İnsanı onurlandıran düşünür: Gazalî
Bu çalışma tarihi olaylardan ziyade düşünce ağırlıklı olmasından mümkün olduğu kadar güncelleştirmeye ve okuna-bilir hale getirmeye çalışıldı ise de okunması ve anlaşılması ayrı bir emek istemektedir. Kabul etmek zorundayız ki, Gazâlî’nin görüş ve düşünceleri sıradan düşüncelerin çok ötesindedir. Gerçekten, bir düşünce hocası olarak Gazali’yle gururlanmamak mümkün değildir. Meselelere derinliğine nüfuz, ifadelerdeki netlik ve berraklık, muarızlarının düşüncelerine karşı olağanüstü dürüstlük, inandığı meselelere karşı inancındaki inanılmaz kesinlik... düşünürün beni büyüleyen yönlerinden bazılarıdır.
Gazâlî’yi hemen herkes gibi ben de yakın zamana kadar İhya’sıyla tanıyordum. İhya ise bir tasavvuf ve ahlak kitabı özelliğiyle nazarlarımıza çarpıyordu. Düşünürün diğer kelamî ve felsefî kitap-larından, mesela tarihte emsali az bulunan otobiyografi kitabı El-Munkız’dan, yine Aristo felsefesinin tarihte eşsiz bir eleştirisi olan Tehafütü’l-Felasife’den, kelamî konularda halı dokur gibi tevhidî yaklaşımı örgüleyen El-İktisad fi’l-İtikad kitabından habersizdim. İslam ulemasından belli ölçüde Sirhindi’yi, geniş ölçüde de Bediüzzaman’ı incelemiştim. Belli zihinsel problemlerimi çözebilmek için söz konusu düşünürlerin düşünce sistemlerini temel referans kabul ederek bunların izdüşümlerini ve yeni açılımlarını Batı’lı filozoflarda araştırmaya ve bulmaya çalışıyordum. Değerli dostum ve hocam Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu, direkt kendime olmasa da asistanlarıma Batı’lılara müracaat etmekle birlikte hikmeti doğrudan kendimizde aramamız gerektiğini, bunun için Weber, Marx, Hegel, Toynbee gibi Batılı filozoflar kadar Gazâlî, Razî, Taftazanî gibi üstadların düşüncelerini araştırmamızın da gerektiğini söyleyerek, benim metodumu eleştiriyordu. Bu dost eleştirisini de dikkate alarak Gazâlî’nin kitaplarını incelemeye başladım. Değişik bir konum ve üslupla da olsa benzer konular Risalelerde kısmen anlatıldığından ele alınan konuları anlamakta güçlük çekmedim. Hemen belirtmeliyim ki, üstadın kitaplarını inceledikçe üstada olan hayranlığım giderek arttı ve üstadın özellikle mantık gücünden derinden etki-lendim. Bu aşamada konuya ilgi duyanlara şunu açıkça söylemeliyim: Çağımızın başka bir Gazâlî’si olan Bediüzzaman’ı anlayabilmek için mutlaka Gazâlî’nin anlaşılması gereği vardır. Doğal olarak anlaşılma yüzeysel anlamda değil, kelami ve felsefî anlamdadır. Yoksa Bediüzzaman’dan sıradan insan da büyük filozof da kendine göre bir şeyler anlar.
Burada vurgulanması gereken başka bir nokta Batı’da hem skolastik hem de modern filozofların Gazâlî’nin doktrinlerinden geniş ölçüde etkilenmiş olmasıdır. Gerek Orta Çağ filozoflarının, gerekse modern çağ filozoflarının tartıştığı konuların çoğu zamanında Gazâlî tarafından inceden inceye işlenmiş ve geliştirilmiş konulardır. Bu filozoflar sadece kavramları değiştirerek, biraz daha ilave yaparak ve kendi yaklaşımına uydurarak aynı konuyu işlemeye çalışmışlardır. Kabul etmeli ki bu filozoflar çağın birikiminden de yararlanarak belli konuları ayrıntılı bir şekilde incelemişler, daha rafine hale getirmişlerdir. Bu gerçeği de dikkate alarak şunu söyleyebiliriz: Çağımızda Gazâlî’yi anlayabilmek için Spinoza’yı, Des-cartes’i, Kant’ı ve Hegel’i anlamak durumundayız. Geleceğe bir adım daha atabilmek için yapılması gereken ise Bediüzzaman’dan başlayarak K. Popper, Hegel, Kant, Deskartes, Leibniz, Spinoza, Curcanî, Taftazanî, Fahreddin-i Razî ve Gazâlî’nin düşüncelerini ayrıntılı bir şekilde kavrayarak bir harman yapmak ve yeni bir bilgi teorisi için çalışmaktır. Bu kutlu çabanın gerçekleştirileceğine inancım tamdır. Bu çalışma bu çabanın başlamasına bir katkı sağlayabilirse görevini yapmış sayılacaktır.