Konuya cevap cer

Varlıkların (Varlık Küresi'nin) tasnifi


  "Bütün var-olanların mecmûu yekûnu" demek olan  Varlık Sferi, şu şekilde iki ana kısım halinde kategorize edilebilir9: Mahsûsât  Alemi (Halk Alemi, Şehâdet Alemi, Sensible World, FizikAlem; Kozmos; Kozmik  Varlık) ve GaybAlemi (Emr Alemi, Mâsivâ; Meta-Fizik Alem).



  Mahsûsât Alemi: Mahsûs (=hissedilir, duyumlanır,  sensible) varlık sferidir, FizikDünya'dır. Somut (concret, müşahhas) özelliği  dolayısıyla, aynı zamanda "ŞehâdetAlemi" olarak da anılır. En belirgin vasfı  "uzamlılık" (yer kaplama, hayyiz, extansion) olduğu için "Mütehayyiz Varlık" (Res  Extansia) olarak tanımlandığı gibi, "Maddeler Dünyası" olmak hasebiyle "Cisimler  Alemi" (CisimlerAlemi =Alem-i Ecsâm; Res Corpus) olarak da tanımlanır. Reel'dir;  yani, hakikî bir mevcûdiyeti vardır, "kendinde bir varlık" sahibidir. İnsan  noktai nazarından kâmil anlamıyla olmasa da -süper-natürel (tabiat-üstü) değil,  natürel (tabiî); transandant (müteâl=aşkın) değil, immanent (mündemiç=içkin) bir  varlık olanı olarak kabul edilebilir. Bu sebeple de, bilgisi, ampiria [tecrîb  (deney) = experiment + observation] ile; yani kısaca ifade edildikte, duyumlama  [ihsas=sensation] ile elde edilen a posteriorik bilgi (sonsal bilgi=deney  bilgisi)'dir. Duyumlamalar ise. herkes için genel-geçerli olan ortak datalar  olduğu, ve test edilebildiği için, Fizik-Dünya. doğrudan bir "îmân objesi"  değil, bir "ilim objesi"dir.



  Gayb Alemi: Metafizik varlık sferidir. Kendinde,  objektiv bir realitesi olan bir dünyadır. Aklın da duyuların da "metâ'sındadır.  Bu sebeple, her ikisiyle de idrâk edilemez. FizikAlem'in. öz itibariyle uzamlı  (imtidâdî) olduğu için Res Extensia olarak anılması gibi, bu Alem de, öz  itibariyle rühânî (spirituel) olduğu için Res Spiritus olarak da anılır.  Mâhiyeti ne duvular ile ve ne de akıl ile bilinebilir. Zira, duyumlanabilseydi,  zaten, "meta-fizik" değil "fızik" olurdu. Akıl varlığını bilebilir, mahiyetini  asla. Akıl'ın varlığını (var-olduğunu) bilebilmesi, bir "rasyonel ispatlam"'dan  başka bir şey değildir. Rasyonel bir isbat ise, sadece "kendi içinde kesin  doğru" olan, fakat objektif olarak test edilmesi mümkün olmayan bilgiler üretir.  Bu sebeple, gaybAlemi. varlıgı matematiksel bir kesinlikle isbat edilse dahi,  netice itibariyle, fızik-âlem'in aksine. bir "ilim objesi" değil, en hâlis ve  hakikî mânâda bir "îmân objesi"dir. Duyumlama gibi herkes için genel-geçerli ve  ortak, test edilebilir nitelikte olan, somut bir bilgi kaynağına  dayanmamaktadır. Bunun içindir ki. süper-natürel ve transandantal bir varlık  olmaktadır. Cartesien Felsefe'de. Mâkulât Alemi ile idantikleştirilerek, aynı  anlamda olmak üzere Res Cogitance olarak da anılmaktadır. Bu özellikleri  sebebiyle, GaybAlemi'nin bilgi kaynağı, ancak, "süper-natürel, transandantal bir  tebliğ" (message) olabilir ki bu tebliğin teknik adı "Vahy" (Revelation)  olmaktadır.



  Bu objektif varlıklar cümlesine, objektif bir  realitesi olmayan iki varlık-alanı daha dahil edilebilir. Bunların gerçekliği  bir hakikîlik vasfı taşımakta (truly real) olmayıp insan'a öznel (sübjektifl  olduğundan, Sübjektif Alemler olarak anılabilirler ki bunlar da, en genel halde  iki adettir: Mâkulât Alemi ve Değerler Alemi.



  Mâkulât Alemi: Rational (=aklî) varlık alanıdır.  İnsan müdrikesi dışında hakikî (kendinde) bir var-lık'ı (mevcûdiyeti) yoktur;  bir objektif realitesi mevcut değildir; tamamiyle sübjektif bir varlık alanıdır.  Diger tabirle, akıl'ın halk ettiği ir-reel, sun'î bir dünyadır. Dış-dünyâda,  yani gerçeklikler dünyasında kendisine tekabül eden bir karşılığı var değildir.  Tamamiyle, soyut (nesnel içeriği olmayan, nesnelerden izole edilmiş, mücerred)  bir dünya'dır. Hassaten Matematik'in sahasıdır. Ancak "mahz akıl" (sâf  akıl=ratio, pure reason, la rasion pure) ile bilinir. Bu sebeple, bilgisi, mahz  akıl ile edilen a priorik bilgi (önsel; deneyden gelmeyen bilgi) olup metodu  Cogito (Sâfî Düşünce)'dur. Bazı felsefe sistemlerinde, mâkulâtAlemi ibaresi  nıeta-fızikAlem anlamında da kullanılmaktadır.



  Değerler Alemi, birisi, menşei aesthesia  (güzellik; Grekçe "duyumlama" anlamındaki aistlıesis'den) olan  "Bediiyyat Alemi"  (Estetik Dünya) ve diğeri de menşei ethicus (Grekçe "davranış",  "kullanış",  "karakter" anlamındaki ethos'dan) olan "Etik Alem" (Ahlâk Dünyası)'den  oluşur.  Estetik Dünya, "güzel-çirkin", Etik Dünya ise "iyi-kötü" düalitesi  üzerine  kuruludur. Estetik Dünya'nın objesi, varolan, yani bir realitesi, gerçek  bir  mevcûdiyeti olan varlıkların Aleınleri (fiziksel ve/veya  metafizikselAlem)  olabileceği gibi mâkulâtAlemi de olabilir. Estetik dünya, ontolojik  olarak, bu  varlıklara yapılan bir izafe, bir yüklemlemedir. Etik Dünyânın da objesi  yine  reel varlıklar ve oluşlar olınaktadır. Ancak, ahlâk'ın ontolojisi,  "olmakta  olan" değil. "olması istenen"dir. Yani. etik'in konusu, "iyi-kötü"  kategorizasyonu çerçevesinde. "olan" değil, "olması gereken"dir.



Sadece çıplak bir varlık alanı olan FizikDünya.  bir var-olan olarak, bu haliyle, bir etik ya da estetik alanı değildir. O,  "sadece var"dır: bizatihî ne güzel'dir, ne çirkin. ne iyi'dir, ne kötü. Ona, bu  yüklemeleri (izafeleri) yapan. onun karşısındaki süje, yani, "insan"dır.  Etik'in de estetik'in de kaynağı, insan rûhudur. Hayvan dünvasında estetik ve  etik yoktur. Hayvan eylemlerine, "doğru-yanlış", "iyi-kötü", "ahlâkîgayri  ahlâkî" gibi etik ve estetik izafelerde bulunulamaz.



  İşte, bizim burada kullanmış olduğumuz anlamıyla,  Bilim'in Objesi, kendinde hakikî bir varlık olan Şehâdet Alemi ve İmân'ın  Objesi ise yine kendinde hakikî bir varlık alanı olan Ğayb Alemi'dir. Bilim  (ve tamamiyle aynı anlamda kullandığımız İlim), herkes için ortak olan algı  sahasına, Fizik-Dünya'ya ilişkindir. Buna karşılık, dinin özü olan  Metafizik-Dünya ontolojik olarak algı sahasının dışında olmakla şahsî ve ferdî  hads'a, yani İmân'a dayanır.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst