Konuya cevap cer

Uhuvvetin Muktezası


Din kardeşinin menfaatini kendine tercih eden bir adamın bunu başkalarına da tavsiye etmesi, onları hali hazırdaki ve gelecekteki bir takım tefrika felâketlerinin uçurumundan kurtarmak isteyen müşfik bir babanın çırpınışları olarak kabul edilmeli ve çağrısına kulak verilmelidir. Şöyle diyor:


"Ey ahiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur’âniyede arkadaşlarım! Bilirsiniz ve biliniz: Bu dünyada hususen uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-i hakikat, en makbul bir duâ-yı mânevî, en kerametli bir vesile-i makâsıd, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet: ihlastır." 


İhlastır ki; kardeşliğin kıymetini anlamaya, basit anlaşmazlıklar sebebiyle ayrılmamaya, imanın karşısındaki esas düşman olan küfrü görüp dağılmamaya, el ele-gönül gönüle hareket edip parçalanmamaya yardım eder. Şu mübarek nazm-ı celili aşk ile dinleyip, amel etmeye kapı açar: 


"Allah’a ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Yoksa korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz elden gider. Sabredin, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir." (8, Enfal:46).


Bediüzzaman, bu âyetin izahında da titizlikle kardeşlik müessesesinin devamını temine çalışarak uyarıyor ve diyor ki: "Bu hizmet-i Kur’âniyye’de bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde fazilet-furuşluk nev’inden gıpta damarını tahrik etmemektir. Çünkü, nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez; bir gözü bir gözünü tenkit etmez; dili kulağına itiraz etmez; kalp ruhun ayıbını görmez.. belki birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, vazifesine muavenet eder; yoksa o vücud-u insanın hayatı söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır." Devamında bunun sırrını açıklar: 



"Bu sırrın sırrı şudur ki: hakiki, samimi bir ittifakta her bir ferd, sair kardeşlerin gözüyle bakabilir ve kulaklarıyla de işitebilir. Güya on hakiki müttehid adamın her biri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda kıymeti ve kuvvetleri vardır." 


Bu seslenişin bize verdiği mesaj; Müslümanların yığınlar hâlinde kalabalıklar değil, kalpleri birbirine kilitlenmiş, sistemli cemaatler olması doğrultusundadır. Öyle ki, dünyanın bir ucundaki mü’minin ayağına batan dikenin acısı, diğer ucundaki mü’minin kalbini sızlatsın. 


Evet, bahtiyar odur ki; Kevser-i Kur’ânî’den süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için, bir buz parçası nev’indeki şahsiyetini ve enaniyetini o havuz içine atıp eritendir. 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst