Konuya cevap cer

İlahî ilim kadim bir sıfattır 


          Gazâlî’nin üzerinde ısrarla durduğu başka bir konu da İlahî İlim   konusudur. Bu konuda öyle tavizsizdir ki, en ufak delilleri bile  değerlendirmek  ister. Çünkü O’na göre gerek Mu’tezile gerekse  Felâsifenin İlahi İlim  konusundaki görüşlerini kabul etmek dini  temelinden yıkmaya eş değer bir  olaydır. İleride de anlatılacağı gibi  Mu’tezile ve Felâsife’nin görüşlerinin  kabul edilmesi durumunda  Allah’ın Hz. Peygamberin peygamber olarak  gönderildiğini bilmemesi  gerektiğine inanmak gerekecektir. Aynı şekilde Allah’ın  insanların  yaptığı duaları duymaması ve bilmemesi gerekecektir. Bütün bunları en   ince ayrıntısına kadar inceleyen Gazâlî geliştirdiği mantık sistemiyle  Kur’ani  olmayan görüşleri birer birer çürütür.



          Yerinde incelendiği gibi Mu’tezile ve Felâsife Allah’ın  cüz’îleri  bilmediğini ileri sürüyorlardı. Felâsifenin bu konuda serdettiği   delilleri ve bu delillere dayanarak geliştirdiği yaklaşımı üç başlık  altında  toplayabiliriz. Onlara göre eğer cüz’îleri bilseydi Allah’ın ya  “cahil” olması  ya da değişen bir varlık olması gerekecekti. Oysa bu  iki yaklaşım da Allah için  muhaldi. (Ali Tusi,199O, s.161) Çünkü zaman  ve mekana tabi olduğu için cüz’îler  sürekli değişim halindedir,  Allah’ın bunları bilmesi halinde kendisinin de  değişmesi gerekir. Bu  ise Allah için düşünülemez. Onlar “bilinenin değişmesi  ilmin de  değişmesini gerektirir” ilkesine dayanarak bu düşüncelerini   geliştirirler. Onlara göre İlahi İlim ancak zamana bağlı olmadığından  değişim  sözkonusu olmayan küllîleri bilir.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst