Ben Baloncu Değilim !

Nevzatt

Well-known member
Ben Bediüzzaman’ın Eskişehir hapsi sırasında maznun olarak değil, hukuk talebesi stajyer avukat olarak mahkeme safahatını takip ediyordum.O zamanki stajyerler, mahkeme celselerine girip mahkemeyi takip ettikleri gibi, hapishaneye de girip çıkmalarına da bir mani yoktu.
Bir gün hapishanenin içine girdim ve Bediüzzaman’la yalnız görüşmek istedim. Yanına gittim, namazı yeni kılmış, tesbihatını yapıyordu. Elini öptükten sonra, Efendim dedim: ”Size bir çok kerametler gösterir diyorlar. Halbuki ben sizi takib ettiğim kadarıyla, sizde herhangi harika bir hâl görmedim. Eğer gerçekten öyle şeyler gösterebiliyorsanız, bana da gösterin. Mesela şu elinizdeki tesbih kendi kendine yürüsün.”
Benim bu teklifim üzerine Bediüzzaman Hazretleri tebessüm etti ve bana şu temsili hikayeyi anlattı:
“Bir adamın çok sevdiği sevimli, sevgili bir tek küçük oğlu varmış. Adam bu çok kıymetli yavrusuna en değerli bir hediye almak için, bir kuyumcu dükkanına götürmüş.Oğluna, çok çeşit elmas ve mücevherattan hangisini isterse onu alacağını söylemiş.
Dükkancı , mücevherat dükkanını süslemek için ayrıca tavana çok çeşitli renklerde büyük lastik balonları da asmış.Çocuk dükkana girince, gözü tavandaki balonlara takılıp kalmış ve “ Baba, ben bu balonlardan istiyorum.” Deyip tutturmuş ve ağlamaya başlamış...Adam “ Oğlum ben sana çok pahalı ve kıymetli elmas ve mücevherlerden bir şeyler almak istiyorum. Yeter ki sen iste!” demişse de, çocuk anlayamamış.“Hayır ben balon istiyorum” diyerek ağlamış ve isteğinde ısrar etmiş.
Bediüzzaman Hazretleri bu hikayeyi anlattıktan sonra, bana dönüp dedi ki: “ Ben Kur’an’ın elmas ve mücevherat dükkanının dellalıyım, bekçisiyim. Ben baloncu değilim. Benim dükkanımda, benim pazarımda Kur’anın ebedi, ölümsüz elmasları vardır.Ben onları satıyorum, balon satmıyorum ” dedi.
Bediüzzaman’ın ne demek istediğini anlamıştım.Yaptığım hareketten de mahçup olmuşum.”




Avukat Kemal Taner'in hatırası
MUFASSAL TARİHÇE-İ HAYAT
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
“ Ben Kur’an’ın elmas ve mücevherat dükkanının dellalıyım, bekçisiyim. Ben baloncu değilim. Benim dükkanımda, benim pazarımda Kur’anın ebedi, ölümsüz elmasları vardır.Ben onları satıyorum, balon satmıyorum ”


Canım Ustadım Rabbim bizlere seni anlıyabilecek kapasite versin :(
 
ben Said Nursi hz lerini çok seviyorum bunu söylmek ve sizi şahit tutmak istedim.Allah böyle güzel insanlara layık olmayı nasip etsin inşaAllah kuyumcu dükkanında balon diye tutturanlardan olmayız inşaAllah.
 

SaYa

Well-known member
ÜStad'dan ibretlik cevap: BEN BALONCU DEĞİLİM!

Stajyer bir avukat, Eskişehir hapsindeki çalışması sırasında Bedîüzzaman'la görüşür ve "Takip ettiğim kadarıyla sizde herhangi harika bir hal görmedim. Eğer gerçekten varsa, bana da gösterir misiniz? Meselâ elinizdeki tesbihi yürütebilir misiniz?" der. Bunun üzerine Bedîüzzaman Hazretleri tebessüm eder ve şu hikâyeyi anlatır:

"Bir adamın çok sevdiği bir çocuğu varmış. Ona çok değerli bir hediye almak için kuyumcu dükkânına götürmüş. "Elmas ve mücevherlerden hangisini istersen sana alayım.' demiş. Kuyumcu, dükkânının daha cazip olmasını temin için dükkânın tavanına çeşitli renkte balonlar asmış. Çocuk dükkâna girince gözü balonlara takılmış ve "Baba ben bu balonlardan istiyorum' deyince, babası "Oğlum ben sana daha kıymetli mücevherlerden almak istiyorum' dediyse de çocuk "Hayır ben balon istiyorum' diyerek ağlamaya başlamış."

Bedîüzzaman bu hikâyeyi anlattıktan sonra avukata dönüp;
"Ben Kur'â'nın mücevherat dükkânının dellâlıyım, bekçisiyim. Ben baloncu değilim. Benim dükkânımda, benim pazarımda Kur-ân'ın ölümsüz elmasları var. Ben onları satıyorum, balon satmıyorum" diyerek Kur-ânî davasının hakikatini bir hikâyecikle anlatmış olur..."


alıntı
 

tuncerr

Active member
Cevap: ÜStad'dan ibretlik cevap: BEN BALONCU DEĞİLİM!

Kardeş Allah Binlerce Razı olsun Çok güzel bir cevap vermiş canım üstadım
 

harp

Well-known member
Bediüzzaman Said Nursi:Ben Baloncu Değilim.

Bediüzzaman Said Nursi'yi 1930 lu yıllarda Eskişehir hapishanesinde ziyaret eden stajyer avukat Kemal Taner'in hatırası:

"Hapishaneye yanına görüşmeye gitmiştim. Namazı yeni kılmış, tesbih çekiyordu. Elini öptükten sonra kendilerine dedim ki:
'Efendim, size birçok keramet gösterir, diyorlar. Halbuki ben sizden herhangi bir harikal hal görmedim. Eğer böyle birşey gösteriyorsanız, bana da gösterin, meselâ şu elinizdeki tesbih kendi kendine yürüsün.'
"Bediüzzaman tebessüm etti. Bana temsilî şu hikâyeyi anlattı:
"Bir adamın çok sevdiği, sevimli, sevgili bir tek oğlu varmış. Adam bu kıymetli yavrusuna, çok değerli bir hediye almak için, kuyumcu dükkânına götürmüş. Çok çeşitli elmas ve mücevherattan hangisini beğenir ve isterse oğluna alacakmış.
"Mücevherat dükkânında, kuyumcu adam, dükkânı süslemek için; tavana, çok çeşitli renklerde, kırmızı, yeşil, mavi, mor, pembe, sarı her renkte büyük balonlar asmış. Çocuk dükkâna girince mütemadiyen tavandaki balonlara bakarak,
'Baba ben bu balonlardan isterim' diye tutturmuş. Başlamış ağlamaya. Adam ise,
'Oğlum, ben sana çok pahalı ve kıymetli, elmas, mücevher alacağım' diyormuş, Çocuk ise,
'Ben balon isterim' diye ağlayıp duruyormuş. Bu misali bana anlatan Bediüzzaman, sözlerine devamla:
"Ben Kur'ân'ın elmas ve mücevherat dükkânının bekçisiyim, dellalıyım. Ben baloncu değilim. Benim dükkânımda, benim pazarımda, Kur'ân'ın ebedi ve ölümsüz elmasları var. Ben bunlarla meşgulüm. Ben Kur'ân nurunu ilân ediyorum, balonculuk yapmıyorum' dedi.
"Bediüzzaman'ın ne demek istediğini anlamıştım, yaptığım hareketten dolayı mahçup olmuştum."
(Necmeddin Şahiner, Son Şahitler)
cleardot.gif
 


Bu alana bir cevap yazın...
Üst