf yüzünden gelir, gideri karşılamıyor. Bu şartlar içinde çalışan kadın, huzurlu değil huzursuzdur. Kadın çalışacaksa, onları daha iyi şartlarda nasıl çalıştırabiliriz? Bunu düşünmek lazım.
Evdeki kuralları erkek mi koymalı?
Otorite Allah'a aittir. Eşler İslam'a uyarsa problem kalmaz. Eşler arasında uzlaşma sun'i şekilde zor olur. Çünkü insanlar zevk ve menfaatine tabidir. Eşler İslam'a uyarsa aile bir millet, o milletin her ferdi İslam'a uyunca huzur bulur. Evlendiğimizde eşime dedim ki; "Ben sana, sen de bana tabi olmayacaksın, ikimiz de İslam'a tabi olacağız." Bu sözün açıklamasını istedi. Dedim ki; "İkimiz de sigara içmeyeceğiz, içki kumar vb. ikimizde de olmayacak. İkimiz de İslam'a uyacağız." Uymazsak ne olacak? Evvela maddi ve manevi cezalarını çekeriz. Sonra üstün olan haram işlemeyendir. Haram işlemeyen aile üyesi ağırlığını ortaya koyar. Böyle başladık, elli senedir evliyiz. Eşleri birbirine beğendiren İslamiyet'tir. İslam'a uyan diğerine güven verir. İslam'a uyan kötülük yapmaz, gücü yettiği kadar da iyilik yapar. Bu formül, insanları birbirine sevdirir.
"Ben kiminle terbiye oluyorum?"
Herkes sorsun bu soruyu kendine. Kocanla mı, karınla mı, televizyonla mı, yaşadığın zamanla mı, Allah'la mı, sünnetle mi?
Geçimsizliği nasıl çözeriz?
Geçimsizlik sabırla, özür dilemekle, tebessümle ve hediyeyle çözülür. Bir de şöyle düşünülecek, "Eşim benim hangi davranışlarıma kızıyor?" Sonra da dikkat edecek o hallerine, düzeltmeye uğraşacak. Kavga demek, bagajın iplerinin kopması demektir. İpler tamamen koptu mu, bagaj dağılır. .
Yaşanmış hayatlar var. İslam'ı yaşayanlar var. Nasıl ki fakir olan bir aile para kazanacağı bir yere göçünce durumları düzelirse, huzursuz bir aile kendi hayatlarını bırakıp İslami hayata dönerse onlar da huzur bulur. Ailedeki anlaşma, barışma, aile hayatının devam etmesi İslami prensiplerle olabilir. İnsanlar bilerek veya bilmeyerek İslam'a uymak zorundadır. İslamiyet asırlar boyunca milyonlarca insana hitap etmiş, İslam'a uyanlar üstün olmuş, uymayanlar perişan olmuştur. Aile hayatında en tehlikeli şey erkeğin ailesini kendisi gibi olmaya zorlamasıdır. Çünkü o erkeğin noksanlıkları, sevimsiz tarafları olabilir. Özellikle çocuklar anne ve babasını beğenmeyebilir. Fakat "Hepimiz Allah'a itaat edeceğiz." dendi mi o küçük yavruların gözleri açılıyor. Allah'ı anlamaya çalışıyorlar. Allah kelimesinde bir sır vardır. Bazı kimseler bir günde binlerce defa Allah derler. Allah kelimesi hürmet görür, saygı görür, insana tesir eder. Aile üyeleri manen Allah'ın hakimiyetine girerse işler düzelir. Kim üstündür? Allah'a itaat eden üstündür. Kadın erkeğin sırtında ceket gibi değildir. Kadın erkeğin cildidir, derisidir. Boşanan insanın derisi soyulmuştur. O acıya dayanmak çok zordur. Boşanan arkadaşlarımın bütününün dengesi bozuldu. Gençlik yıllarımızda eşimiz gönlümüze göredir. Yaşlandıkça eşler birbirine arkadaş olurlar. Hayat öyle bir denizdir ki her dalgasında bir sürü insan çırpınıyor. Eşler birbirinin can simididir. Boşanan eş, denizde can simidinden uzaklaşmıştır, kendi başına yüzebilirse yüzsün. Aile müessesesi kutsaldır, eşler birbirlerine Allah'ın kendisine verdiği emanet nazarıyla bakmalıdır. O zaman aile ortamı huzur ortamı olur.
Hekimoğlu İsmail - Zaman
Mutlu evliliğe geçmek diye bir şey yoktur. Çünkü mutlu evlilik, bir yere konulmuş bir çanta değildir ki, onu gidip bulunduğu yerden alalım!..
Mutlu evlilik bizim hayat anlayışımızla alakalı. Öyle insan vardır ki, sarayda oturur içi kan ağlar; öyle insan da vardır ki, gecekonduda oturur, içi huzur doludur.
Şunu iyi bilmek gerekir ki, mutluluk, huzur bizim dışımızda değil içimizdedir. Aslında hayat güzel de, bizim yorumlarımız hayatımızı berbat ediyor. Mevcuda razı olmuyoruz, hep daha fazlasını istiyoruz; fazlasını bulamayınca da üzülüyoruz. Flörtle başlamış bir evlilik, haramla başlamış olur. Kediler evlenirken nikâh düşünmez. Nikâh düşünmeden beraber olanlar, kedi gibi olur. Gençler çok dikkatli olmalıdır. Bu konularda ifrat ve tefrite gidiliyor. Bir tarafta evlenecek kişiler birbirlerine hiç gösterilmiyor; diğer tarafta flört ediyorlar. İkisi de yanlıştır.
Nişanlılık ne demektir? Ne kadar gereklidir?
İnsanlar birbirlerini tanımak için evlenmeden önce "nişanlanıyorlar". Nişan, evlilik demek değildir. Bu nedenle İslami kurallar çerçevesinde görüşmeler olabilir. Evlenmek isteyen taraflar muhakkak görüşmeli. Fakat bu görüşmelerde üçüncü bir şahıs da bulunmalı. Sık sık ve uzun görüşmeler sakıncalıdır. Nişanlılık, tehlikeli bir süreçtir. Her an patlayabilir. Bir arkadaşımı nişanlamıştık. Nişanlandığı kızla alışverişe çıkmışlar. Bir ara kızın ağzından kaba bir ifade çıkmış. Arkadaş benim yanıma gelip, "Ağabey bu iş burda bitti! Ben o kızdan ayrılıyorum!" dedi. Kız, ağladı yalvardı fakat arkadaş bitirdi meseleyi. Bu gibi misallerin sayısı çoktur. Evliliği zorlaştırmak da İslam'a aykırıdır zaten. Evlenmeye hazır olan, bir an önce kıydırmalıdır nikahı.
Nişanlıyken dini nikah kıydırmak doğru mudur?
Şimdilerde nişanlananlar, resmi nikahtan önce dinî nikâh yaptırıyor. Bana gelip, "Hocam biz nişanlıyız. Birkaç ay sonra evleneceğiz. Dinî nikâhımızı şimdiden kıydıralım mı?" diye soranlara cevabım "Hayır!" Çünkü bu devirde resmî nikâh olmaksızın evlenmek bir nevi hileli iş yapmak demektir. Kadını oyuncak etmek demektir. Resmî nikâh olmazsa, hukuk da olmaz. Kadın bir hak iddia edemez. Resmi nikah kanunlara uygun olduğundan, çiftler kanunlardan istifade ederler. Bu nikâh yoksa, kanunlardan istifade etme de yoktur. Bu durumda en fazla kadın mağdur olur. Dînî nikâh, nişanlıları şımartıyor.
Kadından çalışıp para kazanması beklenmeli mi?
Hayat, rolleri dağıtmış. Allah iş bölümü yapmış. Erkek doğum yapamadığı gibi, kadından da çalışıp para kazanması beklenemez. Evini geçindiremeyecek erkek, evlenmese daha iyi. Çünkü sonuçları kötü olur. Kadın hem evde hem işte çalışacak. Olur mu böyle şey. Kadının huyu ne kadar iyi olursa olsun, aşırı yorgunluk insanı isyana götürür. İslamiyet diyor ki, tutumlu olun. Geliriniz giderinize denk olsun. Böyle yaparsanız kadınlar çalışmak zorunda kalmaz. İsrafa dağ dayanmaz. İsraf yüzünden gelir, gideri karşılamıyor. Bu şartlar içinde çalışan kadın, huzurlu değil huzursuzdur. Kadın çalışacaksa, onları daha iyi şartlarda nasıl çalıştırabiliriz? Bunu düşünmek lazım.
Evdeki kuralları erkek mi koymalı?
Otorite Allah'a aittir. Eşler İslam'a uyarsa problem kalmaz. Eşler arasında uzlaşma sun'i şekilde zor olur. Çünkü insanlar zevk ve menfaatine tabidir. Eşler İslam'a uyarsa aile bir millet, o milletin her ferdi İslam'a uyunca huzur bulur. Evlendiğimizde eşime dedim ki; "Ben sana, sen de bana tabi olmayacaksın, ikimiz de İslam'a tabi olacağız." Bu sözün açıklamasını istedi. Dedim ki; "İkimiz de sigara içmeyeceğiz, içki kumar vb. ikimizde de olmayacak. İkimiz de İslam'a uyacağız." Uymazsak ne olacak? Evvela maddi ve manevi cezalarını çekeriz. Sonra üstün olan haram işlemeyendir. Haram işlemeyen aile üyesi ağırlığını ortaya koyar. Böyle başladık, elli senedir evliyiz. Eşleri birbirine beğendiren İslamiyet'tir. İslam'a uyan diğerine güven verir. İslam'a uyan kötülük yapmaz, gücü yettiği kadar da iyilik yapar. Bu formül, insanları birbirine sevdirir.
"Ben kiminle terbiye oluyorum?"
Herkes sorsun bu soruyu kendine. Kocanla mı, karınla mı, televizyonla mı, yaşadığın zamanla mı, Allah'la mı, sünnetle mi?
Geçimsizliği nasıl çözeriz?
Geçimsizlik sabırla, özür dilemekle, tebessümle ve hediyeyle çözülür. Bir de şöyle düşünülecek, "Eşim benim hangi davranışlarıma kızıyor?" Sonra da dikkat edecek o hallerine, düzeltmeye uğraşacak. Kavga demek, bagajın iplerinin kopması demektir. İpler tamamen koptu mu, bagaj dağılır. .
Yaşanmış hayatlar var. İslam'ı yaşayanlar var. Nasıl ki fakir olan bir aile para kazanacağı bir yere göçünce durumları düzelirse, huzursuz bir aile kendi hayatlarını bırakıp İslami hayata dönerse onlar da huzur bulur. Ailedeki anlaşma, barışma, aile hayatının devam etmesi İslami prensiplerle olabilir. İnsanlar bilerek veya bilmeyerek İslam'a uymak zorundadır. İslamiyet asırlar boyunca milyonlarca insana hitap etmiş, İslam'a uyanlar üstün olmuş, uymayanlar perişan olmuştur. Aile hayatında en tehlikeli şey erkeğin ailesini kendisi gibi olmaya zorlamasıdır. Çünkü o erkeğin noksanlıkları, sevimsiz tarafları olabilir. Özellikle çocuklar anne ve babasını beğenmeyebilir. Fakat "Hepimiz Allah'a itaat edeceğiz." dendi mi o küçük yavruların gözleri açılıyor. Allah'ı anlamaya çalışıyorlar. Allah kelimesinde bir sır vardır. Bazı kimseler bir günde binlerce defa Allah derler. Allah kelimesi hürmet görür, saygı görür, insana tesir eder. Aile üyeleri manen Allah'ın hakimiyetine girerse işler düzelir. Kim üstündür? Allah'a itaat eden üstündür. Kadın erkeğin sırtında ceket gibi değildir. Kadın erkeğin cildidir, derisidir. Boşanan insanın derisi soyulmuştur. O acıya dayanmak çok zordur. Boşanan arkadaşlarımın bütününün dengesi bozuldu. Gençlik yıllarımızda eşimiz gönlümüze göredir. Yaşlandıkça eşler birbirine arkadaş olurlar. Hayat öyle bir denizdir ki her dalgasında bir sürü insan çırpınıyor. Eşler birbirinin can simididir. Boşanan eş, denizde can simidinden uzaklaşmıştır, kendi başına yüzebilirse yüzsün. Aile müessesesi kutsaldır, eşler birbirlerine Allah'ın kendisine verdiği emanet nazarıyla bakmalıdır. O zaman aile ortamı huzur ortamı olur.
Hekimoğlu İsmail - Zaman