Konuya cevap cer

Atmosfer dahi Senin birliğine şehadet eder

             28 Ekim 2011 / 00:01

             Günün Risale-i Nur dersi

        

                                      Bismillahirrahmanirrahim

    Ey Vâcibü’l-Vücûd, ey Vâhid-i Ehad,

     Bu harika yıldızlar, bu acîp güneşler, aylar, Senin mülkünde, Senin  semâvâtında, Senin emrinle ve kuvvetin ve kudretinle ve Senin idare ve  tedbirinle teshir ve tanzim ve tavzif edilmişlerdir. Bütün o ecram-ı  ulviye, kendilerini yaratan ve döndüren ve idare eden birtek Halıka  tesbih ederler, tekbir ederler, lisan-ı hal ile Sübhânallah, Allahu  Ekber derler. Ben dahi onların bütün tesbihatıyla Seni takdis ederim.

    Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyasından ihtifa etmiş olan Kadîr-i Zülcelâl, ey Kâdir-i Mutlak,

     Kur’ân-ı Hakîmin dersiyle ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın  tâlimiyle anladım: Nasıl ki gökler, yıldızlar Senin mevcudiyetine ve  vahdetine şehadet ederler. Öyle de, cevv-i semâ, bulutlarıyla ve  şimşekleri ve ra’dları ve rüzgârlarıyla ve yağmurlarıyla, Senin vücub-u  vücuduna ve vahdetine şehadet ederler.

    Evet, câmid, şuursuz  bulut, âb-ı hayat olan yağmuru, muhtaç olan zîhayatların imdadına  göndermesi, ancak Senin rahmetin ve hikmetinledir; karışık tesadüf  karışamaz.

    Hem elektriğin en büyüğü bulunan ve fevâid-i  tenviriyesine işaret ederek ondan istifadeye teşvik eden şimşek ise,  senin fezadaki kudretini güzelce tenvir eder.

    Hem yağmurun  gelmesini müjdeleyen ve koca fezayı konuşturan ve tesbihatının  gürültüsüyle gökleri çınlatan ra’dat dahi, lisan-ı kàl ile konuşarak  Seni takdis edip, rububiyetine şehadet eder.

    Hem zîhayatların  yaşamasına en lüzumlu rızkı ve istifadece en kolayı ve nefesleri vermek  ve nüfusları rahatlandırmak gibi çok vazifelerle tavzif edilen rüzgârlar  dahi, cevvi âdeta bir hikmete binaen “Levh-i mahv ve isbat” ve “yazar,  ifade eder sonra bozar tahtası” suretine çevirmekle, Senin faaliyet-i  kudretine işaret ve Senin vücûduna şehadet ettiği gibi, Senin  merhametinle bulutlardan sağıp zîhayatlara gönderilen rahmet dahi,  mevzun, muntazam katreleri kelimeleriyle senin vüs’at-ı rahmetine ve  geniş şefkatine şehadet eder. (Lem'alar, Münâcat)

    Bediüzzaman Said Nursi

    SÖZLÜK:

    acaib : şaşırtıcı, garip şeyler

    acîp : şaşırtıcı, hayranlık verici

    âhiret âlemi : öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat

    Aleyhissalatü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun

    Allahu Ekber : “Allah en büyüktür”

    :

    azamet-i kibriyâ : Allah’ın büyüklüğünün varlıkları kuşatması

    bâki : devamlı, sürekli, ölümsüz

    cevv-i semâ : hava boşluğu, atmosfer

    delâlet : delil olma, işaret etme

    ecrâm-ı ulviye : gökteki büyük cisimler

    efrad : fertler, bireyler

    feza : uzay

    Halık : yaratıcı, herşeyi yaratan Allah

    ihtar : hatırlatma, ikaz

    ihtifa etmek : gizlenmek

    Kadîr-i Mutlak : herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kuvvet sahibi Allah

    Kadîr-i Zülcelâl : kudreti herşeyi kuşatan, sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Allah

    kudret : Allah’ın güç, kuvvet ve iktidarı

    Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân

    lisan-ı hal : hal dili

    mevcudiyet : varlık

    muntazam : düzenli, intizamlı

    mutî : emre uyan, itaatkâr

    nefer : asker, er

    nuranî : nurlu, parlak

    ra’d : gök gürültüsü

    Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)

    sâir : diğer, başka

    saltanat-ı Ulûhiyet : Cenâb-ı Hakkın ilâhlık saltanatı, egemenliği

    sefine : gemi

    semâvât : gökler

    seyyare : gezegen

    Sübhânallah : “Allah her türlü eksiklikten sonsuz derecede yücedir”

    şaşaa : gösteriş, parlaklık

    şehadet : şahidlik, tanıklık

    şiddet-i zuhur : çok kuvvetli şekilde görünme

    takdis etmek : Allah’ın her türlü eksiklik ve çirkinlikten yüce olduğunu ilân etmek

    talim : öğretme, eğitme

    tanzim : düzenleme, düzene koyma

    tavzif etmek : vazifelendirmek

    tecessüm etmek : cisimleşmek

    tedbir : idare etme, çekip çevirme

    tekbir etmek : Allah’ın büyüklüğünü dile getirmek

    tesbih : Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına layık ifadelerle anma

    tesbihat : Allah’ı noksan sıfatlardan yüce tutan sözler

    teshir : emir altında tutma

    Vâcibü’l-Vücud : varlığı mutlaka zorunlu olan ve yokluğu asla düşünülemeyen Allah

    vahdet : Allah’ın birliği

    Vâhid-i Ehad : birliği herşeyi kaplayan ve herbir şeyde görülen Allah

    vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu olması

    zâhir : açık, âşikar

    zemin : yer

    âb-ı hayat : hayat suyu

    azamet : büyüklük, yücelik

    berk : şimşek

    binaen : dayanarak

    câmid : cansız, katı

    cevv : hava, gök boşluğu

    faaliyet-i kudret : Allah’ın sonsuz kudretiyle ortaya çıkan fiiller, işler

    fevâid-i tenvir : aydınlatmanın, nurlandırmanın faydaları

    Feyyâz-ı Müteâ : Hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmadan çok bereket ve bolluk veren Allah

    feza : uzay

    haysiyet : itibar, özellik

    heyet-i mecmua : genel yapı, bütün

    hikmet : fayda, gaye

    imdad : yardım

    istifade : yararlanma

    katre : damla

    keyfiyet : durum, nitelik, özellik

    kudret : Allah’ın güç, kuvvet ve iktidarı

    Levh-i Mahv, İsbat : bir şeyin yıkılıp tekrar kuruluşunu gösteren manevî levha, yaz boz tahtası

    lisân-ı kal : sözlü ifade

    mahiyet : temel özellik, nitelik

    mahşer-i acaip : hayret verici şeylerin toplandığı yer

    mevzun : ölçülü

    muhalif : aykırı, zıt

    muntazam : düzenli, intizamlı

    Mutasarrıf-ı Fa’âl : Her zaman zatına has ve lâyık iş yapan, daima  faaliyette bulunan, idâre eden ve tasarrufta bulunan Cenâb-ı Hak

    nüfus : nefisler

    ra’d : gök gürültüsü

    ra’dât : gökgürültüleri

    rahmet : İlâhî şefkat, merhamet

    rububiyet : Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiyesi

    suret : şekil, biçim

    şefkat : acıma, merhamet

    şehadet etmek : şahitlik etmek

    şuur : bilinç, anlayış

    şümûl : kapsamlılık, kuşatıcılık

    takdis etmek : Allah’ın her türlü eksiklik ve çirkinlikten yüce olduğunu ilân etmek

    tasarruf etmek : dilediği gibi kullanmak ve yönetmek

    tavzif etmek : vazifelendirmek

    tenvir etmek : nurlandırmak

    tesbihat : Allah’ı noksan sıfatlardan yüce tutan sözler

    umum : bütün

    vahdet : birlik

    vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu olması

    vücûd : varlık

    vüs’at-ı rahmet : rahmetin genişliği, büyüklüğü

    zemin : yer

    zîhayat : canlı, hayat sahibi


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst