Konuya cevap cer

Başörtüsü ile ilgili herkesin  bir örtünüş hikâyesi ve daha sonrasında yaşadığı müsbet ya da menfî  hadiseler vardır.  Kızım, başını henüz birinci sınıfa giderken örtmüştü.  Yedi-sekiz yaşlarındaydı. Fırfırlı, süslü, güzel ve küçük başörtüleri  vardı. Büyük, küçük herkesin ifadesi ile, başörtüsü çok yakışıyordu ona.  Bazı büyük hanımlar, “Böyle güzel yakışsa biz de örtünürdük” diyorlardı  ama, bu tabiî ki mazeretti. Sanki sadece yakışanlar örtermiş de,  yakışmayanlar o emirden muaf tutulmuş gibi. Bazen de çok küçük olduğunu,  daha sonra da örtse olabileceğini dile getirirlerdi. Bir gün dedim:

“Şu anda başınızı örtmenize engel nedir?”

Dediler ki: “Yaşımız epey geçti, zor geliyor. Belki daha erken olsaydı, nefsimize zor gelmezdi.”

“Bakın, kendiniz îtiraf ettiniz  işte, ben kızıma 15-16 yaşından sonra örtünmesini teklif etsem, belki  zor gelecek, kabul etmekte zorlanacaktı.”

“Doğru!” dediler. Bu arada bir soru daha buldular.

“Peki şu anda sizin zorunuzla değil de, kendi arzusu ile mi örtünüyor acaba, ne dersiniz?” 

Ben de şu hadiseyi anlattım onlara:

“Birgün, bir kaç genç kız  gelmişti, hemen yanımızdaki meslek lisesinden. Başörtüsü hakkında,  ahiret, cennet ve cehennem hakkında çok çok konuştuk onlarla. Sonradan  okul haricinde başlarını örtmeye başlamışlar. Onlar gittikten sonra   kızımla başbaşa kalınca ona sordum. Biraz da örtünmesindeki şuur  derecesini merak etmiştim. Acaba neyi, ne kadar anlıyor du?

“Kızım, sen daha pek küçüksün. İstersen bir-iki sene sonra da örtünebilirsin. Seni zorlamış olmayalım, ne dersin?”

Bir an durakladı. Sonra  gözlerinden inci gibi yaşlar dökülme   ye başladı. “Anne, o kızlara  anlatırken de dedin, ölüm ne vakitte gelecek belli değil. Beni cehenneme  mi lâyık görüyorsun. Ya olur da ben böyle küçük yaşımda ölürsem,  Allah’a ne cevap vereceğim? Ben başımı bir kere örttüm, artık açmam!”

Hanımlar ibretle dinlemişlerdi  ve onlarında gözlerinde yaş vardı. Dedim ki, “Şimdi şu cevap, şuursuz  bir cevap mı? İstemeyerek yaptığına dair ne hissettiniz?”

“Tamam. Zorlamadığınıza dair  kanaat sahibi olduk. Zaten o küçük kız, fırsat buldukça, bahçede  otururken herşeyi bize anlatıyor. Etkilenmiyor değiliz, ama yapamıyoruz  işte. Ne mutlu ona!”

Bir gün kızımı bakkala  yollamıştım. Daha sekiz yaşlarındaydı. Çocukluk bu ya, başörtüsünü evde  unutup gitmiş. Siparişlerini vermiş. Bakkal hazırlarken birden “Bakkal  amca, sen hazırlayadur. Ben başörtümü evde unutmuşum! Gidip örtüp  geleyim.!

“Kızım alacaklarını vereyim de, öyle git. O zaman örtersin.”

“Olmaz! Hemen gidip, almam lâzım. Gecikemem!”

Adamcağız hem gülmüş, hem  düşünmüş. “Peki o halde, ört de gel başörtünü” demiş. Sonradan, bana da  anlatmıştı bu hadiseyi bakkalımız. “Çok hoşuma gitmişti onun şirin hali.  Küçük ama, şuurlu”  demişti.

Yine birgün bakkalda, son derece  açık ve yaşlı bir bayan,   küçücük kızıma çıkışmış: “Bak bana! Niye  örtünüyorsun sen? Cevap ver!” demiş. Dükkân, müşteri dolu… Herkes sıra  bekli- yor. Böyle amansızca soru soran bir kadına, çocuğun ne cevap  vereceğini merak ederek, beklemeye başlamışlar. Kızım hiç bozuntuya  vermeden, soruyu ona iâde ederken, “Siz neden örtünmüyorsunuz ki? Siz  cevap verin, ben de cevap vereceğim!”  Kadıncağız kızarmış. Hiçbir cevap  veremeden, öylece donmuş kalmış. Alacaklarını almadan, çıkıp gitmiş.  Eve gelince sormuştu kızım: “Anne ne o cevap verdi, ne de ben. Ama  bakkaldaki herkes benim başımı okşadı, neden?”

İşte böyle. Çocuk bile olsa,  başörtüsü ile ilgili birçok macerası çıkabiliyor demek. Hatırladıklarım  bu kadar. Elbette daha pek çok vardı. Fakat, bunlar da epey ibretli, ne  dersiniz?


KAYNAK : bizimaile.wordpress.com



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst