Atalarımızın anavatanı Orta Asya steplerindeyiz. Cengiz Han'ın, Göktürklerin izlerinin, Orhun Yazıtlarının yer aldığı Moğolistan, hâlâ komunizmin etkilerini yaşıyor. Başkent Ulan Batur "Kızıl Kahraman" anlamına geliyor.
Başkentin ortasında tüten iki büyük fabrika bacası ise hâlâ "kızıl bayrak gibi" dalgalanıyor. Şehirdeki merkezi ısıtmayı bu iki "kalorifer fabrikası" sağlıyor. Trafik ışıklarının neredeyse hiç yok denilecek kadar az olduğu Ulan Batur'da, "göçebe hayatının izleri" sürüyor. Son 15-20 yıldaki yoğun şehirleşmeye rağmen, nüfusun hâlâ üçte biri kırsal alanda çadırlarda yaşıyor. Ulan Batur'da yayalar, araçlara "dur" işareti çekiyor.
Ülkede "taksi sistemi" yok. Tüm özel araçlar ücretiyle yolcu taşıyor. Tüm vatandaşların "ikinci iş olarak birbirlerine taksi şoförlüğü" yapması, herhalde hiçbir ülkede görülmeyecek bir durum. Moğolistan'da komunizm sonrası "misyonerlik faaliyetleri" hız kazanmış. Koreliler, Japonlar, Amerikalılar, halkın yüzde 80'inin ateist, geri kalanının da Şaman, Budist olduğu Moğolistan'a okullar açmışlar.
Okul açmak için ilk gelenler Türkler olmuş. Türkiye'de "yurtdışındaki Fethullah Gülen okulları" olarak bilinen okullardan biri de 1994'te Ulan Batur'da açılmış. Daha sonra bu okulu başka şehirlerdeki başka okullar takip etmiş. Şimdilerde değişik yabancı okullar var ama, ilk gelenler Türkler olduğu Moğolların gözünde için yerleri apayrı! Yaklaşık 2000 mezun veren Türk okullarından çıkan Moğol gençler, önemli makamlara gelmeye başlamış. Ulan Batur'un Vali Yardımcısı ve parlamentodaki en genç milletvekili, Türk okulunun bugünlerde iftihar ettiği mezunları...
Türk okullarının her biri, ekonomik desteği, Türkiye'nin bir bölgesindeki esnaftan alıyor. Ulan Batur'daki okulu, Ankara Keçiören destekliyor. Okul, Türkiye'den kapalı spor salonu istemiş. Keçiören'li esnaf temsilcileri ben Ulan Batur'dayken ihtiyacı tespit için gelmişlerdi. Gördüklerini dönüp anlatacaklar ve para toplanacak. Türk Okulu çok düşük ücretle öğrenci alıyor. Burslu öğrencisi çok fazla. Türk öğretmenler köy köy gezip, sınavla zeki öğrencileri tespit ediyor ve bursla okula alıyor. Bu yaklaşım çok önemli!
Çünkü gelecekte bu ülkeyi yönetecekler, zengin ailelerin parayı basıp Amerikan okullarında okuttuğu çocuklar arasından değil, Türk okullarında okuyan en zeki öğrenciler arasından çıkacak. Şimdiden oluşan müthiş Türkiye sempatisi daha da artacak. Türk okulları hiçbir şekilde "Müslümanlık propagandası" yapmıyor. Eğer bir propaganda söz konusuysa, buna "insanlık propagandası" diyebiliriz. Zaten okullarda din dersi yasak... Ulan Batur'daki Budist tapınağını ziyaret ederken, karşımıza Türk Okulu'nun kız öğrencisi çıkıyor. Şirin Türkçesiyle yardımcı olmaya çalışıyor, duygulanmamak elde değil.
"Budist misin" diye sorduğumda, "Ateistim" yanıtını veriyor. Zaten bütün öğrenciler geleneksel olarak ateist kültürden geliyor. Düşünsenize, Türkiye'de her zaman tartışmaların odağında olan Fethullah Gülen'in fikir babası olduğu Türk okullarının Moğolistan ayağında, yüzlerce, binlerce "ateist" öğrenci, üstelik de hiçbir dini telkin olmaksızın yetiştiriliyor. Halen 1000 kadar Moğol öğrenci Türkiye'de öğrenim görüyor. Budist tapınağında rastladığımız Türk Okulu öğrencisinin hedefi de, İstanbul'da Uluslararası İlişkiler okumak.
Türk okullarının "sıfır dini eğitim" vermelerine rağmen, hiç kimsenin karşı çıkamayacağı bir "maneviyat aşılaması" yaptığından söz edebiliriz. Maneviyatın pek önemli olmadığı, evliliğin ve aile mefhumunun pek kutsal sayılmadığı ülkede, inanmayacaksınız ama neredeyse tüm Moğollar evlenmeden birlikte oluyor, çocuk yapıyor, sonunda bu hayatlarından memnun kalırlarsa evleniyorlar. Boşanma oranı da hayli yüksek. Aile bağlarının Batılı normlara göre çok zayıf olduğu bir ülke olduğu için, Türk okulundaki öğrencilerin çoğunun velilerinin boşanmış olduğunu da ekleyelim.
Zaten Moğol velilerin Türk okullarını tercih etmesinin bir nedeni de, ergenlik sonrasında ailelerinden hemen kopan çocukların, daha kontrol altında ve "anne-babaya-büyüklere saygı" gibi manevi değerleri öğrenerek yetişmeleri. Tabii böyle bir eğitim anlayışı çerçevesinde, eğitimlerinde başarılı olmaları, hepsinin geleceklerini garanti altına almaları. Ulan Batur'daki Türk okulunu gezdikten sonra, 15 yıldır okuyup, duyduklarımla edindiğim izlenimim pekişti: "Türkiye'de Fethullah Gülen aleyhinde olanlar bile söz yurtdışındaki Türk okullarına gelince övmekten başka bir çare göremiyorlar."
Başkentin ortasında tüten iki büyük fabrika bacası ise hâlâ "kızıl bayrak gibi" dalgalanıyor. Şehirdeki merkezi ısıtmayı bu iki "kalorifer fabrikası" sağlıyor. Trafik ışıklarının neredeyse hiç yok denilecek kadar az olduğu Ulan Batur'da, "göçebe hayatının izleri" sürüyor. Son 15-20 yıldaki yoğun şehirleşmeye rağmen, nüfusun hâlâ üçte biri kırsal alanda çadırlarda yaşıyor. Ulan Batur'da yayalar, araçlara "dur" işareti çekiyor.
Ülkede "taksi sistemi" yok. Tüm özel araçlar ücretiyle yolcu taşıyor. Tüm vatandaşların "ikinci iş olarak birbirlerine taksi şoförlüğü" yapması, herhalde hiçbir ülkede görülmeyecek bir durum. Moğolistan'da komunizm sonrası "misyonerlik faaliyetleri" hız kazanmış. Koreliler, Japonlar, Amerikalılar, halkın yüzde 80'inin ateist, geri kalanının da Şaman, Budist olduğu Moğolistan'a okullar açmışlar.
Okul açmak için ilk gelenler Türkler olmuş. Türkiye'de "yurtdışındaki Fethullah Gülen okulları" olarak bilinen okullardan biri de 1994'te Ulan Batur'da açılmış. Daha sonra bu okulu başka şehirlerdeki başka okullar takip etmiş. Şimdilerde değişik yabancı okullar var ama, ilk gelenler Türkler olduğu Moğolların gözünde için yerleri apayrı! Yaklaşık 2000 mezun veren Türk okullarından çıkan Moğol gençler, önemli makamlara gelmeye başlamış. Ulan Batur'un Vali Yardımcısı ve parlamentodaki en genç milletvekili, Türk okulunun bugünlerde iftihar ettiği mezunları...
Türk okullarının her biri, ekonomik desteği, Türkiye'nin bir bölgesindeki esnaftan alıyor. Ulan Batur'daki okulu, Ankara Keçiören destekliyor. Okul, Türkiye'den kapalı spor salonu istemiş. Keçiören'li esnaf temsilcileri ben Ulan Batur'dayken ihtiyacı tespit için gelmişlerdi. Gördüklerini dönüp anlatacaklar ve para toplanacak. Türk Okulu çok düşük ücretle öğrenci alıyor. Burslu öğrencisi çok fazla. Türk öğretmenler köy köy gezip, sınavla zeki öğrencileri tespit ediyor ve bursla okula alıyor. Bu yaklaşım çok önemli!
Çünkü gelecekte bu ülkeyi yönetecekler, zengin ailelerin parayı basıp Amerikan okullarında okuttuğu çocuklar arasından değil, Türk okullarında okuyan en zeki öğrenciler arasından çıkacak. Şimdiden oluşan müthiş Türkiye sempatisi daha da artacak. Türk okulları hiçbir şekilde "Müslümanlık propagandası" yapmıyor. Eğer bir propaganda söz konusuysa, buna "insanlık propagandası" diyebiliriz. Zaten okullarda din dersi yasak... Ulan Batur'daki Budist tapınağını ziyaret ederken, karşımıza Türk Okulu'nun kız öğrencisi çıkıyor. Şirin Türkçesiyle yardımcı olmaya çalışıyor, duygulanmamak elde değil.
"Budist misin" diye sorduğumda, "Ateistim" yanıtını veriyor. Zaten bütün öğrenciler geleneksel olarak ateist kültürden geliyor. Düşünsenize, Türkiye'de her zaman tartışmaların odağında olan Fethullah Gülen'in fikir babası olduğu Türk okullarının Moğolistan ayağında, yüzlerce, binlerce "ateist" öğrenci, üstelik de hiçbir dini telkin olmaksızın yetiştiriliyor. Halen 1000 kadar Moğol öğrenci Türkiye'de öğrenim görüyor. Budist tapınağında rastladığımız Türk Okulu öğrencisinin hedefi de, İstanbul'da Uluslararası İlişkiler okumak.
Türk okullarının "sıfır dini eğitim" vermelerine rağmen, hiç kimsenin karşı çıkamayacağı bir "maneviyat aşılaması" yaptığından söz edebiliriz. Maneviyatın pek önemli olmadığı, evliliğin ve aile mefhumunun pek kutsal sayılmadığı ülkede, inanmayacaksınız ama neredeyse tüm Moğollar evlenmeden birlikte oluyor, çocuk yapıyor, sonunda bu hayatlarından memnun kalırlarsa evleniyorlar. Boşanma oranı da hayli yüksek. Aile bağlarının Batılı normlara göre çok zayıf olduğu bir ülke olduğu için, Türk okulundaki öğrencilerin çoğunun velilerinin boşanmış olduğunu da ekleyelim.
Zaten Moğol velilerin Türk okullarını tercih etmesinin bir nedeni de, ergenlik sonrasında ailelerinden hemen kopan çocukların, daha kontrol altında ve "anne-babaya-büyüklere saygı" gibi manevi değerleri öğrenerek yetişmeleri. Tabii böyle bir eğitim anlayışı çerçevesinde, eğitimlerinde başarılı olmaları, hepsinin geleceklerini garanti altına almaları. Ulan Batur'daki Türk okulunu gezdikten sonra, 15 yıldır okuyup, duyduklarımla edindiğim izlenimim pekişti: "Türkiye'de Fethullah Gülen aleyhinde olanlar bile söz yurtdışındaki Türk okullarına gelince övmekten başka bir çare göremiyorlar."