Konuya cevap cer

İddia:Allah Resulünün bile böyle bir iddiası olmadığı hâlde, Said Nursî nasıl olur da her soruya cevap verir, üstelik "tereddüt etmeden" ve "mutlak bir isabetle"?...

 

 

İddiaya Cevap: Hz. Peygamber(a.s.m) de bir insan olarak ancak Allah’ın bildirdiği şeyleri bilmesi kadar tabii bir şey olamaz. Daha vahiy gelmeden, bir konuda bir şey söylemsi düşünülebilir mi? Bediüzzaman –haşa- peygamber mi ki, o da vahiy bekleyip öyle konuşsun. O, bilgisini, vahiy olarak indirilmiş Kur’an’dan ve Kur’an’dan bilgilerini alan İslamî kaynaklardan almıştır. İlmî doksan temel kaynağı hafızasına aldığı ve her üç ayda onları tekrar, tekrar gözden geçirdiği bilinen Bediüzzaman’ın bu hârika ilmini hazmetmeyip onu çürütmek için her yola baş vuranın aklen ve kalben malul olduğunda tereddüt etmemek gerekir.

Bununla beraber, Abdullah b. Abbas’ın bildirdiğine göre, Yahudîler, Hz. Peygamber(a.s.m)’e gelip senden-peygamberlerden başkasının bilemeyeceği- bazı şeyler soracağını söyleyince, o da hiçbir kayıt koymadan “Dilediğiniz şeyi sorabilirsiniz” dedi(Hafız Heysemî, Taberanî’nin bu rivayetinin sahih olduğunu söylemiştir(bk. Mecmau’z-zevaid, 6/314-315)

 

 

• • •

 

 

İddia: Her soruya cevap verme iddiası bir yana, âlimlik iddia etmek bile zemmedilmiştir. Nitekim, İbn Ömer (r.a.) demiştir ki: Resulullah’ın:

"'Ben âlimim' diyen, cahildir." dediğini kesin olarak biliyorum.

 

 

İddiaya Cevap: Bunun manası: böbürlenerek, kibirlenerek, kendisini beğenerek –Bediüzzaman gibi cumhur-u ulemanın-hem ilmine hem de takvasına- saygı duyduğu bir şahsiyete karşı bile haset ve kin besleyecek kadar cehl-i mürekkeble mağrur bir zavallının alimlik dava etmesiyle ilgilidir. Yoksa, yeri geldiğinde alimin alim olduğunu söylemesi bir farz-ı kifâyedir. Kaldı ki, Heysemî, bu hadisin zayıf olduğunu belirtmiştir- bk. Mecmau’z-zevaid, 1/186

 

 

• • •

 

 

İddia: Abdullah İbn Mesud (r.a.) demiştir ki:

"Ey insanlar, Allah’tan korkun! Sizden bir şey bilen, bildiğini söylesin. Bilmeyen de 'Allah bilir' desin. Zira, sizden birinizin bilmediği bir şey için 'Allah bilir' demesi de ilimdir.(...)"

 

 

İddiaya Cevap: Demek ki, Abdullah İbn Mesud (r.a.) da –bu ifadeyle-manen Bediüzzaman gibi allamelere, “Allah’tan korkun! Bir şey biliyorsanız, bildiğinizi çekinmeden söyleyin” diye tavsiyede bulunuyor. Bediüzzaman da bunu yapmıştır.. Bununla beraber, R. Nur’da “en iyisini Allah bilir” cümlesi onlarca defa geçmiştir.

 

 

• • •

 

 

İddia: İmran b. Hıttan şöyle demiştir: "Ben, Aişe’ye ipek(li giyinmek) hakkında sordum. Aişe:

-İbn Abbas’a git, ona sor, dedi. İbn Abbas’a gidip ona da sordum.

O da bana:

-İbn Ömer’e sor, dedi. Ben de gidip İbn Ömer’e sordum.(...)"

Aişe ve İbn Abbas sahabenin âlimlerinden olmalarına rağmen, sorulan her soruya hemen cevap vermemişler, soru soranı başkasına yönlendirmişlerdir.

Şureyh b. Hânî mestlerin üzerine mesh meselesini sorunca, annemiz (r.anhâ) yine cevap vermemiş ve şöyle demiştir:

"İbn Ebu Talib’e git de ona sor! Çünkü o, bunu benden daha iyi bilir. O, Resulullah (s.a.v.)’la birlikte sefer ediyordu."

 

 

İddiaya Cevap: Kişinin bilmediğini daha iyi bildiğine inandığı bir kimseye havale etmesinden daha tabii ne olabilir ki.. Bediüzzaman’ın bilmediği halde bir konuyu söylemekten çekinmediğini gösteren bir bilgi gösterilebilir mi?


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst