Konuya cevap cer

3: Pozitivist Felsefe'de Aksiyomatik / Apriorik  Unsurlar


  Pozitivist düşüncenin bir felsefe sistemi halini  almasından sonra, onun iki ayrı okul halinde geliştigini de belirtmek  gerekecektir. Bunlardan birincisi, Klasik Pozitivizm olarak da  nitelendirilebilecek olan Comte Pozitivizmi, ikincisi de Modern  Pozitivizm olarak  nitelendirilebilecek olan Viyana Çevresi Pozitivizmi'dir. Klasik  Pozitivm'in  John Stuart Mill, Herbert Spencer, Ernst Mach, Richard Avenarius gibi  düşünürler  üzerine tesirleriyle vücut bulan Modern Pozitivizm ülkemizde ciddî bir  tesir  alanı hasıl edememiş, esas tesir alanı, Klasik Pozitivizm tarafından  yaratılmıştır.



  Klasik Pozitivizm 

  Saint-Simon 


  Batılı fikir tarihçilerince Pozitivizm'in ve  Sosyolojinin kurucusu - veya kurucularından - biri olarak da kabul edilen Saint  Simon62, ilk defa olarak toplumların kanuniyetleri üzerinde, fizik bilimleri  titizligiyle durmuş olmasıyla tanınmış olan bir düşünürdür. Onun açtığı yolda  Sosyoloji'ye ilk önceleri verilmiş olan "Sosyal Fizik" ismi dahi başlı-başına  bunun bir kanıtıdır. O, başlangıçta Fransız Büyük İhtilâli'ne çok büyük ümitler  bağlamış iken, beklediğini bulamamanın verdigi inkisarı hayalin tesiriyle,  istikbalin devletinin ve toplumunun, Fransız İhtilâli'nin ortaya çıkardıgı  devlet ve toplunı tipinden ziyade, Orta-Çağ devlet ve toplum düzenine  benzeyecegi iddiasında bulunmuştur. Ona göre, Orta-Çağ düzeninde devlet ve  ekonomik yapı organik bir bütünlük içinde iken, Fransız İhtilâli bu ahengi  bozmuştur. O halde, yapılması gereken, Orta-Çag düzeninde hâkim olan degerlerin  yeniden ihyasıdır. Ancak bu, bütün-bütüne Orta-Çag'a avdet etmek demek değildir.  Zira, açıktır ki o zamandan beri insanlık önemli ilerlemeler kaydetmiş, ilimde  ve tefekkürde büyük mesafeler kat edilmiştir. Ancak bunlar sadece ilim, fikir,  teknoloji vb. hususlardaki gelişmeler ve ilerlemelerdir ve buna mukabil  toplumlarda Orta-Çağ'a nisbetle ahlâkî hususlarda bir ilerlemeden söz edilemez.



  Bu itibarla, insanlık öylesine bir tertip ve  düzen ile teşkilâtlanmalıdır ki, bu ilmî veriler esas alınarak Orta-Çağ'ın  ahlâkî değerlerine dönülmeli, toplumun devlet düzeni ile ekonomik düzeni  arasındaki ikilik ve uyumsuzluk ortadan kaldırılmalı, işveren (patron) ve işçi  (müellif, kafa ve kol emeği sarfedenleri, bir ayrım gözetmeksizin, birlikte  "işçi" kategorisine dahil eder) birbirlerini degil de, müştereken tabiatı  sömürmelidirler. Bu, Saint-Simon'un nevi şahsına münhasır bir sosyalizm  tasavvurudur. Sosyalizm'i saglayacak olan şey ise, "Pozitif İlim"dir.



  Saint-Simon'a göre, bütün "pozitif' bilimler,  önce "gayri pozitif' olarak ortaya çıkmışlar, belirli bir gelişme devresinden  sonra pozitiflik kimliğini kazanabilmişlerdir. Meselâ 'astronomi' bilimi ilk  önceleri 'astroloji' olarak görülmektedir. Başlangıçta 'teolojik' karakterde  olan ilimler bunun akabinde ileri bir merhale olan 'meta-fizik' karaktere  dönüşmüştür. Ancak şimdi meta-fızik devri de kapanmış ve en ileri, en mütekâmil  çag olarak "pozitif çağ", insanlığın önüne açılmıştır.



  "Deney" ve "Gözlem" sonucunda elde edilen  "müsbet" verilere dayanan; 'denenemeyen', 'gözlemlenemeyen' ile, yani  'ampiria'nın haricinde kalan şeylerle ilgilenmeyen bu felsefe, Saint-Simon'un  ardılı olan Auguste Comte tarafından geliştirilmiş olup, materyalizm için de  sağlam bir destek görevi görmüştür.



Auguste Comte 


  Auguste Comte, Pozitivist Felsefe'nin en büyük  temsilcisidir. Hocası Saint Simon'dan devralmış oldugu pozitivizmi daha da  geliştirmiş ve bu arada da ondan bazı konularda ayrılmıştır.



  Comte Pozitivizmi hem Metafızik'in ve hem de  Empirizm'in dışında ve karşısındadır. Empirizm, tek-tek tecrübelerden elde  edilen ampirik bilgilere dayanarak "Bütün"ün, yani "Mutlak"ın küllî bilgisine  varmayı amaçlıvordu. Bu itibarla, Empirizim, bir "Mutlak Varlık" ve Mutlak  Bilgi" inancı - apriorisi - taşımaktadır. Comte Pozitivizmi bu "tecrübe"  (deney, ampiria) zihniyeti noktai nazarından Empirizm'e yaklaşırsa da, tekil  fenomenlerden elde edilen bilgilerin pozitif olmak hasebiyle sağlam bilgiler  olduklarını; fakat doğrudan tecrübe alanına girmeyen konularda aynı şekilde  'poze edilmiş', saglıklı bilgiler edinilemeyecegini belirterek, yapılması  gereken en dogru şeyin, tecrübe sahasına sokulamayan şeyleri aynı zamanda ilgi  sahası dışında bırakmak oldugunu ileri sürmüştür ki bu hale göre, kendisi bir  bilgi objesi olarak denenme, test edilebilme imkânını haiz olmayan "Mutlak", bir  bilgi objesi olmaktan çıkarılmak durumunda kalmaktadır.



  "Mutlak"ı felsefesinden söküp atan Comte'a göre,  ilimler, sadece ve yalnız "olgular"a dayanmalı, olguların kendilerini, onların  oluş mekanizmalarını incelemeli, fakat, onların arkasındaki 'sebepler'e nüfüz  etmeye, illetlerini araştırmaya yönelmemelidir. Yani, ilimlerin konusu,  'nasıl'ların cevabıdır; pozitivizm anlayışında, 'niçin', veya 'neden' soruları  ilimin konusuna dahil edilemez. Banun için, böyle şeylerle ugraşmak, beyhüdedir.  İlimler, olaylar arasındaki kanunî münasebetleri araştırmalıdır, onların  arkasındaki illetleri degil. Zira, "mutlak"ı zihin kavrayamaz. Mutlak, zihin  için nüfuz edilemez bir alandır ve dolayısıyla, "Ontolojik Metafizik"  imkânsızdır. Bütün ilimlerin üzerine kurulacagı temel, dış dünyanın elle  tutulan, gözle görülen fiziksel fenomenleridir. Bu suretle, eger bir hipotez  kanıtlanamıyorsa, reddedilir. Gerçi her bilim gibi pozitif bilimler de "temel  çıkış noktaları" demek olan bazı "hipotez"lere dayanırlar; ama, bunlar sayıca az  ve geçici, kanıtlanabilir, kesin, denenebilir olmalı ve derhal fenomenlere  geçilebilinelidir.



  Mutlak'ı (Külliyat'ı) bir "varlık alanı"olarak,  yani ontolojik olarak felsefesinden çıkarıp atan, Mutlak konusunda agnostik olan  Comte, Cüz'iyat konusunda da epistemolojik olarak mutlak bilgiler elde  edilemeyecegini savunur. Ona göre, bütün bilgilerimiz bize göredir; yani insan  bilgisi, mutlak olmayıp izafî (rölatif) bir bilgidir.63 Bunun içindir ki, Comte  Pozitivizmi'nin apriorisinin de Mutlak'ı ve dolayısıyla da Metafizik'i,  ontolojik ve epistemolojik olarak reddeden bir inanç üzerine temellendirilmiş  oldugunu söyleyebiliriz.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst