Bismillâhirrahmânirrahîm,
Risale-i Nur davasının mühim bir esası da bid'alarla mücadele etmektir. Bediuzzaman Hazretleri sünnet-i seniyye bahsinde
"ahkam-ı ubudiyette yeni icadlar bid'attır. bidalar ise elyevme ekmeltu leküm dineküm sırrına münafi olduğu için merdutdur." der (osm Barla Lahikası s.162)
Ustad Risale-i Nurun dost, kardaş ve talebe dairelerinin sınırlarını belirlerken,
"dostun hassası ve şartı budurki: kat'iyyen, sözlere ve envarı-ı kur'aniyeye dair olan hizmetimize ciddi tarafdar olsun ve haksızlığa ve bid'alara ve dalalete kalben tarafdar olmasın, kendinede istifadeye çalışsın"(osm.mektubat s.141)
diyerek bid'alara taraftar olanları dost olarak dahi kabul etmemektedir.
"mazi tarafına göçüb giden kafile-i beşer içinde gayet nurani parlak enbiya, sıddıkıyn, şüheda, evliya, salihiyn kafilelerini gördümki, istikbal zulumatını dağıdıb ebede giden yolda bir cadde-i kübra-i müstakımede gidiyorlar... birden fesubhanellah dedim. Zulmet-i istikbali tenvir eden ve kemal-i selametle giden bu nurani kafile-i uzmaya iltihak etmemek ne kadar hasarat ve helaket olduğunu zerre miktar şuuru olan bilmesi lazım acaba bid'aları icad etmekle o kafile-i uzmadan inhiraf eden.. nereden nur bulabilir, hangi yoldan gidebilir.? Rasul-i Ekrem Aleyhisselatu Vesselam, rehberimiz ferman etmişki küllü bidatindalaletün ve küllü dalalatin finnari (yani, bütün bid'alar dalalettir ve bütün dalaletler ateşin içindedir) acaba bu ferman-ı kat'iye karşı ulema-ı sui tabirine layık bazı bid'atlar hangi maslahatı buluyorlari hangi fetvayı veriyorlar ki.. luzumsuz zararlı bir surette şeair-i İslamiyenin bedihiyatına karşı geliyorlar.. tebdili kabil göruyorlar? olsa olsa muvakkat bir cilve-i manadan gelen bir intibah-ı muvakkat, o ulema-ı sui aldatmıştır.(osm. mektubat s.245-246)
Risale-i Nur ahir zamanın en büyük bidatlarından biri olan ecnebi(batının latin harflari) hurufuna karşı da 18. lemada
"o bidalar ve acemi ve ecnebi hurufunun intişarı zamanı olan o ahir zamanın fena adamları bir kısım ulema-ı suidirki, hırs sebebiyle batınlarını(midelerini) haramla doldurmak için bid'alara yardım edenler ve fetva verenlerdir" (osm.s.tasdik-i gaybi s.134)
diyerek yeni harfe muhalefet etmiş, Kur'an harfleriylerine sahib çıkmayı talebelerinin en önemli vazifelerinden biri olarak görmüştür. Bu çerçevede
" Risale-i Nur, zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi, bid'ata karşı da huruf ve hattı kur'anı muhafaza etmek bir vazifesi...." (osm.kastamonu lahikası s.136-137)
olduğunu bir çok mektubunda ifade eder. Zira Ustada göre bid'alara tarafdarlık etmek, kebairdenden öte, ekberulkebairdir. Barla'da iken yazdığı bir mektubunda..
"yedi kebairi soruyorsunuz. kebair çoktur, fakat ekberul kebair ve muvabakat-ı seb'a tabir edilen günahlar yedidir" demiş ve bu yedi günahı şöyle sıralamıştır: "katl,zina,şarab,ukuk-u valideyn(yani kat'i sıla-ı rahim)(anne babaya asi olma,akrabalarla irtibatı kesme), kumar, yalancı şehadetlik , dine zarar verecek bid'alara tarafdar olmakdır"(osm.barla lahikası s. 179)
سُبْحَانَكَلاَعِلْمَلَنَاۤاِلاَّمَاعَلَّمْتَنَااِنَّكَاَنْتَالْعَلِيمُالْحَكِيمُ
el Fatiha
17 - Bid'alara Muhalefet
Risale-i Nur davasının mühim bir esası da bid'alarla mücadele etmektir. Bediuzzaman Hazretleri sünnet-i seniyye bahsinde
"ahkam-ı ubudiyette yeni icadlar bid'attır. bidalar ise elyevme ekmeltu leküm dineküm sırrına münafi olduğu için merdutdur." der (osm Barla Lahikası s.162)
Ustad Risale-i Nurun dost, kardaş ve talebe dairelerinin sınırlarını belirlerken,
"dostun hassası ve şartı budurki: kat'iyyen, sözlere ve envarı-ı kur'aniyeye dair olan hizmetimize ciddi tarafdar olsun ve haksızlığa ve bid'alara ve dalalete kalben tarafdar olmasın, kendinede istifadeye çalışsın"(osm.mektubat s.141)
diyerek bid'alara taraftar olanları dost olarak dahi kabul etmemektedir.
"mazi tarafına göçüb giden kafile-i beşer içinde gayet nurani parlak enbiya, sıddıkıyn, şüheda, evliya, salihiyn kafilelerini gördümki, istikbal zulumatını dağıdıb ebede giden yolda bir cadde-i kübra-i müstakımede gidiyorlar... birden fesubhanellah dedim. Zulmet-i istikbali tenvir eden ve kemal-i selametle giden bu nurani kafile-i uzmaya iltihak etmemek ne kadar hasarat ve helaket olduğunu zerre miktar şuuru olan bilmesi lazım acaba bid'aları icad etmekle o kafile-i uzmadan inhiraf eden.. nereden nur bulabilir, hangi yoldan gidebilir.? Rasul-i Ekrem Aleyhisselatu Vesselam, rehberimiz ferman etmişki küllü bidatindalaletün ve küllü dalalatin finnari (yani, bütün bid'alar dalalettir ve bütün dalaletler ateşin içindedir) acaba bu ferman-ı kat'iye karşı ulema-ı sui tabirine layık bazı bid'atlar hangi maslahatı buluyorlari hangi fetvayı veriyorlar ki.. luzumsuz zararlı bir surette şeair-i İslamiyenin bedihiyatına karşı geliyorlar.. tebdili kabil göruyorlar? olsa olsa muvakkat bir cilve-i manadan gelen bir intibah-ı muvakkat, o ulema-ı sui aldatmıştır.(osm. mektubat s.245-246)
Risale-i Nur ahir zamanın en büyük bidatlarından biri olan ecnebi(batının latin harflari) hurufuna karşı da 18. lemada
"o bidalar ve acemi ve ecnebi hurufunun intişarı zamanı olan o ahir zamanın fena adamları bir kısım ulema-ı suidirki, hırs sebebiyle batınlarını(midelerini) haramla doldurmak için bid'alara yardım edenler ve fetva verenlerdir" (osm.s.tasdik-i gaybi s.134)
diyerek yeni harfe muhalefet etmiş, Kur'an harfleriylerine sahib çıkmayı talebelerinin en önemli vazifelerinden biri olarak görmüştür. Bu çerçevede
" Risale-i Nur, zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi, bid'ata karşı da huruf ve hattı kur'anı muhafaza etmek bir vazifesi...." (osm.kastamonu lahikası s.136-137)
olduğunu bir çok mektubunda ifade eder. Zira Ustada göre bid'alara tarafdarlık etmek, kebairdenden öte, ekberulkebairdir. Barla'da iken yazdığı bir mektubunda..
"yedi kebairi soruyorsunuz. kebair çoktur, fakat ekberul kebair ve muvabakat-ı seb'a tabir edilen günahlar yedidir" demiş ve bu yedi günahı şöyle sıralamıştır: "katl,zina,şarab,ukuk-u valideyn(yani kat'i sıla-ı rahim)(anne babaya asi olma,akrabalarla irtibatı kesme), kumar, yalancı şehadetlik , dine zarar verecek bid'alara tarafdar olmakdır"(osm.barla lahikası s. 179)
سُبْحَانَكَلاَعِلْمَلَنَاۤاِلاَّمَاعَلَّمْتَنَااِنَّكَاَنْتَالْعَلِيمُالْحَكِيمُ
el Fatiha