1- Millete ve neslimize bir gaye ve hedef vermek elzemdir.
Mefkuresiz ve hedefsiz bir cemiyet, iki ayaklı cenazelerden başka bir şey değildir. Bizim, ecdattan evlada devretmiş ve kökleşmiş olan en birinci gaye ve maksadımız: "İMAN VE İSLAMİYETTİR"
2- Risale-i Nur; seciyeye asalet, ruha yükseklik, kalbe parlaklık verir. İman ve İslamiyet’i bütün şaşaasıyla canlandıran Risale-i Nur gibi muazzam ve muhteşem bir eser, bugün emsalsiz bir rağbet ve ilgiye mazhar olmuş ve olmaktadır. Böyle ciddi bir eseri, milyonlardan müteşekkil bir topluluk, büyük bir ciddiyet ve muhabbetle mütalaa etmektedir.
3- Risale-i Nur kelimelerin kıymetini ifade edemeyeceği derecede yüksek bir tefsir-i Kur'andır. Risale-i Nur, bu asrı ve gelecek asırları aydınlatacak bir nurdur. Bu zamanda, dünyada din zannedilen olü ruhları dirilten tek eser, Kur'an-ı Kerim'in tefsiri olan Risale-i Nur'dur.
4- Bütün beşer tarihi şahittir ki, her sahada maddi kuvvetten ziyade manevi kuvvet müessirdir. Hem maddi kuvvetler dahi, hedef ve istikametini manevi kuvvetten alırlar.
5- Bütün fennî, ilmî ve içtimai inkişaf ve terakkiler, manevi kuvvetlere istinad ederler. İnsanları terbiye edebilmek, milliyetperver ve vatanperver yapabilmek, hak ve hakikat yolunda olmalarını görebilmek, adaletle o insanları payidar edebilmek; ancak ve ancak manevi bir kuvvetle kabil olur ve olmuştur.
6- Cesaret, en üstün bir meziyettir. Namus, şeref ve haysiyeti muhafaza edebilmek, cesur olmak sayesindedir. Hayat cesaretle devam eder. Bugün iyiliklerin menbaı cesaret olduğu gibi, bütün fenalıkların menşei de korkaklıktır, cebanettir. Korkak İnsanlar tarih boyunca cemiyete daima zarar vermişlerdir.
Cesaretin menbaı: iman
Korkaklığın menbaı: imansızlık ve dalalet'tir.
7- Bir nesilde mücadele ruhunu sindirmek, o nesli öldürmektir. O nesli diriltmek ise, o nesilde mücadele aşkını uyandırmakladır.
8- Faziletli İnsan şudur ki; şahsi menfaatten ziyade, vatan ve millete, iman ve İslamiyet’e hizmet etmek kaygısını kendisine hakim kılsın.
9- Dünyada huzur ve saadetin, hür ve insanca yaşamanın bir tek çaresi vardır, o da şudur; İnsanı, İnsan eden belki insani sultan eden hakiki imanı kazanmak ve inkişaf ettirmektir. Tatbikat ve hareket haline gelmeyen iman ölüdür. Madde ile imanın çarpıştığı Çanakkale'de, maddenin temsilcisi mağrur ve müdhiş düşman, mağlubiyetle tarumar olmuştur.
10- İlim istemek, bilhassa iman ilmini tahsil etmek, her Müslüman’ın üzerine farzdır. İşte bu ilmi en mükemmel şekilde, avamdan havassa kadar her sınıf halkın anlayabileceği şekilde ders veren eser; RİSALE-İ NUR'dur.
11- Risale-i Nur; ders verdiği mevzular ve istihdaf ettiği maksad itibariyle, faikiyetini bize teslim ettirmekledir. Belagat ve fesahat nokta-i nazarından da, bu eserler en ulvi bir fesahat şahikasıdır. Risale-i Nur'da öyle ilmi bir kudret vardır ki; en muannid dinsizleri dahi ilzam ve ıskat eder. Nesrine mani olan bütün şer kuvvetleri onun karşısında aciz kalarak, mağlubiyete duçar olur.
12- Risale-i Nur; imani ve İslami esasları en saf, en parlak ve en berrak bir surette ders vermesiyle temayüz etmiş olan bir şaheserdir.
İslami bir eseri mütalaa ederken, o eserin ders verdiği esasat-i diniyeyi ve semere verdiği neticeleri düşünmeliyiz. İşte Risale-i Nur'u bu nokta-i nazarla mütalaa ettiğimiz zaman görülüyor ki; onunla tenevvür edenlerde, her türlü şüphe ve vesveselerden uzak, canlı ve kuvvetli bir kanaat-i imaniye husule gelmektedir.
13- Risale-i Nur; Allah yolunda, Kur'anın elmas kılıncı olan iman hakikatleriyle manevi cihad etmeyi öğretir, imanı takviye eder, manevi terakkiyatı sağlar. Fenalığa karşı, iyilik ve fazileti merhamet ve şefkati, birlik ve beraberliği, afv ve safvi (temizliği) ders verir. Bütün bunları bir mükafat beklemeyerek ve münhasıran, Allah rızasını gözeterek ifa etmeyi esas tutar.
14- Risale-i Nur; öyle ateşli ve ateşin bir kitaptır ki, onu okuyan insanların ruhları alevlenir, nur-u imanla parlar ve dolar. Bu nadide eserin şayan-ı hayret olan intişarına en birinci saik ve sebep; Hak ve hakikati, gayet saf ve berrak bir surette izah ve ispat ederek, kalb ve dimağlara yerleştirmesidir.
15- Risale-i Nur; bize bir lütuf ve nimettir. Baştan başa iman ve İslamiyet’i parlak bir surette ders verdiğinden, her türlü sitayişe şâyân bir eserdir.
16- Risale-i Nur'daki, Kur'an-î ve imanî hakikatlerin kuvvetidir ki; bu eserler dinsiz cereyanların temel taşlarını parçalamış ve İslam düşmanlarını) titreten bir azamet ve haşyet izhar etmiştir. Bu kelam ve üslup, denizleri coşturacak kuvvettedir. Risale-i Nur müstemirren ilerlemiştir.
17- Risale-i Nur; milyonlarca ehl-i imanı, ışığı altında toplayan bir meşale-i imandır.
18- Risale-i Nur; cihanşümul olan Kur'ani ve imani hakikatleri ihtiva eden, harika bir tefsir-i Kur'anidir.
19- Bediüzzaman; bahadır ve yavuz bir mücahid-i ekberdir. Bediüzzaman, eşedd-i zulmün ve istibdad-ı mutlakın önünde eğilmedi, göğüs gerdi, çarpıştı ve yıktı.
20- Bediüzzaman; beşer tarihinde pek ender görülen fazilet abidesi bir insan ve nadire-i hilkat olan, bir müfessir-i a'zamdır.
21- Bediüzzaman; dini ve milli ruhu ateşleyen, dahi ve müstesna bir müelliftir.
Bediüzzaman; İslamiyet’in bütün faziletlerini nefsinde toplamış olan ender yaratılışta, ilmi ile amil bir müfessir-i Kur'andır.
22- NURCULUK; şahlanan bir iman tezahürüdür.
23- Denizler donanma, bulutlar ordu yağdırsa; arz çıldırsa, bize saldırsa; bizi Nurlardan, bizi bizden yine ayıramayacak. Bu hizmet-i imaniye, ebede kadar payidar olacaktır İnşallah!!. Bütün zulüm ve işkencelere rağmen, azim ve iradesinden, sebat ve sadakatinden zerre kadar bir şey kaybetmeyen Bediüzzaman; din düşmanlarıyla mücadelesine bütün ömrü boyunca devam etmiş ve muzaffer olmuştur.
24- Biz bu beden ve canları, ancak ve ancak Allah yolunda manevi cihad için besleyeceğiz. İslam dini; şehamet, hamaset ve gayret dinidir. Korkaklık ve meskenet, İslamiyet’le kabil-i te'lif değildir.
25- Gerek şahsi dert ve meselelerimiz, gerekse din düşmanlarının taarruzlarıyla giriftar olduğumuz sıkıntılarımız, biz Nur talebelerinin canlılık ve cevvali yetini çoğaltır. Mücahede-i diniye yolunda, ihlas ve cesaret verir, metanet ve salabetimizi ziyadeleştirir.
26- Zulüm ve işkenceler, İnsanın mahiyetindeki asalet ve cesareti meydana çıkarır, fıtratındaki kabiliyetleri inkişaf ettirir. Hayatta sıkıntı, musibet, dert ve meşakkatlere duçar olmayanlar; büyük feragat, hamiyet ve cesaret sahibi olamazlar.
27- Risale-i Nur'un neşriyat ve fütuhatı, 27 Mayıs ihtilalinden sonra yüzde üçyüz ziyadeleşmiştir. Bu muazzam ve ileri hamlenin en büyük saiki ve amili, hiç şüphe yoktur ki, Risale-i Nur'un varlığını tehdit eden din düşmanlarının, Nur talebelerine taarruzlarıdır. Binaenaleyh, şahsımıza olan gaddar hücumları affederiz. Fakat, iman ve İslamiyet’e taarruz edenlere asla müsamaha gösteremeyiz.
Ve diyorum ki: Risale-i Nur'u oku... oku... oku. Yoruldun mu, dinlenmek için yine oku... oku... oku. Dinlenmek vaktinde Kitab-ı Kebir-i Kainatı oku... oku. Tefekkür et!
Mefkuresiz ve hedefsiz bir cemiyet, iki ayaklı cenazelerden başka bir şey değildir. Bizim, ecdattan evlada devretmiş ve kökleşmiş olan en birinci gaye ve maksadımız: "İMAN VE İSLAMİYETTİR"
2- Risale-i Nur; seciyeye asalet, ruha yükseklik, kalbe parlaklık verir. İman ve İslamiyet’i bütün şaşaasıyla canlandıran Risale-i Nur gibi muazzam ve muhteşem bir eser, bugün emsalsiz bir rağbet ve ilgiye mazhar olmuş ve olmaktadır. Böyle ciddi bir eseri, milyonlardan müteşekkil bir topluluk, büyük bir ciddiyet ve muhabbetle mütalaa etmektedir.
3- Risale-i Nur kelimelerin kıymetini ifade edemeyeceği derecede yüksek bir tefsir-i Kur'andır. Risale-i Nur, bu asrı ve gelecek asırları aydınlatacak bir nurdur. Bu zamanda, dünyada din zannedilen olü ruhları dirilten tek eser, Kur'an-ı Kerim'in tefsiri olan Risale-i Nur'dur.
4- Bütün beşer tarihi şahittir ki, her sahada maddi kuvvetten ziyade manevi kuvvet müessirdir. Hem maddi kuvvetler dahi, hedef ve istikametini manevi kuvvetten alırlar.
5- Bütün fennî, ilmî ve içtimai inkişaf ve terakkiler, manevi kuvvetlere istinad ederler. İnsanları terbiye edebilmek, milliyetperver ve vatanperver yapabilmek, hak ve hakikat yolunda olmalarını görebilmek, adaletle o insanları payidar edebilmek; ancak ve ancak manevi bir kuvvetle kabil olur ve olmuştur.
6- Cesaret, en üstün bir meziyettir. Namus, şeref ve haysiyeti muhafaza edebilmek, cesur olmak sayesindedir. Hayat cesaretle devam eder. Bugün iyiliklerin menbaı cesaret olduğu gibi, bütün fenalıkların menşei de korkaklıktır, cebanettir. Korkak İnsanlar tarih boyunca cemiyete daima zarar vermişlerdir.
Cesaretin menbaı: iman
Korkaklığın menbaı: imansızlık ve dalalet'tir.
7- Bir nesilde mücadele ruhunu sindirmek, o nesli öldürmektir. O nesli diriltmek ise, o nesilde mücadele aşkını uyandırmakladır.
8- Faziletli İnsan şudur ki; şahsi menfaatten ziyade, vatan ve millete, iman ve İslamiyet’e hizmet etmek kaygısını kendisine hakim kılsın.
9- Dünyada huzur ve saadetin, hür ve insanca yaşamanın bir tek çaresi vardır, o da şudur; İnsanı, İnsan eden belki insani sultan eden hakiki imanı kazanmak ve inkişaf ettirmektir. Tatbikat ve hareket haline gelmeyen iman ölüdür. Madde ile imanın çarpıştığı Çanakkale'de, maddenin temsilcisi mağrur ve müdhiş düşman, mağlubiyetle tarumar olmuştur.
10- İlim istemek, bilhassa iman ilmini tahsil etmek, her Müslüman’ın üzerine farzdır. İşte bu ilmi en mükemmel şekilde, avamdan havassa kadar her sınıf halkın anlayabileceği şekilde ders veren eser; RİSALE-İ NUR'dur.
11- Risale-i Nur; ders verdiği mevzular ve istihdaf ettiği maksad itibariyle, faikiyetini bize teslim ettirmekledir. Belagat ve fesahat nokta-i nazarından da, bu eserler en ulvi bir fesahat şahikasıdır. Risale-i Nur'da öyle ilmi bir kudret vardır ki; en muannid dinsizleri dahi ilzam ve ıskat eder. Nesrine mani olan bütün şer kuvvetleri onun karşısında aciz kalarak, mağlubiyete duçar olur.
12- Risale-i Nur; imani ve İslami esasları en saf, en parlak ve en berrak bir surette ders vermesiyle temayüz etmiş olan bir şaheserdir.
İslami bir eseri mütalaa ederken, o eserin ders verdiği esasat-i diniyeyi ve semere verdiği neticeleri düşünmeliyiz. İşte Risale-i Nur'u bu nokta-i nazarla mütalaa ettiğimiz zaman görülüyor ki; onunla tenevvür edenlerde, her türlü şüphe ve vesveselerden uzak, canlı ve kuvvetli bir kanaat-i imaniye husule gelmektedir.
13- Risale-i Nur; Allah yolunda, Kur'anın elmas kılıncı olan iman hakikatleriyle manevi cihad etmeyi öğretir, imanı takviye eder, manevi terakkiyatı sağlar. Fenalığa karşı, iyilik ve fazileti merhamet ve şefkati, birlik ve beraberliği, afv ve safvi (temizliği) ders verir. Bütün bunları bir mükafat beklemeyerek ve münhasıran, Allah rızasını gözeterek ifa etmeyi esas tutar.
14- Risale-i Nur; öyle ateşli ve ateşin bir kitaptır ki, onu okuyan insanların ruhları alevlenir, nur-u imanla parlar ve dolar. Bu nadide eserin şayan-ı hayret olan intişarına en birinci saik ve sebep; Hak ve hakikati, gayet saf ve berrak bir surette izah ve ispat ederek, kalb ve dimağlara yerleştirmesidir.
15- Risale-i Nur; bize bir lütuf ve nimettir. Baştan başa iman ve İslamiyet’i parlak bir surette ders verdiğinden, her türlü sitayişe şâyân bir eserdir.
16- Risale-i Nur'daki, Kur'an-î ve imanî hakikatlerin kuvvetidir ki; bu eserler dinsiz cereyanların temel taşlarını parçalamış ve İslam düşmanlarını) titreten bir azamet ve haşyet izhar etmiştir. Bu kelam ve üslup, denizleri coşturacak kuvvettedir. Risale-i Nur müstemirren ilerlemiştir.
17- Risale-i Nur; milyonlarca ehl-i imanı, ışığı altında toplayan bir meşale-i imandır.
18- Risale-i Nur; cihanşümul olan Kur'ani ve imani hakikatleri ihtiva eden, harika bir tefsir-i Kur'anidir.
19- Bediüzzaman; bahadır ve yavuz bir mücahid-i ekberdir. Bediüzzaman, eşedd-i zulmün ve istibdad-ı mutlakın önünde eğilmedi, göğüs gerdi, çarpıştı ve yıktı.
20- Bediüzzaman; beşer tarihinde pek ender görülen fazilet abidesi bir insan ve nadire-i hilkat olan, bir müfessir-i a'zamdır.
21- Bediüzzaman; dini ve milli ruhu ateşleyen, dahi ve müstesna bir müelliftir.
Bediüzzaman; İslamiyet’in bütün faziletlerini nefsinde toplamış olan ender yaratılışta, ilmi ile amil bir müfessir-i Kur'andır.
22- NURCULUK; şahlanan bir iman tezahürüdür.
23- Denizler donanma, bulutlar ordu yağdırsa; arz çıldırsa, bize saldırsa; bizi Nurlardan, bizi bizden yine ayıramayacak. Bu hizmet-i imaniye, ebede kadar payidar olacaktır İnşallah!!. Bütün zulüm ve işkencelere rağmen, azim ve iradesinden, sebat ve sadakatinden zerre kadar bir şey kaybetmeyen Bediüzzaman; din düşmanlarıyla mücadelesine bütün ömrü boyunca devam etmiş ve muzaffer olmuştur.
24- Biz bu beden ve canları, ancak ve ancak Allah yolunda manevi cihad için besleyeceğiz. İslam dini; şehamet, hamaset ve gayret dinidir. Korkaklık ve meskenet, İslamiyet’le kabil-i te'lif değildir.
25- Gerek şahsi dert ve meselelerimiz, gerekse din düşmanlarının taarruzlarıyla giriftar olduğumuz sıkıntılarımız, biz Nur talebelerinin canlılık ve cevvali yetini çoğaltır. Mücahede-i diniye yolunda, ihlas ve cesaret verir, metanet ve salabetimizi ziyadeleştirir.
26- Zulüm ve işkenceler, İnsanın mahiyetindeki asalet ve cesareti meydana çıkarır, fıtratındaki kabiliyetleri inkişaf ettirir. Hayatta sıkıntı, musibet, dert ve meşakkatlere duçar olmayanlar; büyük feragat, hamiyet ve cesaret sahibi olamazlar.
27- Risale-i Nur'un neşriyat ve fütuhatı, 27 Mayıs ihtilalinden sonra yüzde üçyüz ziyadeleşmiştir. Bu muazzam ve ileri hamlenin en büyük saiki ve amili, hiç şüphe yoktur ki, Risale-i Nur'un varlığını tehdit eden din düşmanlarının, Nur talebelerine taarruzlarıdır. Binaenaleyh, şahsımıza olan gaddar hücumları affederiz. Fakat, iman ve İslamiyet’e taarruz edenlere asla müsamaha gösteremeyiz.
Ve diyorum ki: Risale-i Nur'u oku... oku... oku. Yoruldun mu, dinlenmek için yine oku... oku... oku. Dinlenmek vaktinde Kitab-ı Kebir-i Kainatı oku... oku. Tefekkür et!