Konuya cevap cer

    


Bediüzzaman Said Nursi'nin meşhur sözlerinden biri şöyle: "Güzel gören  güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır." Nursi,  insanoğlunun var olduğu günden bu yana aradığı mutluluğu bulmanın yolunu  sanki bu tek cümle ile özetler. 'Güzellik' kavramını âdeta üç boyutlu  gözlük hâline getirir ki, onu takanlar yaşadıkları her olayın sonucunda  mutluluk görüntüsünü yakalayabilsin. Bediüzzaman, insanın fıtratı gereği  mutluluk arayışının hiç bitmeyeceğini hatta bu arayışın hem bu dünyayı  hem de ahireti kapsadığını bildiği için belki de gerçek mutluluğun  formüllerini müellifi olduğu Risale-i Nur külliyatının pek çok yerine  serpiştirir. Mesela Sözler'de mutluluğun kaynağının sınırsız olmadığını  vurgular: "Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye  lüzum yoktur." gibi.

     

Aksiyon Dergisi'ndeki habere göre, Bediüzzaman'ın  mutluluk formülleri, ABD Florida Üniversitesi'nde Nöroiktisat dersleri  veren Furkan Aydıner ile aynı üniversitede tıp alanında öğretim  görevlisi olan Eron Manusov'un ilgisini çeker. Nöroiktisat, beyindeki  faaliyetlere dayalı olarak insanların acı duyusunu, lezzet algısını ve  taleplerini ölçmeye çalışan bir bilim dalı. Manusov ve iki senedir  Florida Üniversitesi'nde çalışmalar yapan Aydıner, farklı hayat tarzına  sahip ve değişik yöntemlerle mutluluk arayan insanlar üzerinde bir  araştırma yapmaya karar verirler. Ekim ayında düzenlenen Uluslararası  Bediüzzaman Sempozyumu'nun 'İnsanlık Onuruna Layık Bir Gelecek İçin  İlim, İman, Ahlak' söylemi de çalışmak istedikleri alanla örtüşünce  Risale-i Nur okuyanların hayattan memnuniyetlerini ölçecek bir anket  yaparlar. 2010 yılının yaz aylarında 1.523 Risale-i Nur okuyucusuna  e-posta yoluyla mesaj gönderen ikili, yüzü aşkın sorunun yarısından  fazlasına cevap vermeyenleri dikkate almaz. Sonuçta 341 kişinin anket  sonuçlarını değerlendirerek bir tebliğ hazırlar ve sempozyuma  katılırlar.


    Furkan Aydıner, bugüne kadar Batı'da mutluluk konusunda yapılmış pek  çok çalışmada, daha fazla tüketim ve eğlenceye dayalı hayat tarzının  insanlara mutluluk değil, psikolojik ve sosyal sorunlar getirdiğinin  ortaya çıktığını vurguluyor. Ona göre Said Nursi, eserlerinde bu sonucu  manevi değerler ve moral değerlerinden uzaklaşıp hazcı ve materyalist  değerlere yönelmeye bağlıyor. İnsanın beşerî ihtiyaçlarının ötesinde  manevi, sosyal, zihinsel ve vicdani ihtiyaçlarının olduğuna dikkat  çekiyor. Hakiki ve daimi huzurun, bu ihtiyaçları dengeli bir şekilde  karşılamakla mümkün olabileceğini söylüyor. Materyalist ve hazcı hayat  tarzlarını benimseyen insanların bu dünyada inşa etmeye çalıştıkları  yalancı cennetlerin aslında bir nevi cehennem olduğunu, öte yandan  hayatını manevi değerler ve moral değerleri üzerine inşa eden insanların  daha dünyada iken bir nevi cenneti yaşamaya başladıklarını iddia  ediyor. İşte Aydıner ve Manusov yaptıkları ankette Said Nursi'nin bu  mutluluk tezinin doğru olup olmadığını Risale-i Nur okuyanların hayat  görüşleri üzerinden anlamaya çalışıyor.    


    Ankette Risale-i Nur külliyatında yer alan pek çok eserden faydalanılsa  da en fazla başvurulan kaynak Gençlik Rehberi oluyor. Yaşam Memnuniyeti  Skalası, Aspirasyon İndeksi ve Lezzetler Skalası şeklinde üç bölümden  oluşan anket sonrası yapılan analizde Risale-i Nur okuyanlar başlangıç,  orta ve ileri seviye diye gruplara ayrılıyor. Bu gruplar Risale-i Nur  külliyatını bitirme, günlük okuma, tesbihat yapma ve haftalık sohbetlere  katılma sıklıklarına göre belirleniyor.    


    Yaşam Memnuniyeti Skalası'nda başlangıç düzeyindekilerin yüzde 62'si,  orta düzeydekilerin yüzde 82'si ve ileri düzeydekilerin yüzde 93'ünün  hayatlarından memnun olduğu ortaya çıkıyor. Bu oranları Türkiye  İstatistik Kurumu'nun bu yıl yetişkin nüfus için ölçtüğü yüzde 54'lük  yaşam memnuniyeti oranıyla kıyaslayınca başlangıç seviyesindeki Risale-i  Nur okuyucuları yüksek memnuniyet kategorisinde, orta ve ileri  düzeydekiler ise en yüksek memnuniyet kategorisinde yer alıyor.    


    Aspirasyon İndeksi'nde ise Risale-i Nur okuyanların hayata dair pozitif  ve negatif değerlerinin Bediüzzaman'ın fikirleriyle ne oranda örtüştüğü  ortaya çıkarılıyor. Bu sebeple katılımcılara 14 farklı alanda 86 soru  yöneltiliyor. Çıkan sonuçlara göre maneviyat, dürüstlük ve hakkaniyet,  aile ve arkadaşlık bağları, entelektüel faaliyetler, kişisel gelişim,  estetik deneyim, çevreye uyum, yardımlaşma ve fedakârlık, sağlık gibi  pozitif değerlerin yanı sıra hazcılık, şan-şöhret, para, imaj, endişe ve  korku gibi negatif değerlere belli puanlar veriliyor. Sonuçta Risale-i  Nur okuyucularının pozitif değerleri önemsediği ölçüde, negatif  değerlerden uzaklaştığı görülüyor.    


    Lezzetler Piramidi'ne gelecek olursak, Aydıner, Maslow'un meşhur  ihtiyaçlar piramidinin dışında yaptıkları çalışmanın alanında belki de  ilk olabileceğini düşünüyor. Risale-i Nur okurlarının en çok nelerden  lezzet aldıklarının bulunmaya çalışıldığı bu bölümde manevi yaşam,  zihinsel faaliyetler, sevgi ve şefkat gibi duygusal lezzetler piramidin  zirvesinde yer alırken, yeme-içme gibi duyusal lezzetlerin en alt sırada  olduğu görülüyor.    


    Furkan Aydıner, anket sonuçlarında içsel değerlere ağırlık verenlerin  en yüksek seviyede olmasını, günümüzde insanların çoğunun mutluluğu  yanlış yerde aradığının göstergesi olarak yorumluyor: "Bediüzzaman'ın  'meşru daire' diye tarif ettiği manevi değerler ve moral değerlerine  dayalı hayatın en yüksek mutluluğu sağlaması, söz konusu meşru dairenin  keyfe kâfi olduğunu gösteriyor."    


    Eron Manusov da maneviyatın mutluluk getirdiği görüşünü destekliyor:  "Özellikle, 'Ne kadar okur, öğrenir, maneviyatta güçlenirsen, o derece  hayatından keyif alırsın' diyor bizim çalışmamız. Şu gayet açık ki,  Risale-i Nur, okuyucularına hayattan memnun olmanın yolunu gösteriyor.  Daha ötesi, ne kadar çok kendini Risale-i Nur öğretisine adarsan, o  kadar çok mutlu oluyorsun." Ama Manusov, bunun genel olarak maneviyata  yoğunlaşmaktan da kaynaklanabileceğine, bu sebeple başka gruplar  üzerinde benzer çalışmalar yapılırsa, Risale-i Nur'un spesifik etkisinin  daha iyi anlaşılabileceğine dikkat çekiyor. "Bir âlimin insanların  hayatı üzerinde bu denli tesirli olabileceğine şaşırmadım." diyen  Manusov, Türkiye dışında insanların Nursi gibi bir âlimin öğretisinden  haberdar olmayışını ise şaşkınlıkla karşılıyor.    


    Aydıner'e göre, Said Nursi'nin anlattığı şeyler evrensel değerler ve  bunlar bütün dinlerde hatta Aristo gibi filozofların söylemlerinde bile  ortak: "Herkes dürüstlük, dostluk, samimi arkadaşlık gibi değerlerin iyi  olduğunda hemfikir. Ancak mesele bunları hayata geçirmek. Özellikle  bireyselliğin, hazcılığın, egoistik tatminin, gösterişin, şan ve  şöhretin bütün cazibesiyle insanları kendine çektiği bir asırda moral  değerlerine ve manevi değerlere dayalı hayat tarzı hayli zorlaşmış.  Nursi, okuyanlarını bu zoru başarmaya teşvik ediyor." Bu sebeple Aydıner  ve Manusov, anket sonucunda elde ettikleri bulguların evrensel  geçerliliğe sahip olduğunu ve benzer manevi değerleri tatbik eden herkes  için geçerlilik arz ettiğini düşünüyor. Bunu ispatlamak içinse geriye,  çalışmalarını farklı ülkeler ve sosyal gruplar üzerinde de uygulamak ve  karşılaştırma yapmak kalıyor. Zaten ikili de bu konu üzerinde çalışıyor.    


    Risale-i Nur okuyanların pozitif ve negatif değerleri Bediüzzaman'ın fikirleriyle örtüşüyor    


    Furkan Aydıner, Aspirasyon İndeksinde ortaya çıkan tablonun Risale-i  Nur'da yazılan fikirlerle nasıl örtüştüğünü bazı maddeleri  Bediüzzaman'ın düşünceleriyle kıyaslayarak şu şekilde yorumluyor:    


Pozitif Değerler         


    Nursi, delil ve bürhana dayalı tahkiki iman esaslı bir manevi hayata  eserlerinde vurgu yapıyor. İbadet kavramının manasını geniş tutup,  okuyucularını öğrenmeye ve tefekküre teşvik ediyor. Tahkikî imanın  verdiği nurla okuyucularını huzuru aramaya davet ediyor. Dolayısıyla,  Risale-i Nur okuyanların dünyasında maneviyatın en yüksek öneme sahip  olması şaşırtıcı değil.    


    Sigmund Freud'daki 'süperego'ya denk gelen vicdan olgusuna dikkat  çekip, okuyucularını dürüst ve hakkaniyetli yaşamaya teşvik ediyor.  Tahkikî imanla, Allah'ın her yerde hazır ve nazır olduğunu görürcesine  iman eden için yalana ve hileye yer olmadığını ısrarla vurguluyor. Bunun  içindir ki, anketin sonuçlarına göre, katılımcıların Risale-i Nur okuma  seviyeleri arttıkça dünyalarında dürüstlük ve hakkaniyete verdikleri  önem artıyor.    


    Entelektüel hayat, aile ve arkadaşlık bağları ile kişisel gelişim  puanlarının yüksek çıkması Risale-i Nur öğretisiyle paralellik arz  ediyor. Risale-i Nur söz konusu değerlere büyük vurgu yaptığı gibi  okuyucuları da yoğun entelektüel ve sosyal aktivitelerle bu değerleri  öne çıkarıyor.    


    Estetik deneyim için hesaplanan pozitif değer, Nursi'nin eserlerinde  kâinatın estetik boyutundan Allah'ın isimlerinin tecellisi olarak söz  etmesiyle uyumluluk gösteriyor. Nursi, okuyucularına bu güzellikleri  görüp, onların sanatkârını tespih etmeye davet ediyor.    


    Nursi eserlerinde okuyucularını herkesle hatta her şeyle olan  kardeşliği görmeye teşvik ediyor. İnsanı da söz konusu evrensel  harmoniye katılmaya çağırıyor.    


    Fedakârlık ve yardımlaşma için pozitif puanın çıkması da, Nursi'nin  gerçek arkadaşlığı, sahabelerde olduğu gibi, ihtiyacın karşılanmasında  kardeşinin ihtiyacını kendi ihtiyacının önünde tutmak ve kardeşinin  başarısına kendi başarısı kadar sevinmek gibi fedakârlık değerlerine  dayandırmasıyla açıklanabilir.    


    Negatif Değerler    


    Hazcılığın en kötü puan alması şaşırtıcı değil. Çünkü Nursi eserlerinde  hazcılığa karşı kuvvetli argümanlar ortaya koyuyor. Gayrimeşru  lezzetleri zehirli bala benzeten Nursi, insanların onlardan sadece sahte  ve elemli lezzet aldıklarını ifade ediyor. Ayrılık, yokluk, kıskançlık  gibi elemleri içerdiği için uzun vadede insana öldürücü zehir tesiri  yapar. İnsana layık olan, meleki ve insani lezzetlere talip olmaktır.  Nursi, okuyucularını hazcılık ve sefahetten uzaklaştırmaya çalışırken,  alternatif olarak, 'daha yüksek lezzetler' diye tarif ettiği, manevi,  entelektüel, sosyal, vicdani, özverisel, estetik lezzetleri öneriyor.  Bundandır ki, insanlar Risale-i Nur okudukça hazcılıktan nefret edip  uzaklaşıyor ve içsel değerlere yoğunlaşıyor.    


    Şan, şöhret ve imaj değişkenleri için hesaplanan yüksek negatif  değerler, Nursi'nin enaniyeti 'en tehlikeli tuzak' olarak tarif  etmesinden kaynaklanabilir. Nursi'ye göre, benlik, şan ve şöhret, bir  nevi ilahlık iddiasıdır. Oysa, insan, fıtraten sonsuz acizlik ve  fakirlikle yoğrulduğu için şirk olan enaniyeti bırakıp hakiki kulluğa  bürünüp kendisine verilenler için şükretmeli.    


    Para ve materyalist değerler için hesaplanan negatif değer, Nursi'nin  dünyevi serveti amaç değil sadece araç olarak görmeye insanları teşvik  etmesiyle açıklanabilir. Nursi, 'bir lokma bir hırka' felsefesini kabul  etmiyor, aksine maddi servetin araç olarak gerekli ve faydalı olduğunu;  ancak, maddiyatı amaç olarak görmenin çok büyük hata olduğunu söylüyor.    


    Endişe ve korku için hesaplanan negatif puan, Nursi'nin her şeyi her an  tasarrufu altında tutan ve bizatihi kendisi yapan mutlak iyilik sahibi  bir ilah anlayışını anlatmasıyla açıklanabilir. Çünkü, böyle bir Allah'a  iman eden, imanının derecesine göre, O'na teslim olarak tevekkül  edeceği için korku ve endişelerden uzak olur. Üzerine düşeni fiilî dua  kabilinden yapar, gerisi için endişe etmez.    

                        


Kaynak:Aksiyon Dergisi


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst