Ben İnsanları denedim, onları tecrübe ile tanıdım.
Bağlandıkları sebepleri inceledim,
Gördüm ki akrabalık yakınlaştırıcı değil,
Fakat Sevgi en yakın akrabalık.. Hazreti İmam Zeyd
Eğer gerçekten ince düşünürsek Hz. İmam'a ait olduğu düşünülen şiirde geçen bu mısraların çok derin anlamları olduğunu görürüz. “Gördüm ki akrabalık yakınlaştırıcı değil / Sevgi en yakın akrabalıktır.” birçok insan en yakını olarak anneleri görür. Fakat bir düşünsek annelerimizin bizi yaratmaya ve kesin/şüphesiz bir şekilde esirgemeye gücü var mı ki ? Bizi yaratan Rabbimiz bize sayısız nimetler verdi. Şu topraktan bin bir çeşit meyve rızık fışkırıyor, bizde onlarla besleniyoruz. Gökten su indirip bizi ferahlatan O'dur. Bulanık suya hayat veren ve bizi yaratan da odur. Yüce Allah (c.c.) bize bu hayatı hediye etti. Hem düşünsek O bizleri koruyor. Yani açıkça Yüce Allah (c.c.) bize annelerimizden ve babalarımızdan daha yakındır. En yakınımız O dur. Halbuki biz zihnimizde O'nu bulutların ötesine uzaklara, yüksek uzak bir yerlere aitliyoruz. En yakınımıza ve tek yegane sevgi kaynağına bunu yapıyoruz. Halbuki Ayet-el Kürsi de açıkça diyor. Onun kürsüsü tüm yerler ve göklerdir diyor. Yani her şey.
Yüce Allah (c.c.)'ın en yakınımız olduğu biraz düşününce açıkça ortaya çıkıyor. Sevgi kaynağı olduğunun ispatı da Allah teala'nın yarattıklarına karşı tutumu. Düşünün yeryüzünde 7-8 milyar insan yaşamakta. Hepsinin özgür iradesi ve seçme hürriyeti var. Bu insanlar özgür iradesi nefsi istekleri ile birlikte birbirine temas ediyor. Nefsler Birbiriyle çarpışıyor. Ya da birleşerek gruplaşmalar da bulunuyor sonuçta kitlesel/topluluk olarak da özgür iradeleri birbirleri ile çarpışıyor. Bireyden kitleye kadar hür iradeler birbiri ile temas ediyor. Yeryüzünde bireylerin ve kitlelerin elde ettikleri sonuç Vaad'a veya Vaid'e bu şekilde dönüşüyor. Bunun yanında hayvanların dahi seçme hürriyetleri oluyor. Yüce Allah Sabır ve Halim dir. Yüce Allah kendine Rahmeti yazmıştır eğer böyle olmasaydı hesabımızı hemen görür. Gözümüzü kırpsak bile yok olurduk. Hepimizi başlangıçta yok ederdi. O sonsuz merhamet sahibi ve çok bağışlayıcıdır.
Bizler Yüce Allah (c.c.)'a aidiz. Bize bu hayatı hediye eden bizleri doyuran ve bizlere merhamet eden bizleri koruyan en Yakınımız odur. Sevgi kaynağı da odur.
Allah subhanehu teala İnsanlara özgür irade vermiştir fakat onların Küfür eyleminde bulunmasına razı olmaz. O Yüceler Yücesinin yasakladığı bir şeye meyil göstermek de doğru değildir. Onun rızası olmayan bir işe yönelmek insanı dünyada ve sonuc olan ahirette felakete götürür.
Ben mesela annemi kırmaktan çok korkarım ve üzülürüm. Peki düşününce bizlere annelerimizden, babalarımızdan daha yakın olduğu açıkça ortaya çıkan Yüce Allah (c.c.)'ın emirlerini dinlemeyip hakkım olmayana / Harama baksam aldanmış ve ziyanda olmuş olmazmıyım ? Halbuki o faniye duyduğun sevgi bir Yansıma Sevgidir. Yüce Allah'ın Sevgisinden yansımıştır. O faniye yok olup gidecek, sende yok olup gideceksin. Geriye hiç kimseden bir iz bile kalmayacak :S Belki Atomlar dahi parçalanacak ta planklara kadar bölünecek :S Sadece Yüce Allah ve onun sevgisi kalacak ki Allah en doğrusunu bilir o Sevgi birde Ahrette Rahiym sıfatıyla örtüşüyor. Rahim hemde Anne/Kadınları ifade eden bir sıfat ki Anne çocuğunun üzerine nasıl titriyor. Onu yediriyor, ona bakıyor ona karşı şefkat duyuyor. Bu Rahiym sıfatının Ahrette Allah tealanın Mü'minlere bakışıyla ilgili olmadığını neden düşünmeyelim ? Peki Allah (.c.c) onlara bakacak derken görmeyi değilde bunu kastediyor olmasın ? Benim zavallı gözlerim Yüce Rabbi nasıl görsün :S
İnsanın aklına şu soru gelebilir. Madem Yüce Allah (cc.) Sevginin kaynağıdır. Cehennem neden var ? İşte oda Adalet ilkesinin gereğidir. Adalet ilkesi de bahşedilen özgür iradenin sonucudur. Çünkü Yüce Allah Adl dır, Hakem dir, Hakim dir, Muksıt tır.
Üstad'ın dediği gibi harama giden sevgi hem Sevginin asıl sahibinin rızasını kazanmaz hemde işin sonunu Ahrete bile bırakmadan felakete götürebilir. (…..hastahanelerden ve hapishanelerden ve meyhanelerden ve kabristandan sor.)
Ancak Üstad'ın bahsettiği Sevgi Harama yönelen Allah (c.c.)'in rızasının olamayacağı sevgidir. Bu yüzden değil mi Hz. Davut'un imtihanında, Hz. Yusuf'un ve Zeliha'nın imtihanında gösterilir ki onlar yansıma Sevgiyi bırakıp ilahi Sevgiye yönelmişler, bu şekilde kurtuluşa ermişlerdir.
Madem ki sevgi kaynağı en yakınımız olan Yüce Allah (c.c.) a aittir. Hakkın olana yönelen Hakiki Sevgi en güzel bir şeydir. Çünkü Yüce Allah (c.c.) sonsuz övgüye layık olandır ve en güzel sıfatlarda onundur. Bu demektir ki gerçek sevgi büyük bir Nimettir.
Hz. İmam Zeyd de Gerçek Sevgiye yönelmemiş olsa bunu mısraların da yazarmıy dı ? 300 küsür kişi ile binlerin önüne çıkıp ölüme meydan okurmuydu ? Günlerce savaşıp başını bu uğurda verirmiydi. ?
Hz. Abbas'ın kalbi Sevgiyle dolu olmasa ailesine su getirme isteğiyle atını Fırat'a sürüp ölüme yürürmüydü ?
Madem ki Yüce Allah bizim en yakınımızdır. Ezber olmadan, Sayı olmadan, Şartsız, Yalın bir halde Gizlice tenha bir yerde onla kalbimiz aracılığıyla konuşsak. Sadece Kalbimiz ile ondan özür dilesek bizi duyar. Pir Ömer Halveti hz. de öyle yapmamışmıdır. ? Kuşlar ve Yabani hayvanlar dahi o sevgiden istifade etmek için etrafına toplaşmamışmıdır ? Mevlana Hz. o sevgiyi hissederek kollarını açarak dönmemişmidir. ?
Kimileri diyor Zeydiler Tasavvufu toptan ret eder. Ben ise benzediği yönleri olduğuna inanıyorum. Araştırdıklarımdan anladığım kadarıyla -bize göre- Aşk böyle olmalı. Doğrusu Tasavvuf ile ilgili pek de derin bir bilgim yok fakat anladığım kadarıyla doğru yolda ki -Aşk diye adlandırdığınız- Sevgi büyük bir nimettir. Haram yoldan döndüren Sabır da -Aynı zamanda Yüce Allah'ın da sıfatıdır.- insanı aynı yere, Sevgiye götürür. İşte Hz. Zeyd bu sonuca Akıl ederek, Tecrübe ile, inceleyerek ulaşmıştır.
Sayın safer32 kardeş. Daha önce size hitaben yazdım mı ben hatırlayamadım :003: kusura bakmazsınız İnşaallah.
Saygılar..