Konuya cevap cer

Kardeşliğe Dikkat Edelim


Birlikte olmakla ayrı ayrı olmanın arasındaki fark herkesçe malumdur. Fakat ne var ki, bilmekle amel etmek aynı değildir. Mü’minler birbirlerine yardım etmenin, iş bölümü yaparak hizmette yarışmanın, hak olan çizgide dayanışmanın, şahsî menfaatler için asla ayrılmamanın lüzumunu bilirler. Ama bunu ifa etmeleri, tefrikadan nasıl korunacakları konusunda doğru tespitlerde bulunup isabetli kararlar vermeleri o kadar kolay değildir. İmana mukabil nefsin, dünya hevesinin ve şeytanın desiselerine kapılmadan hareket etmenin sırrına ermek de gerekir. Bu sır; nefsin yerine kardeşini, rekabetin yerine ihlâsı, dünya hevesi yerine âhiret saadetini koymaktır ki, Bedîüzzaman bunu bize şu şekilde anlatmaktadır:


"Kardeşlerinizin nefislerini, nefsinize -şerefte, makamda, teveccühte, hattâ menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde- tercih ediniz." Bir başka yerde şöyle der:


"Sakın birbirinize tenkid kapısını açmayınız! Tenkid edilecek, kardeşlerinizden hariç dairede, çok var. Ben, nasıl sizin meziyetinizle iftihar ediyorum, o meziyetlerden ben mahrum kaldıkça sizde bulunduğundan memnun oluyorum, kendimindir telakki ediyorum; siz de üstadınızın nazarıyla birbirinize bakmalısınız. deta her biriniz ötekinin faziletlerine naşir olunuz." 


Yine o; kardeş olmanın dünya ve âhiret mutluluğuna ve hayatın mânâ kazanmasına vesile olacağı gerçeği üzerinde durmakta, hattâ bunu zarurî görmektedir. Birlik ve beraberlik duygusunun temin edeceği kuvvet ve zaferin; Allah’a iman ve Kur’ân’a bağlılıktan kaynaklanan din kardeşliği ile ebedîleşeceğine inanmaktadır. Allah’a imanla elde ettikleri kardeşlik nimetinin şükrünü de riyânın vasıtalarından sıyrılıp "fenâ fi’l-ihvan" ile edâ etmelerini öğütlemektedir: 


"...Ene’yi nahnü’ye tebdil ettikleri, yani enaniyeti bırakıp, Risale-i Nur dairesinin şahs-ı manevisinin hesabına çalışması, ben yerine biz demeleri; ve ehl-i tarikatın fenâ fi’ş-şeyh, fenâ fi’r-resûl ve nefs-i emmareyi öldürmek gibi riyadan kurtaran vasıtaların bu zamanda birisi de fenâ fi’l-ihvan, yani şahsiyetini kardeşlerinin şahs-ı manevîsi içinde eritip öyle davrandığı için, inşaallah, ehl-i hakikatin riyadan kurtulmaları gibi, bu sır ile onlar da kurtulurlar." 


"Siz ehl-i tevhid olduğunuzdan aranızda uhuvveti ve ittihadı emreden yüzer esaslı rabıta-i kudsiye varken, iftirakı iktiza eden cüz’î meseleleri bırakmak elzemdir." 

Çünkü Müslümanların "Hâlikı bir, Râzıkı bir, peygamberi bir, dini bir, kıblesi bir, kitabı bir, vatanı bir"dir. Bütün bunlar yan yana olmayı gerektirir karşı karşıya olmayı değil. 


"Elhasıl: İttifakta kuvvet var. İttihatta hayat var. Uhuvvette saadet var. İtaat-ı hükümette selâmet var. Hablü’l-metîn-i ittihada ve şerit-i muhabbete (yani birliğin kopmaz ipine ve sevgi bağına) sarılmak zaruridir." 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst